English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Türkçe → Fransızca / [ K ] / Kârı

Kârı Çeviri Fransızca

2,036 parallel translation
Sanırım en akıl kârı cevap, hayır olur.
Je pense que la bonne réponse devrait être non.
Yıldönümümüz için hediye istemiyorum demiştim bu kadar nakit bozdurmak akıl kârı olmazdı çünkü.
Je sais que j'ai dit ne rien vouloir pour mon anniversaire, mais je serais fou de refuser de l'argent, en liquide en plus.
# Çok beklemezseniz kârınız #
♪ Don't wt too long ♪
Bu işten benim kârım ne?
Qu'est-ce que j'y gagne?
O vakıf Wayne Şirketleri'nin kârından finanse ediliyor.
La Fondation est financée par les bénéfices de Wayne Enterprises.
2,5 milyon. Müteahhidin parası ve kârı.
2.5 millions, tous les salaires et profits de Heartman Constructions.
Kârı her ay % 7 oranında artıyor.
425 pour celle-ci
Her birinin haftalık kârı 6 bin ile 8 bin arasında olmalı.
Nous avons pris 5 % à Mr Liang, les profits sont de 6.000 à 8.000 par semaine,
Chet görmezden gelirsem kârın % 35'ini bana vereceğini söyledi.
- Le puit. Chet m'a promis qu'il me donnerait 35 % des profits - Si je fermais les yeux.
Aslında, American işçileri çok pahalılar bizim alışık olduğumuz kârı temin açısından.
Les ouvriers américains sont trop payés pour qu'on puisse faire des profits.
Benim kârım ne bu işte?
Qu'y a-t-il de dans pour moi?
Bu iş benim, kârı da benim.
[Shamshad :] Mon affaire, mon travail, mon profit.
Peki benim kârım ne olacak?
Et qu'est-ce que je reçois? .
Peki senin kârın?
Et vous obtenez? .
Kabile liderleri açıkça, kızılderililer için ayrılmış arazinin hepsini yağma ettiğini ve kumarhanenin tüm kârını cebe indirdiğini söyledi.
Les chefs de tribus ont déclaré publiquement qu'elle vole les réservations, qu'elle empoche tous les bénéfices du casino.
Onun acısı bizim kârımız, Gail.
On n'a rien sans rien, Gail.
Kârın üçte birini isterim ve telefonda konuşmam.
Je veux un tiers des profits et je ne parlerai pas.
Diyet planımdan kazandığımız bütün kârı yiyip bitireceksin.
tu vas mangé tous les profits que l'on fait de mon plan repas
Kısa günün kârı.
Pas mal pour une journée de boulot.
Kızlar, üç saniye daha sabretseydiniz yanınıza kâr kalacaktı.
Et bien, les filles... 3 secondes de plus et vous ne vous seriez jamais fait prendre avec ça.
Hayatımda kâr zarar durumumuzdan daha önemli şeyler var.
J'ai d'autres choses pour lesquels vivre que nos résultats financiers
- Ben brüt kârı finanse etmelerinden korkuyorum.
Je doute qu'ils gardent ces marges.
Demek yaptıkları insanın yanına kâr kalmıyormuş.
Il faut croire que nos actes reviennent nous étrangler.
Bu yaptıkları nasıl yanına kâr kaldı?
On l'a laissée faire?
Şirket kâr etmeli ki para verilsin.
Il doit y en avoir...
Kâr amacı gütmeyen Uluslararası Tarihi Eser Kuruluşunun başkanıyım.
Je suis président d'une fondation internationale pour les reliques.
Biz ırkçılık karşıtı, baskıya muhalif bir çalışma çerçevesi içerisinde tüm insanlar veya hiçbir cinsiyet için çalışan vejetaryen, feminist kâr gütmeyen bir kooperatifiz.
Une coopérative végétalienne, féministe, à but non lucratif, antiraciste, libertaire, pour gens de tout sexe ou d'aucun.
Toplamda Mott Caddesinin kazancı 72,535 dolar yaptı. Diğer dükkanlarımızın hepsi % 5 kâr yaptı.
Une augmentation de 7 % par mois Les profits augmentent de 72535,
2 haftalığına ihtiyacım var dediğin 412 milyon dolar. Ve bu para 32 gündür başka bir yerde kullanılıp iyi bir kâr getireceği yerde senin etrafa yaydığın saçma yalan yüzünden olduğu yerde pinekleyip duruyor.
