Kaçtın Çeviri Fransızca
5,152 parallel translation
Çünkü birbirimizle konuşmamız gerekliydi ve sen kaçtın.
Parce que tout ce que nous avions c'etait l'un l'autre... Et... Tu t'es enfuie.
Kaçtın yani.
Tu t'es enfui.
Yıllar boyunca ondan kaçtın. Sonunda yüzleşmek zorunda kaldığında eziyete döndü.
Tu l'as évité pendant des années, et quand tu as finalement dû lui faire face, c'était une torture.
Kaçtın mı?
Tu t'es défilé?
Bir kadının sınırlarından kaçtın.
Vous avez fui le carcan de vie d'une femme.
- O zaman neden kaçtın bizden?
- Alors pourquoi tu courais?
Stan. Polisten kaçtın sen.
Vous avez fui la police.
- Denemekten zarar gelmez. Stemple, Harvey'den yeteri kadar kaçtın.
Stemple, tu as esquivé Harvey bien assez longtemps.
- Ne yaptın, gizlice mi kaçtın?
- Tu es sortie en douce?
Hafızan geri geldi ve sen kaçtın.
Tu as retrouvé la mémoire. Et tu as déguerpi.
Kötü George Sibley'den kaçtın, Yapabileceklerinden korktun.
Vous vous êtes enfuis du grand méchant George Sibley, effrayés par ce qu'il pourrait faire.
Dün gece kaçtın.
Et vous vous êtes échappé la nuit d'avant.
- Evet, kaçtın.
Si, il a fait ça.
Üzerimize gelince kaçtın.
Quand c'est arrivé sur nous, tu t'es enfui en courant.
Yani Lex kızı öldürdü ve kaçtı sandınız, değil mi?
Je veux dire, vous pensiez que Lex l'avait tuée et... qu'il s'était enfui, non?
Benden bu güzel, masum genç bayanın sizden daha fazla içip, pantolonlarınızı alıp kaçtığına inanmamı mı bekliyorsunuz?
Vous pensez que je vais croire que cette douce et innocente jeune femme vous a mis au tapis, vous a enlevé vos pantalons et s'est enfuie?
Konuşmak istediğini ama polislerden kaçtığı için orada konuşamayacağını yazıyordu.
Disant qu'il voulait me parler, mais pas là-bas car il avait peur des flics.
Başka bir merkezi arayıp benim yüzümden şüphelilerinin kaçtığını söyleyeceğim.
Là, je dois appeler cette autre juridiction pour leur dire qu'à cause de moi, leur suspect s'est enfui.
- Yani, dışarıda bir başına mı bıraktın? - Neden kaçtım sanıyorsun?
Et tu... tu l'as laissée toute seule?
Belki katil burada Jade sokulmuş ve o kaçtı, ama kıyamet uçan hançeri depar edemedi.
Peut-être que le tueur a attiré Jade ici et qu'elle s'est échappée, mais elle n'a pas pu échapper au poignard volant.
Seninle bir bağlantısı olmadığı sürece Özgürlük kaçtığını düşünecektir.
Tant qu'elle n'aura pas de contacts avec vous, Liber8 pensera qu'elle s'est enfuie.
Tarihler konusunda bilgim yok. Parayı alıp kaçtıklarını düşündüm. Komik olansa para hala hesabında.
je ne me rappelle pas des dates je suppose qu'ils se sont enfui avec l'argent cest drole car l'argent est encore sur le compte
Çocuklarını da alıp aceleyle kaçtı mı?
Elle a pris ses gosses et... elle s'est tirée comme ça?
Ama 1898'de, büyük büyükanne Iris eline birkaç çubuk alıp son büyük altın hücumunda Klondike'a kaçtı.
Mais en 1898, arrière grand mère Iris a ramassé quelques piquets et a couru vers le Klondike pendant la dernière grande ruée vers l'or.
Hangi cehenneme kaçtığını sanıyordun?
Tu t'étais enfui où, bon sang?
Efendim, Matheson kaçtı sayılır.
Monsieur, on n'est pas plus mal sans Matheson.
Artık şakanın tadı kaçtı.
Ce n'est plus drôle.
Divya'nın kaçtığını gördüm ama kimseye söylemedim. Bunu nasıl yaparsın? - Divya'nın kızımız olduğunu düşündüm.
