English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Türkçe → Fransızca / [ L ] / Libera

Libera Çeviri Fransızca

64 parallel translation
María, bebeleri topla ve dışarı çıkar!
Ce matin, personne sort d'ici. Maria Libera, fais sortir les enfants.
Kaçın!
Maria Libera! Les petits!
Bizi Şeytanın ellerine teslim etme.
Sed libera nos a malo.
- Affet beni, sen istedin.
"Libera me", ce sont vos mots.
Sed libera nos a malo.
Sed libera nos a malo.
Varus'un Libera Nova mücevherini çalmıştın.
Tu as volé la gemme Libera Nova de Varus.
Varus, Libera nova mücevheriyle gitmene asla izin vermezdi.
Varus n'avait pas l'intention de te laisser partir avec sa gemme de Libera Nova.
Bak Varus Libera Nova Taşı'nı çalmakla hata yapmışız.
Écoute Varus, nous avons eu tord de voler la gemme libera nova.
Kötü yola sapmamıza izin verme ve bizi şerden koru.
Et ne nos inducas in tentationem, sed libera nos a malo.
Occultatum Libera!
Occultatum Libera!
"Occultatum Libera."
"Occultatum Libera."
Occultatum Libera.
"Occultatum Libera".
Occultatum libera.
Occultatum libera.
Ve tüm şeytanları dünyaya saldı.
Elle l'ouvrit et libéra tous les maux de la terre.
Kahramanımız Lady Bellaston'ın yanından bir sevgi seli ve hediye yağmuruyla uğurlanmıştı.
Notre héros libéra chez lady Bellaston des torrents d'affection et un flot de présents.
Abilene'deki kardeşim, Clarence Throxton'un 23 taneden oluşan çamaşırhane zinciri var. Tek istediğinin, mezar taşına : "Texas kadınlarını çamaşır günü esaretinden kurtardı" yazılması olduğunu söyler.
Mon frère Clarence a 23 Lavomats à Abilene, et il veut qu'on écrive sur sa pierre tombale : "ll libéra les Texanes de la corvée de lessive."
Çok geç oldu! María Libera!
Il est tard!
Beğenmediysen yenisini al.
Maria Libera!
Musa Yahudileri Mısır'dan çıkarıp başka topraklaragötürdüğü zaman asıl aradığı Stage Deli'nin özel sandiviçiydi.
quand Moïse libéra les Israelites de l'esclavage ce qu'il cherchait réellement était un pastrami sur pain de seigle du traiteur.
Tita annesinin hayaletini sonsuza kadar yok etti... ve kendini sahte hamilelik psikolojisinden kurtardı.
Tita conduisit le fantôme de sa mère au loin pour toujours... et se libéra de sa grossesse nerveuse.
Paul ilk kez babamızın kurallarının dışına çıkmış kendine özgü bir ritim yakalamıştı.
Paul se libéra de l'enseignement paternel... pour adopter un rythme personnel.
Dizlerimin üzerinde ona teşekkür etmem ve elini öpmem için beni bıraktı.
Elle me libéra et je dus m'agenouiller pour la remercier en lui baisant les mains.
Rahip Grigori, beni mucizesiyle iyileştirdi.
Père Grigori me libéra avec sa magie.
O, Frederick Douglass'a karşı olan savaşın kazanılması için onlara yardım etti ve Napolyon'un elinden İbranileri kurtardı ve Fransa'yı keşfetti.
Il les aida lors de leur guerre contre Frederic Douglas. Puis il libéra les Hébreux du joug de Napoléon et découvrit la France.
Böylece bugünü Randy Marsh günü ilan ediyorum ; onun bizi ani yanış tehdidinden nasıl kurtardığını sonsuza değin hatırlayacağız.
Dorénavant, en cette journée Randy Marsh, nous nous souviendrons qu'il nous libéra de ces terribles combustions spontanées.
Chicago'da aynı isimde bir vaiz vardı ve orayı terbiyeli beyazların yaşaması için uygunsuz hale getiren fahişeleri, sarhoşları ve zencileri temizledi.
Un pasteur du même nom libéra Chicago... des Espingouins, des Ritals et des Nègres... qui la dégradaient pour les honnêtes Blancs.
Köleleri salmış ve sivil savaşı kazanmıştır.
- Et il libéra les esclaves et gagna la Guerre Civile.
Şeytan Marduk, Babil Kralı. kral olduğu sene hapisteki Jehoiachin'i serbest bıraktı.
Le maléfique Mardouk, le Roi de Babylone, libéra Jojakim de prison l'année de son couronnement.
Sivil savaş çığırtkanlığı yaparak zulünleri önlemeye çalıştılar köleliği kaldırmaya karşı çıktılar.
Ils se sont levés contre l'oppression tyrannique... en lançant l'appel à la guerre civile, ce qui força l'acceptation de la proclamation d'émancipation, qui libéra les esclaves.
Kötü kalpli ve kıskanç Kraliçe onu mahkum ettirmiş. Jamacy kendini çok yalnız ve mutsuz hissetmiş ta ki karnavalın ilk gününde devesinin üzerinde bir şövalye gelip onu serbest bırakıncaya kadar.
