Olmazsa Çeviri Fransızca
5,904 parallel translation
Mance olmazsa mı?
Sans Mance?
Sos olmazsa, turta da olmaz.
Pas de sauce, pas de tourte.
Zahmet olmazsa!
S'il vous plaît. Donnez-nous un nom.
O olmazsa bütün hikaye darmadağın olur, Yani planlarınızı iptal edin, çünkü bu akşam hepmiz buradayız.
Sans elle, toute l'histoire tombe en morceaux, donc annulez vos soirées, tout le monde reste ici.
Hiç olmazsa senin gidecek bir evin var.
Toi au moins tu as un chez toi où retourner.
- Haberi olmazsa sorun olmaz.
- Il n'en saura rien, ça ne lui fera pas de mal.
- Hızlıca. - Size çok yük olmazsa tabi Bay Crabb.
Si ce n'est pas trop compliqué, M. Crabb.
Ajan Moretti Chicago'ya dönmesi için emir aldı ve Dr. Pierce da o uçakta olmazsa vizesi için güvenlik geçmişini bozma yetkim var.
L'agent Moretti a reçu l'ordre de revenir à Chicago, et si le Dr. Pierce n'est pas dans l'avion avec elle, j'ai l'autorisation de révoquer son habilitation.
- Peki ya ilk oraya varanlar onlar olmazsa?
Et que se passera t'il s'ils ne la trouvent pas en premier?
Eğer sorun olmazsa yarın da ölmemeye çalışacağım.
Je vais essayer de ne pas mourir demain non plus.
Yani hiç olmazsa becerikli denilebilir.
Donc je suppose, qu'au moins, il est plein de ressources.
Çünkü bitiremeyeceksek ve iptal edeceksek senin için sorun olmazsa ben de giderim.
Parce que si c'est le cas, alors je pourrais peut-être y aller, si tu es d'accord.
Eğer gerçek olmazsa ne anlamı kalırdı ki?
A quoi bon si ce n'est pas réel?
Olmazsa sıramda atölye...
J'ai un futur studio...
Ya yeterli olmazsa?
Et si ce n'est pas assez?
Ben de saçımı toplamak istiyorum açıkken daha iyi olmazsa.
Et je veux une coiffure haute. Sauf si une coiffure basse me va mieux.
Catherine, bu Joey Giordano. Olmazsa olmaz yardımcım.
Catherine, voici Joey Giordano, mon indispensable bras droit.
Hiç olmazsa artık boşandığına göre başka kadınlarla seks yapabilirsin.
Au moins, tu peux coucher avec d'autres maintenant que tu es divorcé.
Hiç olmazsa sizi başıboş bırakacak kadar.
Du moins, tant que je n'en saurais pas plus sur vous.
Gün doğana değin, ruhunuz bedeninize dönmüş olmazsa öleceksiniz.
Si votre âme n'est pas retournée dans votre corps au lever du soleil, vous mourrez.
Zahmet olmazsa eski dostuna kralın neyi uygun gördüğünü söyler misin?
Serez-vous assez gentille pour dire à votre vieil ami le verdict du Roi?
Sorun olmazsa giderken biraz yiyecek almak isterim. Tabii.
J'adorerai emporter de la nourriture, si c'est possible.
O da olmazsa onayını alsınlar.
Je veux leur bénédiction pour le vérifier.
Sonuncuyu da tükettik ve cerrahlarıma kalırsa, bir işlemi gerçekleştirmeden önce üzerinde pratik yapmak, hiç olmazsa hastalar için menfaat sağlıyor.
On a utilisé le dernier et mes chirurgiens semblent comprendre que répéter la procédure avant de la pratiquer a son utilité, du moins pour le patient.
Onu savun zahmet olmazsa.
Défendez-la.
Çünkü o olmazsa içimde çok büyük bir karanlık olur.
Parce que sans toi, il y a vraiment beaucoup d'obscurité.