Les 412 millions de dollars qu'il te fallait, tu disais, pour deux semaines, et qui croupissent depuis maintenant 32 jours, alors qu'ils auraient pu être investis et rapporter des intérêts non négligeables, plutôt que te servir à forger un mensonge grotesque.
Ben bu işi kâr için yaparım, aptalca övgüler için deği.
Mais je fais ça pour l'argent, pas pour impressionner.
Şu kriz zamanında % 10 kâr sağladı bana.
Il ma fait 10 % sur mon argent, et sa veut dire quelque chose dans cette crise économique.
Kâr sağlamıyorsun.
Tu rapportes pas assez.
"Kâr payı" kelimesini duymak istiyorum.
Il suffit de dire ce que je fais.
O işten kâr ettirmezler sana.
Ils ne vont pas arrêter de te financer pour ça.
Yaptığımız hiçbir şey yanımıza kâr kalmaz.
Rien ne modifie les conséquences de nos actes.
Birinin yaptığının yanına kâr kalacağı düşüncesine hiç katlanamazdın.
Tu n'as jamais pu supporter l'idée de quiconque qui s'en sort impuni.
Şirket dökümanları siber-hacker Canning McClaren tarafından afişe edildi iddiaya göre Princefield'in 23 nolu Fonu yaygın olarak kullanılan içeriden bilgi ticaretiyle büyük oranda kâr etmiş.
Les documents de société postés par le cyber-pirate-informatique Channing McClaren suggère que le fonds 23 de Princefield a récolté des profits massifs d'un programme répandu de délit d'initié.
50 milyon dolarlık kumarhane işinden CAF hiç kâr etmemiş.
Pour leur 50 millions de $ d'emplois au casino, CDF a fait zéro profit.
İnsanları nasıl aramaktan vazgeçirip kızdan yine de kâr sağlarsınız?
Que faire pour que ça cesse sans perdre la fille?
- Bu yaptığın yanına kâr kalmayacak!
Vous ne vous en tirerez pas comme ça!
Lieb Endüstrisi'nin, kâr üzerine yaşayan dar görüşlü caymazlığınız dışında yüksek standartlarda yönetilmesini arzuladım hep.
J'espérais que Lieb cherchait autre chose que le profit à tout prix.
Kâr amacı gütmeyen bir kuruluş kütüphaneyi devralıyor ve modern kütüphane deneyimini yeniden düzenlemek istiyorlar.
Une nouvelle association va gérer la bibliothèque. Ils vont "repenser" la bibliothèque moderne.
Çok badireler atlatmışlar. Ve benim bahsettiğim gibi kâr amacı gütmeyen küçük çaplı finansal organizasyonlara çok ihtiyaç var.
Ils ont tant souffert et ont tant besoin du micro-crédit dont je te parlais.
Kim kâr eder?
A qui cela sera-t-il profitable?
Ama artık bunun yanına kâr kalmasına göz yummayacağım.
Mais je ne vais plus le laisser s'en sortir comme ça.
Amanda, başkan hakkında yalanlar anlatıp yanına kâr kalacağını düşünmek hata olur.
Amanda, ce serait une erreur de penser qu'il n'y aura pas de conséquence pour toi en disant des mensonges à propos du président.
Bayağı bir kâr etmişlerdir.
Ils se sont fait un bon paquet.
Söyle patronuna Eureka'nın değeri sadece kâr marjı ile ölçülemez.
et bien. Explique à ton boss que la valeur d'Eureka ne peut être seulement mesurée par les marges de profit.
Tek yapman gereken üstüne bir takım geçirip "net kâr" ve "ekonomik göstergeler" demek. Neyse, hepsini unut.
Tu sais quoi?
Ama ücret sisteminde müşteri sadece yapılan işin bedelini ödüyor bir de pazarlığa tâbi bir kâr. O da % 0.5 ile 2 arasında bir şey.
Tandis qu'avec un système d'honoraires, le client paye seulement pour le travail fourni, en plus d'un profit négocié autour d'un et demi, deux pour-cent.
Eğer sen olmasaydın suçu yanına kâr kalacaktı.
Si tu n'avais pas été là, elle serait passée au travers.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]