English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Türkçe → Fransızca / [ O ] / Ordu

Ordu Çeviri Fransızca

5,770 parallel translation
- Washington bölgesindeki evsiz ordu emekli subayları hakkında bir makale üzerinde çalışıyor.
Un sujet sur les vétérans sans abris à Washington.
Üstçavuş Roe'nun kaybolmasından en çok yarar görecek Ordu Üsteğmeni Waters ile konuşmak istiyorum.
Je veux parler à la personne qui bénéficie le plus de la disparition du sergent Roe. Army Lieutenant Waters.
Bu bir cinayet. Ordu Üsteğmeni Waters, şüpheli listesinin tepesinde olmalı.
Pour Waters, le lieutenant de l'Armée de Terre, doit se retrouver en tête de la liste des suspects.
Ordu E.L.F'i denizaltılarla iletişime geçmek için kullanırdı... yaklaşık 10 yıl öncesine kadar.
La marine utilisait les ELF pour communiquer avec les sous-marins jusqu'à il y a environ 10 ans.
Sence ordu mu engelliyor?
Tu penses que l'armée nous bloque?
Bu işlerde iyiydim, ordu da benim tıp okuluna koydu.
J'étais bon donc l'armée m'a envoyé en fac de médecine.
Drew sana söylemek istiyorum, tüm bu ordu işlerinden çıkmak istiyorum.
Il faut que je te dises, Drew... Je veux quitter l'armée.
- ordu kurabilmen için - o parayı hiç kullanmadım.
- pour recruter une armée. - Je l'ai rendu à votre mère au centuple. - Je n'ai jamais utilisé cet argent.
Tabii bir ordu mühendisi görevlendirmezseniz.
A moins que tu ne recrutes un ingénieur de guerre pour aider.
Mike, adamlar koca bir ordu ile geziyor.
Je t'ai dit que c'était une mauvaise idée de continuer avec Warren.
Ordu onu alacak!
L'Armée va s'en charger!
- Julia... Harika bir geçmişin var. - Ordu eğitimin var...
Tu as l'expérience, ton entraînement militaire...
Ordu mu besliyorsun?
Vous nourrissez une armée là-dedans?
O kadar pizzayı hangi ordu birasız sipariş eder ki? Ne istiyorsunuz?
Quel genre d'armée commande autant de pizza et pas de bière pour aller avec?
Ordu kontrolü dışında bir damla bile alamazsın.
Tu ne peux même pas pisser sans la supervision de l'armée.
Frank, ordu donanım uzmanı olmadan patlatamayız.
Frank, on ne peut pas procéder à l'explosion sans l'expert.
Ordu burada çalışmama izin vermiyor.
L'armée ne me laissera pas travailler ici.
Dışarıda koca bir ordu var.
Il y a une putain d'armée là-bas.
Ordu onu alana kadar çalıların etrafında aylak aylak dolanıyordu.
Il déambulait juste dans le coin jusqu'à ce que l'armée le trouve.
Ordu'da mıydın?
Oh, vous étiez dans l'armée?
Bol eski bir sey. Çok cebi vardi. Ordu montlari falan gibi.
Un vieux truc ample, avec plein de poches, comme une veste de l'armée.
Hiç böylesine korkunç bir ordu görmedim!
Je n'ai jamais vu d'armée plus terrifiante!
- Sonunda Karakorum'un askerleri de hazır olduğuna göre iki ordu gücündesiniz.
Avec les hommes de Karakorum enfin prêts, - tu possà ¨ des deux armées.
Bu gece ordu ile ayrılacağım.
Je pars ce soir avec l'armée.
Gizlilik için kusura bakma ama ordu gezi bülteninde çalışan reaktöre yer veremez.
Pardonnez le mystère, mais l'armée ne peut pas mettre son réacteur nucléaire comme destination de voyage.
Roosevelt bile ordu izin vermeden araştırma bölgesinden sandalyesini çıkaramaz.
Roosevelt ne pourrait pas sortir sa chaise roulante hors de la zone technique sans l'accord de l'armée.
Ordu kamu güvenliği gibi önemsiz bir konudansa gizliliği daha çok önemsiyor.
Disons que l'armée est plus préoccupée par le secret qu'ils ne le sont par la sécurité publique.
Ordu böcek öldürücü olarak bunu mu kullanıyor?
C'est ce que l'armée utilise comme pesticide?
Ordu kimin yetkili olduğunun bilinmesini istemiyor.
L'armée ne veut pas que quiconque sache qui dirige.
3.sınıf bir ordu mühendisi mi?
Un architecte de troisième zone de l'Ingénierie?
"İşte Ordu" yu gösterecekler.
Ils passent "This is the Army".
Ordu da listenize hakettiği önemi vermeyi düşünüyor.
Et l'armée a l'intention de s'en occuper.
- Ordu ne zaman geri dönecek?
- Quand va revenir l'armée?
- Plastik ordu.
Une armée en plastique.
Mike, adamlar büyük bir ordu ile dolaşıyor.
- Mike, ils ont une armée.
Ondan sonra ordu artik ilgi çekici gelmiyordu.
Après ça... Je n'étais plus intéressée par le service militaire.
Ordu mali 45'likler. Görünüse göre yaklasik 20 tane var.
vêtement militaire des années 45'Ca ressemble a environ 20 d'entre eux.
Şimdi, bizi öldürebilirsin, ama Federaller hemen sonra bir ordu gönderir.
Vous pouvez nous tuer, mais les fédéraux vous enverront une armée.
Ordu sokağa indi.
L'armée est là-bas.
Ordu olmadan da şeker kamışı olmaz.
Et pas de sucre de canne sans l'armée.
Tüm hassas ordu iletişimini Avrupa ve Asya'daki üslere gönderiyormuş.
Il transporte toutes les infos militaires sensibles à nous bases en Europe et en Asie.
Bu komünizm ve ordu hakkındaki hevesini açıklıyor.
Ça explique son zèle concernant tout ce qui est communiste et militaire.
İçindeki Ki'yi bir ordu gibi topla ki salıverdiğinde etrafı cehenneme çevirip yıksın!
Invoque ton propre ki, telle une armée, pour déchainer enfer et destruction!
Ordu da değilsiniz.
Ni de l'armée.
İnternet bağlantısı yok, casusluk yok. Ordu da nükleer füze sığınaklarıyla ilgili bilgileri saklamak için bu ilkel teknolojiyi kullanıyor.
Nos militaires font confiance à ces antiquités pour protéger la salle des commandes des ogives nucléaires.
Tecrübeyle sabit, söz konusu bu yaratiklarsa hiçbir seyden emin olamazsiniz. O yüzden onlari büyük bir ordu ile karsilayacagiz.
D'après mon expérience, on est jamais trop prudent avec ces créatures, donc, nous les rencontrerons en nombres supérieurs
Henüz ileri karakollarımızdan buraya doğru gelen bir ordu raporu almadık.
Nos avant-postes ne nous ont signalé aucune armée en mouvement.
- Ordu size saygı duyuyor.
L'armée vous respecte.
Kimi çağırdığının bir önemi yok. SWAT timi, Ordu, Polis...
Peu importe qui vous appellerez... le SWAT, l'armée, la police.
Ona ulaştırdım ama ordu sayesinde değil.
Elle l'a eu mais pas par l'armée.
Ordu senin dış dünyayı görme fırsatındı.
L'armée fût votre billet pour voir le monde.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]