English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Türkçe → Fransızca / [ L ] / Lâzımdı

Lâzımdı Çeviri Fransızca

75 parallel translation
Onu canlı yakalamak istedim. Bu isimler bana lâzımdı.
Je le voulais vivant pour avoir les noms.
Birinin Nick'e söylemesi lâzımdı.
On aurait dû prévenir Nick.
Araması lâzımdı.
Il aurait dû appeler.
- Bir şapka olması lâzımdı.
- Il doit y en avoir un.
Şimdiye dönmüş olması lâzımdı.
Il devrait déjà être là.
Özür dilemem lâzımdı.
Je devais m'excuser.
Burada olması lâzımdı. Yangın çıkışı.
Il doit y avoir une issue de secours.
Düşünüyorum da belki başka olasılıkları araştırmamız lâzımdır.
Je crois que nous devrions peut-être explorer d'autres possibilités.
- İlginç. Bu çapta bir yaranın onu öldürmesi lâzımdı. Ama dikişe bile gerek yok ve kan kaybı da çok az.
Cette blessure aurait dû le tuer, mais c'est tout juste s'il a saigné.
- Harika, doktor lâzımdı.
Dément! On a besoin d'un médecin.
Önce filmi çekmem lâzımdı.
Je vais faire une cassette pour économiser ma salive.
Görmen lâzımdı, hız bağımlısının birine de nal toplattım bugün.
J'ai battu un speedé au lancer de fer à cheval.
- Çamaşırlarım için lâzımdı!
Je devais faire la lessive.
- Bir şey mi lâzımdı?
Je peux vous aider? .
Narkotikten olabileceklere karşı mallarımı koyacak sağlam bir yer lâzımdı.
Il me fallait un endroit sûr où protéger mes trucs des stups.
Bunu bilmen lâzımdı.
Tu devrais le savoir.
Biz başlamadan önce suyu kesmeniz lâzımdı. Kesmek lâzımdı demek?
On aurait dû couper l'eau avant de commencer.
Şimdi uyumuş olman lâzımdı.
Tu devrais dormir.
- Bunu görmen lâzımdı.
Je t'assure. Tu dois voir ça.
Ben yokum, diye işi Ruslarla mı bitirmen lâzımdı?
j'étais tout sauf hors-jeu... et toi t'es allé te mélanger avec les putains de Russes.
Seninle ulaşmam lâzımdı.
J'avais besoin de te contacter.
Yani haberi olmadan yapmam lâzımdı.
Et j'ai fait tout ça à son insu.
Seni arayacaktım, dertleşecek biri lâzımdı, ama moralini bozmak da istemedim.
J'ai failli t'appeler, mais je voulais pas te casser le moral.
Bütün bunlar neyine lâzımdı?
Pourquoi tu as pris tout ça?
Birlikte içki içecek biri lâzımdı.
J'avais besoin d'un pote.
Köpek kulübesine seni koymak lâzımdı.
Tu sais, tu devrais être dans la niche.
- Kaç tane lâzımdı acaba?
- Vous allez en prendre combien?
Anlayış göstermem lâzımdı, değil mi?
Ça se respecte, non?
Senin burada olman ve bir kapı lâzımdı.
On avait besoin de toi, de la porte.
Ve evinde birinin olduğunu söyledi. Silahını alması lâzımdı. Silahın komidinde olduğunu söyledi, sanırım tekrar yatak odasına döndü.
Elle a dit qu'il y avait quelqu'un ici, qu'elle devait prendre son arme, dans la table de nuit, dans sa chambre, j'imagine.
Ama parayı almam lâzımdı.
Mais... il me fallait cet argent.
Ve itiraf için şahit lâzımdı.
- Désolée. Et j'avais besoin d'un témoin des aveux.
Şu lanet olasıca internet sitesine bakıyorum. Kapatmaları lâzımdı.
- Ce foutu site devrait déjà être fermé.
Annie'yi bulmamız lâzımdı.
On est censés trouver Annie.
Orada daha yeni gerçeklik şovu çekmiştik ve kira mukavelesinin bitmesine daha altı hafta vardı ama size yer lâzımdı.
On vient de finir une télé réalité là-bas et le bail court encore 6 semaines... et on avait besoin d'une place pour vous.
Kustuğumu görmen lâzımdı.
J'ai vomi toutes mes tripes.
- Açıkçası, ikinizin de ölmesi lâzımdı.
Eh bien, vous devriez être tous les deux morts.
Yok yani başımıza gelenlerden sonra, fırtına, gemiye olanlar hepimizin ölmesi lâzımdı.
Non, je veux dire après ce que nous avons vécu, la tempête, ces choses-là. Nous devrions tous être morts.
Beni bırakmanın üstesinden gelmek için konuşacak birileri lâzımdı.
J'avais besoin de parler pour comprendre pourquoi tu m'avais laissée.
Kalbi kırıldı ama bunu duyması lâzımdı.
Qui aime bien châtie bien, elle en avait besoin.
Onunla yakınlaşmam lâzımdı.
Et j'ai dû me rapprocher de lui.
Ne lâzımdı?
Qu'est-ce que tu veux?
Oraya lâzımdı...
On en a besoin...
Düşünmem lâzımdı Frank toparlanmam için, kendime gelmem için.
J'avais besoin de réfléchir, Franck, de me retrouver.
- Hayır, mükemmel bir fikir. Riske girmememiz lâzımdı.
On devait jouer la sécurité.
Astrid ilaçlarımı alıyorum ama belki de daha güçlü tedavi lâzımdır. Mesela buz kırıcıyla lobotomi olabilir veya kendimi tımarhaneye kapatayım da...
Astrid, je les prends, mais peut-être qu'il me faut un truc plus fort comme une lobotomie au pic à glace, ou je devrai soulager tout le monde
Fren roketlerinin şimdiye kadar devreye girmesi lâzımdı.
- Et les moteurs?
Senin gibileri niye buraya alıyorlarsa. - Daha doğarken boğmak lâzımdı seni.
On aurait dû vous étrangler à la naissance.
Ya sana tır lâzımdır, ya da tır şoförüsündür.
Vous avez besoin d'un camion ou vous conduisez un camion.
Dedesine söylemem lâzımdı ama söyleyemedim. Son zamanlarda yolladıklarına baktınız mı?
J'aurais dû prévenir son grand-père, mais je ne l'ai pas fait.
Bu çekmeceyi yıllardır açmamışımdır. Belki Frank'e lâzım olmuştur.
Frank l'a peut-être emprunté pour quelque chose.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]