Olduğun Çeviri Fransızca
19,061 parallel translation
Emin olduğun tek şey doğru olanı yaptığındır.
La seule chose dont tu peux être sûr c'est que tu fais ce qui est juste.
Bak, her zaman üstüne vardığımı biliyorum. Ama evimizde görüşünü önemsediğim tek kişi sen olduğun için.
Écoute, je sais que je peux être casse-couilles mais c'est juste car tu es le seul à la maison dont l'opinion m'importe vraiment.
Hadi ama Stewie, Chadley seni olduğun hâliyle sevmeli.
Voyons, Stewie, Chadley devrait t'apprécier pour ce que tu es.
Mutlu olduğun yere git Peter.
Je vais juste aller dans mon petit monde à moi. Vas-y Peter.
Chris, artık kraliyetten olduğun için en sevdiklerini yaptım.
Comme maintenant tu fais partie de la royauté, je t'ai cuisiné tes préférés.
Ama kanun, bir seks suçlusu olduğun için bir rehabilitasyon programını bitirmek zorunda olduğunu söylüyor.
La loi dit qu'en tant que délinquant, tu dois suivre un stage de réhabilitation.
Cinsel dürtüye sahip olmanın fırsatını kaçırmak üzere olduğun bir sürü harika getirisi var.
Tu manques plein de choses sympas qui vont avec les pulsions sexuelles. Genre?
# Benimle olduğun anlarda... # #... yaşıyor gibiyim sanki. #
"Dès que je suis avec toi, je me sens revivre"
Her neyse bu davada yardımcım olduğun için memnunum. Pilot için arama emri çıkardık mı?
Pour faire court... je suis ravi de t'avoir comme adjoint.
Olduğun yerde kal.
Ne bougez plus.
Zalim olduğun kadar da aptalsın.
Vous êtes aussi fou que vous êtes cruel.
Bay Gallagher, seni mağrur okulumuzun iyi ve dürüst bir Afrikalı-Amerikalı vatandaşı olduğun için takdir etmek istedim.
M. Gallagher, je voulais juste vous remercier d'être un honnête citoyen Afro-Américain modèle de notre fière école.
Zarar vermediğim tek kişi sen olduğun için.
C'est parce que tu es la seule personne que je n'aie pas blessée... personnellement, je veux dire.
Ben de olduğun gibi kabul ederim seni o halde.
Ensuite, je vais vous prendre comme vous êtes.
Hamile olduğun için gerçekten çok mutluyum.
Je suis ravie que tu sois enceinte.
Şu peşinde olduğun adamı hâlâ niye yakalayamadın biliyor musun?
Tu veux savoir pourquoi tu n'as toujours pas arrêté ce type?
Ayrıca olduğun konumun çıtasını öyle yükselttin ki yerine kimseyi bulamayız.
En réalité, ça semble vraiment difficile pour quiconque voulant se mesurer à vous.
Çünkü sevdiğin kadın sahip olduğun binaları umursamıyor.
Parce que la femme que vous aimez se fiche de votre patrimoine immobilier.
Asıl âşık olduğun şey bu üçkağıtçılık ve birini sana inandırmanın verdiği zorluk.
C'est ce dont tu es vraiment amoureux... l'escroquerie, le défi de faire croire quelqu'un en toi.
- Sadık olduğun insanlar bunlar mı?
Ce sont à ces personnes que tu es loyal?
Benji'yle sen olduğun için şu an pek aileye ait hissedemiyorum.
Oui, je ne me sens pas très famille en ce moment, avec toi ou Ben. Oh.
Pekala, ona bir bilezik aldın, ve çok mükemmel olduğun için, o sana döndü ve herşey iyiydi?
OK, tu lui offres un bracelet luxueux et comme tu es tout gentil, elle revient vers toi et tout va bien?
Olduğun yerde kal.
Arrêtez vous où vous êtes.
Simon kuş gribi olduğun zamanı hatırlıyor musun?
Simon, tu te souviens cette fois où tu pensais avoir la grippe aviaire?
Sana teşekkür etmek istiyorum Dylan, bu zorlu zamanda onun yanında olduğun için.
