English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Türkçe → Fransızca / [ N ] / Nin annesi

Nin annesi Çeviri Fransızca

858 parallel translation
Emily'nin annesi eminim Mona'nın gizli ajanlarından değildir.
Ok, je suis presque sûre que la mère d'Emily n'est pas l'un des ninjas secrets de Mona.
Emily'nin annesi bu akşam ona yemek pişiriyor.
Ok, la mère d'Emily fait un dîner ce soir.
- Toby'nin annesi mi?
La mère de Toby?
Emily'nin annesi yemekleri tükürürken mi yakaladı seni?
La mère d'Emily t'a attrapé crachant dans ta serviette?
Annem, babam ve Blackie'nin annesi, onlar...
Ma mère et mon père, et la mère de Blackie, ils sont...
Dorothy'nin annesi.
Ah oui, la mère de Dorothy.
Ryosuke'nin annesi.
La mère de Ryosuke.
- Emile'nin annesi.
La mère d'Emile.
Çok şey istemiyorum, Anne'nin annesi için yaptığını yap sadece.
Faites pour moi ce que vous avez fait pour la mère d'Anne.
Sanırım, her şey bir yana, Marthe'nin annesi benim iyi... bir arkadaşımdı ve Teck'de beni oldukça eğlendiriyor.
Bien sûr, sa mêre était une amie proche, et teck est distrayant.
Keechie'nin annesi mi?
Sa mère?
Hemen oraya gelirim. Teşekkürler, Peder. - Bu, Poldi'nin annesi.
En cas de besoin, je reviendrai.
Melanie'nin annesi Hintliydi.
La mère de Mélanie était indienne.
Emmy'nin annesi nerede?
- Et la mère du monstre?
Axel, bu Bayan Price, Lucy'nin annesi - Nasılsın?
Axel, Mme Price, la mère de Lucy.
Daha açık olmak gerekirse evlendiğin kız, Bonnie'nin annesi, tatlı, aşık olduğun sakin kız o kadınlardan bir tanesi.
Plus concrètement... celle que vous avez épousée, la mère de Bonnie, la femme douce que vous aimez, est l'une d'elles.
Gigi'nin annesi onunla ilgilenecek zamana ve zihne sahip değil.
La mère de Gigi n'a pas envie de s'occuper d'elle.
Betsy'nin annesi her hafta çeşitli şeker ve çikolata yollar.
Oh, chérie! - Verbena. Comment ça va?
Jennie'nin annesi ile evlendiğimde, onu sevmiyordum.
Quand j'ai épousé la mére deJennie, je ne l'aimais pas.
Bu Ilse'nin annesi...
Je te présente la mère d'Ilse.
- Devam edin. Eğer yanlış hatırlamıyorsam, siz 5 yıl önce öldürülen Daisy'nin annesi Bayan Armstrong'un vaftiz annesisiniz.
Vous étiez, je crois, la marraine de Mme Armstrong, la mère de l'enfant kidnappée.
- Sen Hubie'nin annesi misin?
- Vous êtes la maman de Hubie?
Barry'nin annesi, kocasının ölümünden sonra... namusuna leke sürdürmeden yaşadı.
La mère de Barry, après la mort de son époux... vécut de sorte à défier la médisance.
7 nedime ki hepsi erkek, Sonny'nin annesi ve 70 konuk konukların hepside eşçinsel topluluğundan.
Sept demoiselles d'honneur mâles, la mère de Sonny et 70 invités... tous homosexuels, y assistaient.
Annie'nin annesi gerçekten güzel bir kadın.
La mère d'Annie est vraiment belle.
Tommy'nin annesi.
La mère de Tommy.
Andrei'nin annesi acı çekiyordu.
La maman souffrait.
Andrei'nin annesi öldükten sonra arkasından ağlayacak kimse kalmamıştı.
La mère alors n'étant plus de ce monde il n'y eut personne pour s'en désoler.
Lacey'nin annesi onu yaz için buraya yolladı.
Sa mère nous l'a envoyée pour l'été.
Sady'nin annesi ve Marry ile yaşamaması bana acayip geliyor Acayip?
C'est louche que sa mère et Mary soient à part!
Geç kaldık çünkü Dickie'nin annesi yemek çantasını hazırlıyordu.
On est en retard à cause de Dickie bien sûr.
Yetimin bile anne babaya ihtiyacı var. Tatlı bezelye'nin annesi olacaksam,
Un orphelin a besoin d'une môman et d'un pôpa.
Elyse'nin annesi Eddie için çok üzülüyor.
La mère d'Elyse est furieuse après Eddie.
Elyse'nin annesi telefonda.
La mère d'Elyse est au téléphone.
O Mary'nin annesi.
C'est la mère de Mary.
Albie'nin annesi onu buraya bıraktı çünkü onu doğduğundan beri görmemiştim ve kaçırdığımız eski günleri gözden geçirdik.
La mère d'Albie me l'a amené, je ne l'ai pas vu depuis qu'il est né... On échangeait nos souvenirs du bon vieux temps.
Jody'nin annesi, sodaları unutmuş, hiç yok. - Buz da yok.
La mère de Jody a oublié les sodas, et il n'y a pas de glaçons.
Charley'nin annesi nerede?
Où est la mère de Charley?
Bekle, bu Andie'nin annesi değil mi?
Vous parlez de la mère d'Andie?
Ne istiyorlar? Peggy'nin annesi.
Apprécie les femmes pour ce qu'elles ont là-haut, pas...
Öyleydi, fakat aksilik işte Robby'nin annesi eve geldi. "Film yoksa, Tupperware de yok." gibi bir şeyler söyledi.
La mère de Robby est rentrée furax en disant : "Pas de film, pas de Tupperware."
Ada'nin annesi bir fotografçiya takilmis ve Tokyo'da kalacakmis.
Sa mère va rester vivre à Tokyo avec un photographe.
Annesi Scarlingford Markizi'nin kızlarından biriymiş.
Sa mère était une fille du Marquis de Scarlingford.
Önce, Anne Boleyn'imiz var... 8. Henry'nin ikinci karısı, ve Kraliçe Elizabeth'in annesi.
Les figures historiques que je vais vous montrer seront plus attrayantes... quand je vous aurai révélé que leurs visages ont été modelés à l'aide des masques mortuaires originaux... actuellement en possession de certains gouvernement européens.
Hope'nin annesi de.
Et aussi la mère de Hope.
June iyi bir kız ama engelli bir annesi var. İkisi de June'nin maaşıyla geçiniyorlar.
June est une bonne gosse qui fait vivre sa mère infirme.
Babası meşhur bir yargıç. Annesi de asil bir ailenin kızı. Garibaldi'nin soyundan geliyor ama görev çağrısını duymamış.
Fils d'un grand juriste et d'une femme aux nobles origines, nièce d'un Garibaldien, ce jeune homme n'a pas senti l'appel du devoir, il n'a pas couru au secours de la patrie,
Daisy'nin annesi, Sonia Arnstrong
Sonia Armstrong, la mère de Daisy
"Pixote" nin ana karakteri Fernando annesi ve 9 kardeşiyle birlikte bu evde yaşıyor.
Fernando, par exemple, le héros de ce film, vit dans cette maison avec sa mère et 9 frères et sœurs.
Jamie'nin dedesi ölünce annesi onun uzun bir zaman uyuyacağını söyledi.
Quand le grand-père de Jamie est mort, il allait dormir longtemps.
Miyagi'nin de annesi vardı.
Miyagi a eu une mère aussi.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]