Kişisel olarak Çeviri Fransızca
1,430 parallel translation
Bu şerefsiz bu gece ortaya çıkmazsa, bunu kişisel olarak algılayacağım.
Si cette larve n'est pas rentrée à minuit, j'en ferai une affaire personnelle.
Bu testte kişisel olarak değil, takım olarak değerlendirileceksiniz.
Ce n'est pas une évaluation individuelle.
Yapmayacağım, çünkü kimse bana kişisel olarak söylemedi.
Je ne féliciterai personne, car personne ne m'a rien dit. Elle veut peut-être te le dire.
S-S-Sca-Sca-Sca-Scambbbb... boli... Bu akşam, şehirdeki her çocuğu, kişisel olarak... Scambo-Ülke'nin açılışına davet ediyorum.
S-S-Sca-Sca-Sca-Scambbbb... boli... participez à la grande ouverture de Scamboland.
Yemek molasında, kişisel olarak biraz duygusallaşıyorum.
L'ouvrier en bâtiment en pause déjeuner... essaie de se la jouer plus sensible.
Bunu kişisel olarak almıyorum.
Je ne prends vraiment pas ça personnellement.
Kişisel olarak, seninle çalışırken kendimi fazla rahat hissetmiyorum.
Personnellement, je n'aime pas trop bosser avec toi.
Bunu kişisel olarak algılama.
Ne le prends pas personnellement.
Kişisel olarak böyle bir ilacın ne vaat ettiğini çok iyi anlıyorum, Bay Shore.
Je comprends très bien la promesse qu'offre un tel médicament, M. Shore.
O zaman seni vurmamı kişisel olarak almazsın.
Alors vous ne le prendrez pas pour vous quand je vous tirerais dessus?
Onunla çok yakın çalıştığımdan... kişisel olarak başsağlığı dilemek istedim.
"Puisque je travaillais à ses côtés, " je voulais ajouter mes condoléances personnelles.
Bütün bu şeyleri kişisel olarak üzerinize aldınız.
Vous pensiez que l'abus était personnel.
Onlarla işiniz mi oldu? Kişisel olarak değil, efendim.
- Vous avez eu à faire à eux?
Kafamda bir ton dert var bu yüzden, seni kişisel olarak ondan sorumlu tutuyorum.
Ma coupe est pleine, en fin de semaine, alors... je te tiens personnellement responsable de ce personnage. - Tu comprends?
Kişisel olarak bilmiyorum.
Quoi? J'ai jamais vérifié ça moi-même.
Sadece artık olayı kişisel olarak algılamıyorum. İçeri girmem lazım.
- Ce n'est plus une affaire personnelle.
Bunu kişisel olarak algılama Gibbs.
Ne soyez pas vexé, Gibbs.
Andrea, estetik cerrahi ile ilgili karalamaya dayalı... bir haber yaparak meslek yaşamını uzatmak istiyorsan... bu senin için iyi olmayabilir. Kişisel olarak senin için.
Andrea, si tu veux prolonger ta carrière en blasphémant la chirurgie esthétique, dont tu auras sûrement besoin, ce n'est peut-être pas la meilleure chose à faire.
Bu işle gerçekten kişisel olarak ilgileniyorsun!
On dirait que ça vous tient à coeur!
Kişisel olarak almamalısın Clark.
Ça ne te concerne pas directement.
Ve kişisel olarak, kahve işiyle hiç ilgilenmiyorum.
Personnellement, ce genre de commerce ne m'intéresse pas.
Elizabeth, bunu kişisel olarak algılama.
Elizabeth, vous ne devriez pas le prendre personnellement.
Yani kişisel... hepsiyle kişisel olarak tanışması açısından.
Enfin... bon je veux dire que c'est... dans le sens où elle veut tous les connaître personnellement...
Kişisel olarak, nükleer silah önermeden önce dururdum.
Personnellement, je suis peu encline à offrir des armes nucléaires.
Evet, kişisel olarak alma. Tru'yu bilirsin.
- Ne le prends pas mal, tu sais c'est Tru...
Lanny, bunu kişisel olarak alma.
Allons, Lanny, ne prends pas ça pour toi.
Sen kişisel olarak 32 bin kazandın?
