English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Türkçe → Fransızca / [ M ] / Mire

Mire Çeviri Fransızca

602 parallel translation
Ateş hattında duruyordu.
Elle était sur la ligne de mire.
Arpacığın hedefi ortaladığından emin ol.
Le point de mire bien dans l'axe du canon.
- Anladiniz mi Göz hapsimizdesiniz.
- T'as entendu? T'es en ligne de mire.
BİRLİKLERİMİZ DÜŞMANIN HEDEFİNDE!
NOS TROUPES SONT DANS LA MIRE DE L'ENNEMI!
Şimdi başka bir ölüm daha var ve White senin de bulaşmanı sağladı.
À présent, un autre décès, White vous a en point de mire.
" Greenwich Village Kaldırım Sergisinde ilgi odağıydı.
Un point de mire de l'exposition de Greenwich Village.
Irmağın üstüne sarkmış bir söğüt ağacı var şurada, gümüş yaprakları sularda akseden.
Au bord du ruisseau un saule se penche. Il y mire son feuillage d'argent.
Bir gazete, Bay White'ın da katılacağı üzere her zaman halkın çıkarlarını gözetmelidir.
Un journal, et M. White sera d'accord, a toujours eu pour point de mire l'intérêt public.
Hedefte! Hedefte!
Ils sont en ligne de mire!
Ona acil durum derinliğine inmesi için 5 dakika, periskop derinliğine çıkması için 3 dakika, ve bizi görmesi için de 2 dakika vereceğim.
En 5 mn, il est en immersion d'urgence, 3 mn après, en immersion périscopique, et 2 mn après, on est en ligne de mire.
Burada sıralanıp, Comanche'lerin manzarası olduk.
On est dans la ligne de mire des Comanches.
Yolunuzdan sapmayın yoksa kendinizi Grimpen Mire'da bulursunuz.
Restez sur le chemin ou vous arriverez au bourbier de Grimpen.
Sakın ayrılmayın yoksa kendinizi Grimpen Mire'da bulursunuz.
Evitez le bourbier de Grimpen sur la gauche.
Her görünüşümüzde, ne zaman ortaya çıksak ilgi merkezi olurduk. Diğer herkes gölgede kalırdı.
Chaque fois que nous paraissions en public... nous étions le point de mire... nous éclipsions tout le monde.
Burada uzun menzilli bir tüfekle Mr. Cody'nin menzile girmesiini bekleyeceğiz.
On va prendre une carabine et attendre que M. Cody soit dans la ligne de mire.
Mire!
Mire!
Beklet. Bot hedef yoluna saptı.
Ne tirez pas, le navire ami est dans notre ligne de mire.
Yakaladığın o çocuğu gözünün önüne getirsene bir!
Vous l'avez dans votre ligne de mire, cet assassin?
Birbirimizin ateş hattındayız.
On est tous dans la ligne de mire.
Atış alanındasın. Dur!
Dans la ligne de mire!
Biraz kaydı.
La mire est un peu déréglée.
Fakat ben senin yerinde olsaydım, bir süre dinlenirdim, hiç olmazsa... çünkü senin tehlikelere karşı savunmasız olduğunu düşünüyorum.
Mais à ta place, je me ferais discret quelque temps parce qu'il t'a vraiment trop dans sa ligne de mire.
Öylece ateş alanında çaresizdim.
J'étais là, au milieu du ciel... à sa merci, dans sa ligne de mire.
Aptalın biri gelip, namlunun ucunu törpülemiş.
Un imbécile a limé le haut de la mire.
Herkesin gözü üstünde.
Le point de mire!
Görüş alanımdaydı.
Je l'avais dans ma ligne de mire.
- Test yayını.
- C'est la mire de test.
Tamam, test yayınını alıyorum. Çok net görünüyor.
Ok, je reçois ta mire de test, t'as l'air très bien.
Pek âlâ çocuklar, şu anda menzilimde.
C'est bon, je l'ai en ligne de mire.
Dolunay suya yansıyınca kanatlı atların sonuncusu Pegasus su içmeye gelir derler.
Quand la pleine lune se mire dans l'eau... Pégase, le dernier coursier ailé, vient, dit-on, s'abreuver.
- Bu, test yayını. - Yayın 20 : 00'da başlıyor.
C'est pas une émission, c'est la mire.
Bu akşam televizyonda ne var, bilmiyorum.
C'est la mire. Ce qu'il y a ce soir, j'en sais rien.
Bu, yalnızca test. Fakat 20 : 00'da, bu akşam ne olduğunu öğreneceğiz. Nasıl buldunuz, Bayan Kummer?
Il y a d'abord la mire, et à 20 h, une émission qui nous informe du programme de la soirée.
Sizi gidi habis salak beni bir sürek avında kovalanan o zavallı hayvan misali nişan çizgisine yerleştirdiniz!
- Petit con malfaisant. Vous m'avez mis dans leur ligne de mire.
Göz temasını kaybetmedik.
Dans ma ligne de mire.
Şu anda çubukları ve tonu veriyoruz.
On passe la mire.
Şimdi tam görüş alanımdasın.
Vous voilà dans ma ligne de mire. Quayle!
Oradan isabetli bir atış yapabileceğine emin misin?
Vous êtes sur d'avoir une bonne ligne de mire là-bas?
Hepinizin kellesi koltukta benim ki kadar senin ki de!
On est tous dans la ligne de mire, vous tout autant que moi!
Küçük bir köyün arkasında bir kilise biliyorum çan kulesinin gölgesi suya yansıyor
"Je sais une église " Au fond d'un hameau " Où le fin clocher se mire dans l'eau
Pekala, Max, o zaman bu oyunun amacı ne? Bilmiyorum. Dışarı canlı çıkmak mı?
Il est simplement l'un des membres du groupe, non son point de mire.
Bu Cavanagh'a ödül olarak yeter de artar. Piç herif, bütün sabah 2 tane salağın menziline girmesini beklemiş.
Le salaud est assis Ià-haut depuis ce matin, à attendre que deux idiots se pointent dans sa ligne de mire.
- Ama avucumun içindeydi... ve kaçmasına izin verdim.
- Je l'avais dans ma ligne de mire et je l'ai laissé partir.
Bana kilitlendiler!
Je suis dans leur ligne de mire!
Renk tonu kapalıydı ve renk tonunu ayarlayamıyordum.
La mire était déréglée et je ne pouvais pas l'ajuster.
8 topun arkasına denir.
Dans la ligne de mire.
"En güzel zamanlardı, Zamanların en" katsalıydı "?
"C'était le meilleur des temps, c'était le mire des temps."
Attığını vuruyor maşallah!
Quelle mire il a!
Hızla çek!
Cran de mire!
Herkesin bana baktığı hissine kapılıyorum.
En point de mire.
Kristallerin içinde, bir yansıma, gül bahçesi.
Dans le cristal, se mire une roseraie

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]