Par jalousie... la reine maléfique avait enfermé la jeune princesse... qui vivait triste et solitaire... jusqu'à ce qu'au carnaval, un cavalier monté sur un chameau... libéra la princesse, qui s'enfuit à pied... vers sa Lapa adorée.
Ve Havva, bir kuzgun gibi başıboş ve güçsüzdü... ve bu kuzguna "günah" adı verildi... ve ilk günah, cinsel birleşmeydi.
Eve était faible et libéra le Corbeau sur le monde et le Corbeau s'appela péché et le premier péché fut l'acte charnel.
Ruhu cennetle cehennem araSında Sıkışıp kaldığında... ... onu Öteki kurtardı.
Et tandis que son âme hésitait entre le Ciel et l'Enfer, ce fut l'Autre qui le libéra.
Rastlantıya bakın ki... Hub'ın kurtardığı kadınlardan biri bir prensesin hizmetçisiydi.
Eh bien, il se trouva... qu'une des femmes que Hub libéra était servante d'une princesse.
O, büyük kahraman Rastam'ın yadigarıymış bizi acı ve sefaletten kurtarırmış.
C'était un souvenir de Rastam, le grand héros qui nous libéra de la douleur et de la misère.
"Hangi güç ile onun gözlerinden kendimi aldığımı bilmiyorum," Onun kollarından kaçıp kurtuldum
Je ne sais avec quelle force je me libéra de ses yeux, m'arracha de ses bras
Philip`in ölümünün duyurulmasıyla şehir devletlerini birbiri ardına hürriyetine kavuşturarak Asya'nın batısını ve insanların, ona tanrı gibi taptığı ve Mısır'ın Firavunu olarak ilan ettiği, Güney Mısır'ı fethetti.
Pour venger la mort de Philippe, Alexandre libéra toutes les villes de l'Asie occidentale au sud de l'Egypte, où il devint Pharaon d'Egypte et fut acclamé comme un Dieu.
Böylece Buster, bohçasını hazırladı ve kendisini annesinden azat etti.
Buster fit donc son baluchon et se libéra de sa mère.
Kardeşinin ölümü üzerine dünyası yıkılmış, ve köleleri azat etmiş ve Vali Odious'ın ölümünün elinden olacağına dair yemin etmiş.
Anéanti par la mort de son frère, il libéra les esclaves et fit le serment de tuer le gouverneur Odious.
Savaşa denge gelmesiyle, Konstantin gizli silahını ortaya çıkardı.
Avec la bataille en jeu, Constantin libéra son arme secrète.
Yaklaşık 630 milyon yıl öncesine gelindiğinde karbondioksit katmanı öyle kalınlaştı ki gezegeni buzun pençesinden kurtarmaya yetecek sıcaklığı atmosferde hapsetti.
Jusqu'a il y a 630 millions d'années, La couche de dioxyde de carbone etait si épaisse qu'elle a capturée sufisament De chaleur qui libéra notre planete de la couche de glace.
Ben 5 ve kardeşim de 3 yaşındayken annem öldü ve babam da serbest kaldı.
Et quand j'avais cinq ans, et ma soeur, trois ans, maman est morte, ce qui libéra mon père de son emprise sur lui.
En sevdikleri tarafından ihanete uğrayan Ay Prensesi kendisine bağışlanan gücü bir kenara bırakıp herkes için korkunç bir lanette bulundu.
Trahie par les êtres aimés, la princesse libéra le pouvoir qui lui avait été accordé et leur jeta une terrible malédiction.
Sonra insanlar özgürlüğüne kavuştular
Il libéra les hommes.
Hepimizin bildiği gibi kulenin bekçisi Gert uyurken Percy zincirlerinden kurtulup uyuyan bekçinin üzerinden atlıyor ve bu hadiseyle dilimize yaygın bir deyiş giriyor.
Aussi célèbre que, euh, le garde de la tour qui dormait Percy se libéra et sauta par-dessus le garde endormi. qui donne lieu à l'expression populaire
Dokuz Diyar onun üzerinde birbirine yaklaşırken Malekith en sonunda Aether'ı salabilirdi.
Tandis que les Neuf Mondes convergeaient au-dessus de lui, Malekith libéra enfin l'Éther.
Musa Mısır'lı kölelere özgürlüklerini verdi.
Moïse libéra son peuple du joug égyptien.
Davut İsrailoğullarını birleştirdi ve Yeruşalim'i feth etti.
David unifia les Israélites et libéra la ville de Jérusalem.
Böyle bir güzelliğin acı çekmesine dayanamayan adam bir bıçak çıkarıp güveyi özgür bırakmış.
Incapable d'être témoins d'une si belle souffrance... L'homme sorti une lame et le libéra.
Ben istediğimi elde edene kadar büyü onu azad etmeyecek.
Le sort ne le libéra que lorsque j'aurais obtenu ce que je veux.
"Occultatum Libera" mı?
"Occultatum Libera"?
Göklerden inen bir meteor Gouwu Dağı'na çarparak onu yeşile döndürdü ve Tao Tei'leri azat etti.
Les cieux envoyèrent un météore sur le mont Gowoo qui devint vert et libéra les Tao Tei.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]