Lısa Çeviri Fransızca
42,358 parallel translation
Bu gece Ajan Grant Maclaren.. ... 45 metreden düşerek öldü.
Ce soir-là, l'agent spécial Grant MacLaren a chuté de 45 mètres jusqu'à sa mort.
Çünkü havada o kadar kryptonite izi varken bunu kısa zamanda yetiştirmeye çalışıyorum.
Car j'ai suffisamment de mal à tenir prêt ce truc avec toutes les traces de kryptonite dans l'air.
Ama eğer Başkan'ın Uzaylı Affı Yasası'nı onaylamak için şehre geldiği gün buraya geldiysen...
Bien que si vous soyez ici le jour même où la Présidente est en ville pour signer sa loi sur l'Amnistie des aliens, alors...
Dünya'nın en ünlü uzaylı düşmanının kardeşine Başkan'ın kararnamesiyle ilgili düşüncelerini sormak istiyor olmalıyım.
Je dois être ici pour demander à la sœur du plus célèbre détracteur anti-aliens sa position sur l'ordre exécutif de la Présidente.
Bernard Jolly 19 yaşında hapse girmeden hemen önce San Francisco'daki teyzesi Amanda Jolly'nin evinin bodrumunda yaşayan, beyaz bir erkek.
CHANCE : Bernard Jolly est un homme blanc de 19 ans qui, avant sa récente arrestation et incarcération, vivait dans le sous-sol de l'appart de sa tante maternelle, Amanda Jolly de San Francisco.
Taburcu edildikten sonra, hasta görme ve koku alma duyularında halüsinasyonlar olduğunu söylemiştir.
Depuis sa sortie de l'hôpital, il déclare avoir des hallucinations visuelles et olfactives.
Olay yerinde, kafasındaki yastık kılıfından dolayı fark edilmemiştir.
Non détecté sur les lieux à cause de la taie d'oreiller recouvrant sa tête.
Bir polis olarak kızımı bulma olasılığımızı biliyorum Bu ihtimal kayıp ihbarının yapılmasından 36 saat sonra yarıya düşüyor
En tant que flic, je savais que les chances de la retrouver étaient réduits de moitié après 36 heures de la découverte de sa disparition.
İmparatoriçe'ye sadık olanların gözetiminde kendi odasına kapatıldı.
Confiné dans sa suite dans le palais sous la garde protectrice des loyalistes de l'impératrice.
İmparatorun, odasında uyuyakaldığını öğrendiniz.
Vous avez découvert l'empereur endormi dans sa chambre.
İmparator, suikast girişiminde aldığı yaraların iyileşmesi için dinleniyor.
L'empereur se remet d'un attentat contre sa vie.
Dibe batmış bir adamı bulmak için zirve yaptığı yere bakman yeterli.
Pour trouver un homme déchu, Tu dois aller à l'endroit du sommet de sa gloire.
Eğer Bay Burns'ün yerine park edebiliyorsam tüm hayatını da yaşayabilirim!
Si je peux me garer dans l'espace de Mr. Burns, Je peux vivre toute sa vie!
Otobüs, ev ile okul kâbusu arasındaki kısa soluklanmamız.
C'est le moment de bonheur entre deux cauchemars la maison et l'école.
Büyükelçi eşiyle birlikte Montreal'de ama isterseniz günlüğünü gösterebilirim.
L'ambassadeur est à Montréal avec sa femme, mais je peux regarder dans son journal.
Birinin eline tutuşturduğunu söyledi.
Il dit que quelqu'un l'a mis dans sa main.
Geri kafalı bir şekilde düşünen, kel kafalarını saklamak için ters şapka giyen erkeklerdir.
Vous êtes un arriéré, un porteur de casquette à l'envers, un cliché, qui cache sa calvitie.
Kendi programında, hiç olmaması gereken asi bir altyazılımı etkinleştirdi.
Cela a initié un processus problématique dans sa programmation, un protocole qui n'aurait jamais dû se trouver là...
