Nişancı Çeviri Fransızca
3,346 parallel translation
- Keskin nişancılar Kırmızı İki oluyor. Lütfen?
Les snipers sont Red Two.
Ne şans Will eğitimli bir keskin nişancı gibi hedefi...
Heureusement, il vise comme un tireur d'élite, qui a été formé pour tirer et atteindre sa cible...
Keskin nişancılarımız en iyisidir.
Nos snipers sont les meilleurs.
Şimdi bütün keskin nişancılarına ve orada gizlenen adamlarına eve gitme zamanının geldiğini söyle.
Maintenant, dit à tes snipers et collègues en civil qu'il est temps de rentrer à la maison.
Perdelerin hepsi neden kapanmış? Keskin nişancılar göremedikleri şeyi vuramazlar.
Eh bien, les snipers ne peuvent pas tirer sur ce qu'ils ne peuvent voir.
Patlamadan sonra her taraf karanlığa gömülmüştü. Keskin nişancılar için kolay hedeftim ama yanıma bir çocuk geldi.
Après l'explosion, j'étais allongé là dans le noir, en première ligne pour les snipers mais il y avait cet enfant.
Evet, nişancılığı üstünde biraz çalışması lazım.
Elle doit travailler sa visée.
Niteliği dijital olarak yükselteceğim ve nişancının kimliğini tespit edebilecek miyim diye bakacağım.
Je vais améliorer numériquement les traits. et voir si je peux identifier le tireur.
Mükemmel bir nişancıyımdır.
Je vise très bien.
Mükemmel bir nişancı olduğumu da unutma.
Je ne rate jamais ma cible, ne l'oublie pas.
Nişancılar, silahlarınızı emniyete alıp boşaltın!
Tireurs, sécurisez et ouvrez vos armes!
- Nişancılar, hazırlanın!
Tireurs, soyez prêts!
Keskin nişancı.
Un tireur d'élite!
Sen iyi nişancısın. Adamı kolundan ya da bacağından vurabilirdin.
Tu tires bien, tu pouvais viser le bras.
Özel Time ordu keskin nişancıları eklendi.
La force d'intervention sera assistée par des tireurs d'élite.
Keskin nişancıydı ve ne zaman görsem bir gözü kapalıydı.
- Pourquoi elle s'appelle "Wink"? Elle était sniper. A chaque fois que je la voyais, un de ses yeux était fermé
Tepede kesinlikle nişancıları vardır.
Ils ont sûrement des tireurs.
Nişancı!
Tireur!
Kemal Başçavuş da ben koşarken nişancı...
Et le Sergent Kemal a été tué... Un tireur...
Nişancı Kurt Dişi'nde lan.
Le tireur est à la Dent de Loup.
Ne biçim nişancısın lan sen.
Quelle espèce de tire ures-tu, toi? !
Binanın çevresindeki çatılara da keskin nişancılar koyun ve söyleyin onlara, temiz görüş açısı yakaladıkları ateş etsinler.
- Mettez des snipers sur les toits voisins, s'ils ont un angle, qu'ils tirent.
Keskin nişancı sokağın karşısındaki binadaymış.
Nous pensons que le tireur était sur l'immeuble de l'autre côté de la rue.
Keskin nişancı nasıl oldu da ıskaladı?
Comment le tireur a pu nous louper?
Tenez oraya geldiğinden beri keskin nişancının görüş alanındaydı.
Le tireur avait un angle Sur Tenez le temps entier.
Finch, saat 6 yönünde bir keskin nişancı var. Ben kadına gidiyorum.
Finch, j'ai un sniper à six heures.
Keskin nişancının hedefinnin Bayan Drake olduğunu sanmıyorum, Bay Reese.
Je couvre la femme. Pas sûr que le sniper s'en prenne à Mme Drake.
Ama Daniel'in bana karşı kurduğu bu güven oyu yok saçmalığını atlatınca, emin ol nişancılığım geri dönecek.