Papa, Maman, j'ai... quelque chose à vous dire.
Yani, bekle. Cinayet gününde, Mark'ın kullan-at telefonuyla Blunt'ı aradığı saat kaçtı?
Donc le jour du meurtre, à quelle heure Mark a-t-il appelé Blunt?
Bu Bloom denen herifin asıl neden kaçtığını biliyor musun?
Kelly, tu sais pourquoi cet homme nous fuit-il?
Benden kaçtığını düşünmeye başladım.
Je faisais... caca. J'ai l'impression que tu m'évites.
Kızıl İntikamcı'nın kaçtığını duydum.
J'ai entendu dire que la Vengeresse Rouge s'est enfuie.
O zaman mı kaçtın?
C'est la raison pour laquelle tu t'es sauvée?
- Ondan kaçtın mı?
L'avez-vous fuit?
Tamam, şakanın tadı kaçtı artık.
Ce n'est plus marrant là.
O gece asker uykuya dalar dalmaz kafasını koca bir taşla ezdim ve oradan kaçtım.
Donc cette nuit, dès que le soldat s'est endormi... Je l'ai frappé à la tête avec une pierre et je suis partie.
Vahşi cinsel saldırılarla alakalı bir tarihi var, ilaçlarını bırakmış, sana yalan söyledi ve kaçtı.
Il n'a pas d'alibi, il a un passé de criminel sexuel, il a arrêté ses médicaments, vous a menti, et a pris la fuite.
Caddeden kaçırıldığını Gözlerinin bağlandığını, sonra bir odaya götürüldüğünü Kesilen bacağının acısının Serbest kalmasını sağladığını ve gözü kapalı şekilde kaçtığını söylüyor.
Il dit avoir été enlevé dans la rue, les yeux bandés, et conduit dans une pièce. La douleur de sa jambe étant engourdie, il a pu s'échapper et fuir dans la nuit.
Yani, nereden kaçtığını bilmiyor mu?
Donc aucune idée d'où il s'est enfui?
Evet, sana her şeyi anlattıysa 10 senedir benden kaçtığını da biliyorsundur.
Si elle t'a tout dit, tu dois savoir qu'il m'a esquivé pendant les 10 dernières années.
Kız kardeşimin kaçtığını sanmıştık.
On pensait que ma sœur avait fuit.
Aşırıya kaçtığını düşünmüyorum.
Je ne pense pas que vous en ayez trop fait.
Ben kaçtım ama Leo'nun şansı yaver gitmedi.
Je me suis enfui. Léo n'a pas eu cette chance.
Keller gözaltı tesisinden hastaneye ambulansla... transfer edilirken bir şekilde kelepçesinden kurtuldu 3 memuru bayılttı ve ambulansın arkasından kaçtı.
Keller était apparemment transporté dans une ambulance entre le centre de détention et l'hôpital lorsqu'il a, d'une manière ou d'une autre, réussi à se libérer et maîtriser ses trois gardes et a pu s'échapper par l'arrière de l'ambulance.
Madem kaçtı, bunu nasıl başardığını bulalım.
Si elle s'est échappée, trouvons comment.
- Nasıl yani? Bir yere kaçtı ve kimse ona ne olduğunu bilmiyor.
Elle aurait pu s'enfuir quelque part et personne n'aurait jamais su ce qu'il lui était arrivé, mais elle est toujours là.
- Bana katilin kaçtığını söyleme. - Korkarım öyle.
- Ne me dites pas le tueur s'est enfui.
Seri katil Tasha Ogden adında bir kadını kaçırdı ama polisler arabasını tespit edince onu dışarı attı ve kaçtı.
Le tueur en série a enlevé une femme appelée Tasha Ogden, mais quand les flics ont repéré son VUS il l'a jetée dehors et s'est échappé.
İkimiz de Neal'ın kaçtığını biliyoruz.
Nous savons tous les deux que Neal a fui.
Şimdi, kesin olarak nereye kaçtığını biliyor muyuz?
Savons-nous où il a fui?
Pulpo'nun kaçtığı tutuklu nakil aracı bölge binasının 6 blok gerisinde bulundu.
La camionnette pénitentiaire avec laquelle s'est enfui Pulpo a été retrouvée à six pâtés de maison du commissariat.