Millet, Android'e nöral bağlantı sağlamasını emredeceğim böylece gemiyi daha çabuk tamir edebilir.
À tous, je vais donner l'instruction à l'Androïde de rétablir sa connexion neurale pour qu'elle puisse faire les réparations plus efficacement.
Kan sol akciğer ve plevral boşluğunu tıkıyor akciğer kapasitesini düşürüyor ve oksijen ihtiyacını karşılamıyordu.
Le sang était en train d'anéantir son poumon gauche et sa cavité pleurale sur la gauche, ça diminuait sa capacité à respirer et ça l'empêchait de s'oxygéner convenablement.
Büyük miktarda kan ve pıhtının boşaltılmasından sonra dalağının yoğun bir şekilde hasar gördüğü belirtildi.
Après l'évacuation d'un grand volume de sang et de caillots, sa rate s'est avérée être très endommagée.
ABD ve AB bizimle kaldığı sürece Çin ilerideki zafer fırsatını hayatta kaçırmaz.
Aussi longtemps que les USA et l'UE restent à bord, la Chine ne va pas risquer de rater sa part de gloire.
Yörüngeye bir roket fırlatıp uzaya bir kargo göndermeyi sonra da retro roketleri ateşleyerek o roketi dikey olarak indirecek şekilde geri getirebilmeyi ve tekrar kullanabilmeyi istiyor.
Il veut être capable de mettre une fusée sur orbite, de larguer sa cargaison dans l'espace, d'allumer les rétro-fusées pour ramener cette fusée pour un atterrissage, et la réutiliser.
Ana motor kesildikten kısa süre sonra kısımları ayıracağız ve ikinci kısmı ateşlemeye başlayacağız.
Dès l'extinction du moteur principal, nous allons séparer les étages et commencer l'allumage du niveau 2.
Haklılığını o kanıtladı ve Mike onu sana getirmek için hayatını riske attı.
Tu y étais obligé. Elle a résolu ton affaire, et Mike a risqué sa vie pour la convaincre.
- Bu hayatını geri almamız için bir şans.
C'est l'occasion pour lui de reprendre sa vie.
Burada Danbury'de beş yıl daha yatarsın ama Mike'ın ayakkabısından taş bile çıkarsa ilk seçeneğe geri döneriz.
Tu restes ici à Danbury, tu fais cinq ans de plus, et si Mike n'a ne serait-ce qu'un caillou dans sa chaussure, tu retournes à la porte n ° 1.
- Lütfen. Son 12 yıldır Leonard Bailey'nin neler yaşadığını, nasıl bir hayat yaşadığını hayal edemiyor musunuz?
Imaginez ce qu'a vécu de Leonard Bailey, ce à quoi sa vie ressemble depuis 12 ans?
Sayın Hakim... Savunma Bay Bailey'nin temize çıkarılıp hemen cezasının kaldırılmasını talep ediyor.
M. le juge... la défense demande l'exonération de M. Bailey et que sa peine soit commuée.
Susamışa benziyorsun.
Tu as l'air déshydraté.
Eğer bunu yapının içine, bu anayasal dile yerleştirirseniz, o zaman hangi amaçla kullanılmak istenirse o amaca yönelik olarak kullanılır.
Ça fait partie intégrante du système et du discours constitutionnel, c'est donc un outil qu'on peut utiliser à sa guise.
Ama onu kucaklayıp öpen ninesi Onu çok sever
Sa grand-mère l'aime Et l'embrasse
Sharanda son 16 yılını hapiste geçirdi ve orada ölecek, zira şartlı tahliyesiz ömür boyu hapis cezası almıştı.
Sharanda a passé 16 ans en prison, et c'est là qu'elle mourra, car sa peine de prison à vie est irréductible.
Özür dilediğini görmek güzel, ama sorumluluk alıp hesap vermesi gerekir, Hillary'nin de, çünkü bunu desteklemişti, yakın zamana dek de destekliyordu.