Mais une fois que j'aurai mis au clair cet absurde vote de défiance. que Daniel a lancé contre moi, ma tranquilité assurée, mon adresse au tir reviendra.
Ben bu uzaktan kumandalı keskin nişancı silahlarına yabancıyım da...
Je suis nouveau dans le domaine des sniper télécommandés.
Onu kaçıran kişi, işi insanları öldürmek olan ve bu işi uzaktan kumandalı keskin nişancı tüfeğiyle yapabilecek kadar profesyonel biri.
Quelqu'un l'a. Un professionnel qui tue pour vivre, qui est assez bon pour le faire avec un sniper à distance.
Birimizin temiz bir atış yapması için çevredeki nişancıları indirin.
Repérez la zone. pour que l'un de nous obtenienne un coup de propre.
Var olduğuna dair tek kanıt, suikastlerinden birinde keskin nişancı yerindeki pencerenin birinden alınan kısmi parmak izi.
La seule confirmation de son existence est une empreinte partielle sur une vitre d'une planque utilisée par le sniper lors de l'une des exécutions. Dixon était proche.
Bu noktadan bir keskin nişancının ateş pozisyonu alması için gerekli olan alan katedralde yok. Yani ancak tüfeği pervaza koyarsa ateş edebilirdi.
À cet endroit, il n'y pas assez de place dans la cathédrale pour qu'un sniper s'allonge face contre terre, donc le seul moyen pour tirer est de poser le canon du fusil sur le rebord.
- Evet. Keskin nişancının uzun biri olduğu?
Que le tireur était grand?
- Uzun Boylu Keskin Nişancı Veritabanı.
La base de données des grands tireurs. Ça n'existe pas, n'est-ce pas?
Moore'un ekibindeki adamlardan biri keskin nişancı komandoymuş.
Un des gars de la force d'intervention de Moore était sniper chez les Rangers.
James Barr bir keskin nişancı.
James Barr était sniper.
Hedefler sağa sola gidiyordu ki bu her keskin nişancı için zor bir durumdur.
Les cibles bougeaient. Compliqué pour tout sniper.
Keskin nişancılar buna soğuk atış derler.
Les snipers disent tirer "canon froid".
- Epey iyi nişancıların varmış.
Il y a de la pointure.
Çünkü mutlaka nişancılıkla, arka bahçesindeki havuzdan veya lavabosunun altındaki tıkanık borudan daha ilgili olan fedakar bir kadın vardır buralarda.
Parce que la mère au foyer du coin surveille plus votre club que sa piscine ou le déboucheur sous l'évier.
En iyi nişancın kim?
Votre meilleur tireur?
Bunca yıllık ömrümde normal insanlar arasında gördüğüm en iyi nişancılık bu.
Le meilleur tir que j'aie vu dans le civil.
Bunu annesi için bile yapacak bir nişancı görmedim ben.
Aucun vrai tireur ne ferait ça, même pour sa mère.
Nişancın direkt olarak şu ışıkların arkasında olacak.
Votre tireur sera là-bas, derrière les éclairages.
Bir meleğin götü, bir adamın beyni, Annie Oakleyin ( iyi bir keskin nişancı kadın ) amacı?
Le cul d'un ange, le cerveau d'un homme, le tir de Lucky Luke?
İlk keskin nişancı atışı binanın kalın duvarından sekerek, birinci bölüğün ilk kaybını vermesine sebep oldu
Les premiers coups de feu des snipers ricochent sur les murs épais du bâtiment, provoquant les premières victimes de la première brigade.
Tahmini üç ya da dört kişi olan keskin nişancılar, duvarın arkasındaki binalarda görünmez gibiler neredeyse.
Les tireurs sont seulement deux ou trois, invisible depuis les bâtiments au-delà du mur.
Birkaç nişancılık mücadelesini kazanmıştım ama gördüğüm tek hareketlilik oydu.
Au tir, j'étais champion, mais on n'est jamais allé au combat.
Eğer nişancılığın iyiyse.
Si tu as une bonne visée
Nişancıydı.
C'était un tireur.