J'aimerais te remercier, Dylan. Tu l'as soutenue à travers cette épreuve.
Bir zamanlar sikini elektrikli süpürgeye sıkıştırmış şaşkın bir baba olduğun için gelmedim senin odana.
Je suis pas venue dans ta chambre d'hôtel parce que t'es un père crétin qui a coincé sa bite dans un aspirateur.
Yardımcı olduğun için sağ ol, ahpab.
Merci pour ton aide, copain.
Olduğun yerde kal.
Restes juste ici.
Her zaman olduğun gibi.
Comme tu l'as toujours été.
Ara sıra büyümekte olduğun yetimhaneyi arıyordum.
De temps à autres j'appelais l'orphelinat où tu as grandi.
- Ona sinirli olduğun için dedi.
Elle pense que tu es fâché contre elle.
Flash olamayacakmışım bu yüzden ben de senin olduğun her şeyin zıttı oldum.
Je n'allais jamais devenir Flash, donc je suis devenu l'opposé de tout ce que tu étais.
Ait olduğun yere gitme zamanın geldi.
Il est temps de te renvoyer d'où tu viens.
- Eş cinsel olduğun için mi?
- Parce que tu es gay?
Burada yanımda olduğun için.
Merci d'être ici avec moi.
Ama sonra dank etti. Yeniden Doğuş'a gelmeden önce olduğun kişi hiçbir halt ifade etmiyormuş!
Puis j'ai compris que celui qu'on a été avant de venir à Renaissance vaut juste que dalle, putain!
Burada olduğun için çok mutluyum, Marcel.
Je suis vraiment contente que tu sois la, Marcel.
Ait olduğun yer duvarların arkası.
Derrière les murs, c'est là qu'est ta place.
Sağ salim olduğun sürece sana kendine istediğin tüm vakti vermekten çok memnun olacaklar.
Dès qu'ils sauront que tu es en sécurité, ils seront heureux de te donner du temps pour toi même.
Hâlâ olduğun kişiden tiksiniyorum.
Ce que tu es me rend encore malade.
Stratejiyle ve onlara karşı duruşumuzla haklı çıkabilirsin, ama sonunda sahip olduğun düşmanlar kendi edindiklerin.
Et tu peux justifier tout ce que tu veux avec tes stratégies, mais en fin de compte, les ennemis que tu as sont ceux que tu t'es crées.
Serbest kalmaya hazır olduğun gün gelene kadar.
Jusqu'au jour où... vous serez prêt pour la libération.
Bu duvarların ardı senin ait olduğun yer.
Ta place est derrière les pierres.
Bunu görmek zorunda olduğun için üzgünüm.
Je suis désolé que tu aies dû voir cela.
Son zamanlarda kendine değilsin ve böyle olduğun anlarda değer verdiğim kişilerin hayatlarını riske atıyorsun.
Tu n'as pas été toi-même dernièrement, et dans tes moments insensés, tu as mis les gens auxquels je tiens en danger.
Ve evet, bir sürü havalı oyuncakla gelen delice bir aile mirasın var, ama ve eğer artık vampir olduğun gerçeğini kabul etmezsen ölüp gideceksin.
Et oui, tu as un héritage familial assez fou avec pas mal de jouets sympas, mais... Si tu n'acceptes pas le fait que tu es aussi un vampire maintenant, tu vas finir morte.
Olduğun adamla gurur duymak yerine.. .. şüphe duymaya ve güvensiz hissetmeye başladım.
Au lieu d'être fier de l'homme que tu devenais, j'ai commencé à avoir un sentiment de malaise, de méfiance.
Kalbin hâlâ atıyorsa oğlum olduğun için.
Et la seule raison pour laquelle ton coeurs bat encore c'est que tu es mon fils.
Topluluğu çağırıp gün bitmeden işini görürdüm. Ama benim kanımdan olduğun için bunu yapmayacağım.
Je peux faire appel au cercle et obtenir ton renvoi dès la nuit mais je ne vais pas le faire.
Kim olduğun umurumda değil!
Je me fiche de qui vous êtes!
Eskiden olduğun seni diyorum.
Pas lui.