Hiç olmazsa hayatınızda olmayacak.
Au moins il sera hors de vos vies.
Efendim, Maddox boş konuşmuş olsa da, hiç olmazsa bir şeyler söyledi.
Maddox n'a rien dit, mais au moins il a dit quelque chose.
Hiç olmazsa kitaptan bahsettiniz efendim.
Vous avez parlé du livre.
Değişen bir şeyler olmazsa üssün kontrolünü kaybedebiliriz.
Si rien ne change, nous risquons de perdre le contrôle de la base.
Rosa hiç olmazsa oturmuştu, değil mi?
Au moins Rosa pouvait s'asseoir.
Bahçecilik sanırım küçük rahat bir hayatın olmazsa olmazı.
Le jardinage, ça te fait une petite vie confortable.
Peki ya bu ameliyat da başarılı olmazsa bana ne olacak?
Et que se passera t-il si cette opération échoue aussi?
Şefim, zahmet olmazsa işaret verdiğimde antene konuşmanızı rica edeceğim.
Capitaine, si vous le voulez, quand je vous ferais signe, parlez dans l'embout.
Zahmet olmazsa biraz daha klemp alayım.
plus de pinces, s'il vous plait.
Ama olmazsa...
Sinon...
Gerçekten sevdiğim adam olmazsa evlenmek isteyeceğimi sanmıyorum.
Je ne sais pas si je veux me marier. Sauf si je l'aime vraiment.
- Olmazsa ayıp mesajlarımızdan bazılarını da gönderirim.
Sinon, je lui enverrais quelques-uns de nos messages cochons.
Ve bu da yeterli olmazsa işe yarayacak olan şeyi biliyorum.
Et si ce n'est pas suffisant, il y a une chose dont je suis certaine qui marchera...
Eğer Mellie yanında olmazsa, kaybedersin.
Si Mellie ne te soutient pas, tu perds.
Tim, zahmet olmazsa, burada kalıp, Boyd'a arkadaşlık eder misin?
Tim, tu rester là, à garder compagnie - à Boyd une minute?
Sanırım bu gece harika biriyle tanıştım ve eğer senin için sorun olmazsa ilişkimizi vajinamda tutmak istiyorum, kalbimde değil.
Je crois que j'ai rencontré quelqu'un de génial et si ça vous va, je préférerais garder notre relation concentrée sur mon vagin et pas sur mon cœur.
Peki ya benimle hiç de bile alakalı olmazsa?
Et si on envoyait quelqu'un d'autre?
Sorun olmazsa, eşiniz bundan hoşlanıyor mu?
Si je peux me permettre... Ca plait à votre femme?
İşin olmazsa yaşayacak bir yer de bulamazsın. Yaşayacak bir yerin yoksa da bir işe giremezsin bu sefer.
Donc, tu ne peux pas trouver d'endroit où vivre sans travail, et pas de travail sans endroit où vivre.
Eğer etrafım gerzeklerle çevrili olmazsa, olurum ki bu neredeyse hiç olmadı.
J'en suis capable quand je ne suis pas entourée d'idiots, c'est-à-dire à peu près jamais.
Dolaşımı sağlayan plates bantları olmazsa bütün o insanlar ölebilir. Hayır.
Tu te rends compte que sans les bandes de résistance de Pilates pour garder leur circulation active, tous ces gens pourraient mourir.
Onun tokmağı Depo'nun bir yerden başka bir yere taşınmasında kullanılan olmazsa olmaz parçası.
Et son marteau fait partie intégrante de la relocalisation de l'Entrepôt d'un lieu d'accueil à un autre.
Çünkü o olmazsa, diğerlerinin önemi kalmaz.
Parce que, sans ça, il n'y a rien.
Evet, zahmet olmazsa.
Je veux bien.
Ve onlara asıl bedenlerine dönme şansını tanımak istesem de bu planım için olmazsa olmaz bir şey değil.
Mais ce n'est pas essentiel à mon plan.