Sa contrition est bienvenue, mais il doit assumer la responsabilité de ce projet de loi, et Hillary également, car elle l'avait soutenu encore récemment.
Yani, Wal-Mart'ın ALEC'in ileri sürdüğü bu kanundan faydalandığını düşünmek mantıklı. Trayvon'un katilinin tutuklanmasını önleyen bu kanun, onun tutuklanıp yargılanmasını ve hüküm giymesini önlemek için tasarlanmıştı.
On peut penser que Wal-Mart a tiré profit des lois Stand Your Ground soutenues par l'ALEC, qui ont empêché l'arrestation du tueur de Trayvon, ainsi que sa condamnation pour le meurtre de Trayvon.
ALEC kısa süre önce halkla ilişkiler hareketi denebilecek bir şey yaptı, suçu doğru ele alacağını söyledi.
L'ALEC a récemment modifié sa communication en évoquant une meilleure politique pénale.
Hapishaneden salıverildikten iki yıl sonra
Deux ans après sa sortie de prison,
O nefret ki Amerika'yı yeniden yüceltecekmiş
Cette haine qui Rendrait à l'Amérique sa grandeur
Ama sizin yardımınız olmadan ilerlemenin bir yolunu bulursam anlaşma yatar ve iki yıl cezasını çeker.
Mais si je réussis sans ton aide, le marché sera annulé et il purgera sa peine.
Hayır değil çünkü tanık olarak güvenilirliği tartışılır.
Non, car sa crédibilité en tant que témoin n'est pas à ignorer.
Ağzı da iyi çalışıyor çünkü kayıtlara göre geçmişte anlaşma koparmak için yanlış ifade vermişliği var.
Tout comme sa bouche, car vu son casier, il a tendance à faire de fausses déclarations pour soutirer de l'argent.
Evet, belki de şirketinin elimde olmasını sağlar, sana işi hiç vermem böylece şirketin, yılın ilk çeyreğinin sonunda piyasa dışında kalır.
Je vais peut-être m'assurer à la place que sa société tombe dans ma poche, ne vous embauche jamais, et votre cabinet sera en dehors des affaires d'ici la fin du trimestre.
18 aydır hiçbir dava açmadı ama dün kendisini Bay Sutter'ın avukatı olduğuma dair bilgilendirdiğimde 5 saat içinde askıya alma kararı çıkarttı.
Et pendant 18 mois, il n'a rien intenté. Hier, lorsque je l'ai informé être l'avocat de M. Sutter, il a suspendu sa licence en moins de 5 heures.
Bu onun karakteriyle ilgili, davayla ilgisi yok.
C'est au sujet de sa personnalité, pas de faits sur l'affaire.
Emekli olduğunda hep İspanya'yı görmeyi hayal ederdi.
Elle rêvait également toujours de voir l'Espagne à sa retraite.
- Bulamamasının sebebi ise kendi güvenliği için eyaletin buna izin vermemesi.
S'il ne l'a pas eu, c'est que l'état refuse l'accès à ces informations - pour sa propre sécurité.
- Savcılık açılış ifadesi için hazır mı? - Hazırız Sayın Hakim.
L'accusation est prête à faire sa déclaration liminaire?
Bay Specter, savunma açılış ifadesi için hazır mı?
La défense est prête à faire sa déclaration liminaire?
Daha kendi teyzesini masum olduğuna ikna edemiyorsak 12 tane yabancıyı nasıl ikna edeceğiz?
Et si on ne peut pas convaincre sa propre tante, comment convaincre 12 étrangers?
Eğer benim için bunu yaparsa hayatı boyunca rahat yaşayacağını biliyor.
Et elle sait que si elle se sacrifie, elle sera à l'aise le reste de sa vie.
Eğer kitap, sonunun nasıl olması gerektiğini söylüyorsa bu ipucunu kullanabiliriz.
Si le livre nous dit ce que sa fin aurait dû être, alors c'est l'indice qu'il nous faut.