Leş Çeviri Fransızca
1,684,301 parallel translation
Soruşturmalar hep böyle.
Les enquêtes, c'est toujours pareil.
Kazı kazan biletleri gibi.
C'est comme les jeux à gratter.
Kamera görüntülerini alın!
Trouve les vidéos de surveillance.
Sang-man'ın içeri girdiğinden beri ne yaptığını bilmek istiyorum!
Je veux voir tous les faits et gestes de Sang-man depuis qu'il est entré
Onlarla hiç görüşmedim!
Je ne les ai jamais vus!
Söylemek için biraz erken ama sanırım onların arkasında biri var.
Il est trop tôt pour s'avancer, mais quelqu'un doit tirer les ficelles.
Birisi Sang-man ve Kyung-hwan'a Min-woo'yu kaçırmalarını emretmiş olmalı.
Quelqu'un a dû les engager pour kidnapper Min-woo.
Ayrıca o berrak rüyalar alanında en büyük sponsorum.
Et mon plus gros donateur pour la recherche sur les rêves lucides.
Berrak rüya gören insanlar birbirlerine çekiliyor.
Les rêveurs lucides s'attirent.
Terbiye almadın galiba.
Bonjour les bonnes manières.
Müşterek rüyayı hiç duydun mu?
Vous connaissez les rêves partagés?
Rüyada gezme, rüya istilasını?
L'intrusion dans les rêves?
İşte o zaman berrak rüyalar hayatıma girdi.
Jusqu'à ce que je découvre les rêves lucides.
Sonra müşterek rüyaları keşfettim.
C'est là que j'ai découvert les rêves partagés.
Müşterek rüya, berrak rüyadan farklı! Kanıtlanmış bir şey değil.
Les rêves partagés n'ont rien à voir avec les rêves lucides.
Zil sesini duyunca beyin dalgalarını onunkilerden ayırmaya konsantre ol.
Quand vous appuierez sur le bouton, manipulez vos ondes cérébrales pour les dissocier des siennes.
Ve arka planlar değişebilir, o yüzden panikleme.
Les décors peuvent changer, ne paniquez pas.
Hapse mi girmek istiyorsun?
Tu veux retourner derrière les barreaux?
Söyleneni yapar ve paramızı alırız.
On suit les ordres et on empoche le pognon.
Başkasının rüyasına girmek için beyin dalgalarını kullanmak demek.
On manipule les ondes cérébrales pour se rendre dans le rêve d'un autre.
- Hemen diğerlerini çağır!
- Appelez les renforts!
Özel kan grupları üzerine bir araştırma merkezi buldum.
J'ai trouvé un centre de recherche sur les groupes sanguins rares.
Şirket yolsuzluklarını ifşa etmekle ünlüsün.
Vous êtes réputé pour dénoncer les hommes d'affaires corrompus.
Listedeki insanlarla iletişim kurmaya başladım. Ama oğlum erken öldü.
J'ai contacté les gens de la liste mais mon fils est mort.
Çocuklar!
Les gars!
- Çocuklar?
- Les gars?
Ona bir telefon ve araba anahtarı verin.
Donnez-lui un téléphone et les clés de la voiture.
Birinin müşterek rüya yapabildiğini duydum.
Je cherche quelqu'un qui maîtrise les rêves partagés.
Lewis'den muhtemel kalıntıları tutuyorum.
Je tiens ici ce que sont surement les restes de Lewis.
Bebekleri sevmiyorum.
Je n'aime pas les bébés.
Çocuklar, dikkatinizi çekebilir miyim lütfen?
Les gars, j'ai besoin de toute votre attention.
Lewis bundan bahsetmişsni, Köprüler yıkılmaya, gök yüzünden uydular düşmeye, ve, bilirsiniz işte, bu.
Lewis a parlé de ça, il a dit... que les ponts s'effondreraient, les satellites tomberaient du ciel, et, tu sais, ça.
Hatırlar mısın eskiden meksika restrotanlarında uzun botlar ile koltukdan kaymaktan ölümüne korkardım?
Tu sais que j'avais une peur bleue de glisser sur les banquettes des restaurants mexicains?
Görüşüzü, sevgili arkadaşım. Biliyorumki seninle çok şey yaşadık, ama sen gerçek bir tualet gibi karşıladın.
Adieu mon ami, je sais que je t'en ai fait voir de toutes les couleurs, mais tu t'en es occupé comme un chef.
Aynı dinazorlar gibi, her güzel şeyin bir sonu vardır.
Mais comme les dinosaures, toute bonne chose a une fin.
♪ Derimizide eritecek olan ♪
♪ Va nous faire fondre la peau sur les os ♪
Bu, bu eski bir grup'90'larda dinlediğim
C'est un groupe de ska que j'écoutais dans les années 90.
Hey, çocuklar.
Coucou les gars,
ve şöyle diyor, er yada geç tüm nücleer reaktörler patlayacakmış.
Et ça dit que tôt ou tard, tous les réacteurs nucléaires exploseraient.
Meksikalılar oraya ne diyor biliyor musunuz?
Vous savez ce que dise les mexicains à propos du Pacifique?
Redemption.
Les...
- Hey, çocuklar!
Hé, les gars!
Bazı kuşlar kafeslenemez. o zaman yaşa'...
"on ne met pas tous les oiseaux en cage."
Tamam? Ve todd onun üzerinden geçti Bağırsaklarını ezerek hemde, ve bir şekilde adam bağırsaklarını toplayarak geri geldi ve halen orada bir yerlerde, muhtemelen çok kızgın bir şekilde bekliyor.
Et quand Todd lui a roulé dessus et ses boyaux sont sortis, mais il a réussi à les remettre et maintenant il est quelque part surement très énervé.
biraz tecrübem var, ah, botlar... başka bot kullanmayı bilen var mı?
J'ai un peu d'expérience avec les bateaux... Quelqu'un d'autre?
Açıkları kucaklayıp, kıyılardna uzaklacaşız ve Zihuatanejo'ya gideceğiz
On longera les côtes, jusqu'à arriver à Zihuatanejo.
Şaka, ama mumları ve göt tıkacını koydum.
Blague. Seulement les bougies et les plugs.
Şaka, Sadece mumlar var, ve benim son cevabım.
Blague. Seulement les bougies et les chants. c'est mon dernier mot.
peki, müteşekkir oldum Tandy, ama sanırım biraz yürümeye ihtiyacım var.
C'est gentil Tandy, mais j'ai juste besoin de me dégourdir les jambes.
- tamam.
Ça y est, les gars.
yani biz sadece bu küçük böcük sokaklardan kimsenin geçmediği, ve bota atlayacağız, ve gitmeye hazırız.
Alors on va prendre les plus petites où personne ne va, on va sauter dans le bateau et partir en vitesse.