S'il avait vécu jusqu'à un âge vénérable,
Ben kişisel olarak sizin müziğinize hayranım. Tamam mı? Gerçekten.
Personnellement, j'avais complétement kiffé votre son.
Bulgularımı kendi paten kaymama da uyguladım ve deneyi kişisel olarak çok ödüllendirici bir biçimde tamamladım.
Et j'ai appliqué mes découvertes à ma propre technique sur glace et... et j'ai même réussi à vérifier mes hypothèses d'une façon personnelle et extrêmement gratifiante.
Kişisel olarak.
Personnellement.
Yapımcıyı kişisel olarak tanımak her zaman büyük bir avantajdır.
C'est toujours un avantage de connaître le producteur personnellement.
Büyük patron kişisel olarak denetleyecekmiş. Ben karışmayacağım.
Supervisé uniquement par le grand chef.
Hiç birini kişisel olarak tanımadım. Aynaya bakıyorum ve kendi yüzümü koyuyorum.
Je regarde dans la glace et mets mon propre visage ou un visage ami.
Bu kişisel olarak mümkün değildi.
Ce n'était pas faisable sur le plan personnel.
Bakan olarak, onu yok etmek ve yeryüzünden silmek için komünizme karşı kişisel ve toplumsal bir tavır aldım.
En tant que pasteur, je m'engage personnellement, devant vous à détruire le communisme, à l'éradiquer de la surface de la Terre.
İnsanların, kendi kişisel hayalini insanlığın hedefi olarak düşünmelerini sağladı.
Il a transformé son rêve en rêve de l'humanité!
- kişisel olarak yakın?
Intime?
Kişisel ve profesyonel olarak sürdürdüğüm bir kuraldır.
C'est une règle de conduite, personnelle et professionnelle.
Fakat bunu kişisel toplantı olarak adlandırma hususunda uzlaşmaya varamadık mı?
Mais ne peut-on trouver un compromis, appeler cela une réunion intime?
Bunda kişisel bir hatam olmadığını düşünerek kendimi teselli ediyordum. Ve meselenin boyutunu tam olarak kavrayamamıştım.
J'étais contente de n'en avoir pas été coupable personnellement et de n'avoir rien su de la portée énorme de ces faits.
Yine de, açıklanabilir sebeplerle ölecek olursa kişisel bir istek olarak değerlendirebilirim.
Cependant, je le considérerais comme une faveur personnelle... s'il pouvait mourir de causes naturelles.
Ben de bunu kişisel bir başarısızlık olarak düşünmeliyim.
Et je vais prendre ça comme... un échec personnel!
Kişisel bir iyilik olarak,
Fais-moi une faveur.
Bir yönetici olarak, şimdi kişisel dosyaları inceleyebiliyorum.
En tant que directeur-adjoint, j'ai maintenant accès aux dossiers personnels.
Bunu kişisel haklarının ihlali olarak görebilirler.
Ils verraient cela comme une violation de leurs droits civiques.
Bunu kişisel bir soru olarak değerlendiriyorum.
Je considère que c'est une question personnelle.
Fakat doktor olarak ölüme o kadar yakınsındır ki artık suçluluğa, alışırsınız ve kişisel ilişkilerinizi etkilemesini engellemeyi öğrenirsiniz.
"En tant que médecin, vous côtoyez la mort et vous vous habituez à la culpabilité. Et il faut essayer que cela ne bouleverse pas vos relations avec les autres."
Davis mi? Gönüllü olarak kişisel bilgisini mi?
Davis, discuter de sa vie privée c'est pas son genre.
Gelmezsen kişisel bir sorun olarak algılarım.
Si tu ne viens pas, je serai vexée.
Temelde nevrotik, gözlüklü, caz sever, liberal. Amerika'daki ırkçılığın kişisel bir özrü olarak herhangi bir siyahla yatarım diyen tiplerden.
Du style névrosée, à lunettes, qui aime le jazz, libérale, et "Je baise tous les noirs pour tenter de m'absoudre du racisme en Amérique".
Bunu yaptınız ve İsa'ya, kişisel kurtarıcınız olarak inanıyorsunuz.
Et vous croyez en Jésus-Christ, Il est votre Sauveur personnel. Je crois en vous.