Ortak Çeviri Fransızca
12,993 parallel translation
Bir sürü ortak yönümüz var.
Nous avons beaucoup en commun.
İki tarafta da ortak olan şeyi kullanarak.
En utilisant la seule chose qu'on a en commun.
O yüzden birlikte ortak bir noktada anlaşabileceğimiz düşündüm. Yargıca gerek olmadan.
Alors, oui, je crois qu'on peut arriver à un accord juste et équitable sans impliquer de juge.
Her şeyde ortak değildik, sizi temin ederim.
On n'était pas associés dans tout, je vous assure.
Aydaki Ayak İzleri'ni kurduğumuzda grupta verilecek bütün kararların ortak olacağında anlaştık.
Quand on a créé Footprints on the Moon, on était d'accord pour que chaque décision du groupe soit mutuelle.
Yeni bir ortak arıyoruz. Ben de seni arayacaktım.
Nous sommes à la recherche d'un nouveau collaborateur senior, et je voulais te appelle.
Ortak alanın neden çiçek dükkanı gibi olduğunu sorabilir miyim?
Que font ces fleurs dans la salle commune?
Geçtiğimiz birkaç günde 5 farklı kimlik çalmış ve ortak noktaları ne biliyor musunuz?
Il a volé cinq identités différentes durant les derniers jours, et vous savez ce qu'elles ont en commun?
Ortak eyalet bölgesindeki garip olayları belirlemeye karar verdim, hapın izini sürmek için işe yarayabilir dedim.
Eh bien, je décidai de commencer la cartographie les événements étranges autour de la zone de trois états, pensant que est une façon de traquer la drogue, non?
- Onunla bir ortak noktamız var.
- Il est un de mes associés. - Et le mien.
İkinizin çok ortak noktası var.
Tu sais, toutes les deux vous avez beaucoup de choses en commun.
Büyükannen ve ben her zaman yalanlarına ortak oluruz ama bunları önden bize söylemelisin.
Sache juste que grand-mère et moi mentirons toujours pour toi, mais tu dois nous prévenir d'abord.
Kendine başka bir ortak bulamaz mısın?
Tu peux pas trouver un autre partenaire?
Ne diyorsun ortak?
Alors, que dites-vous, partenaire?
Hayır, bizim ortak hesabımız yok.
Non, on n'a pas de compte commun.
Nasıl evli insanlar ortak banka hesabı kullanmaz ki?
Quels genre de mariés ne partagent pas de compte bancaire?
Bana inanmanız ve temizlendiğimde.. .. beni ortak yapacağınızı bilmem hayatımı kurtardı.
Savoir que vous croyez en moi et voulez de moi comme associé une fois clean, ça m'a sauvé.
Sadece ortak et.
Tu m'inclus.
Hâlâ şirkette ortak.
Il est toujours actionnaire dans sa société.
Altı ortak da neyin nesi?
Et, six associés?
Bunca zaman ödevimi yapmadan seni ortak diye alır mıyım sandın?
Tu pensais que j'allais te prendre comme mon partenaire tout ce temps sans faire mes devoirs?
Sanırım ikinizin çok fazla ortak bir yanı yok.
Vous n'avez rien d'autre en commun.
Ortak bir söz bulmuş olalım.
On va les appeler blocs à corps. On sait de quoi on parle.
Bu beni bir cinayete ortak yapar.
Ce serait me faire un accessoire à l'homicide.
Sözleri yabana atamam. Ortak olmak için gereken 8 sene yerine, size 5 yılı garanti ediyoruz.
Au lieu de 8 ans pour devenir associés, ce sera 5, garanti.
Profesyonel bir obuacıyla bir bilgisayar ineğinin ortak bir noktası olabilir diyorsun yani.
Peut-être pourrait-on dire qu'un hautboïste professionnel et un geek ont plus en commun que ce que l'on pourrait croire?
Özal Ajan Tom Fassbender Soruşturmayı Yürüten Ortak Dedektif
AGENT SPECIAL CO-ENQUETEUR
O konuda Steven Avery ile ortak bir yönleri var.
Ils ont ça en commun avec Steven Avery.
Ortak arkadaşımız Scott Bloedorn'la aynı evde kalıyorlardı.
Elle vivait dans une maison avec un copain, Scott Bloedorn.
İspanyolca dersimiz ortak.
On a Espagnol ensemble.
Ortak bir dil kullanmamız elzem.
Nous avons besoin d'une langue commune.
Ortak noktaları ve sende de gördüğüm şey ise motiflere olan aşk.
Ce qu'ils avaient en commun, ce que je vois chez vous, est un amour de la forme.
Evlenmeden önce ortak karar diye bir şey olmaz.
Les décisions mutuelles, c'est une fois marié.
Burası da ortak alan.
C'est l'espace commun.
- Çok da kötü değil ortak.
Ca se présente pas mal.
Gerçek ve Mecazi : Paranormal Araştırmalar'ın ortak yazarı?
Une étude du paranormal tant au propre qu'au figuré?
- Ospina ortak mı?
- Il a mordu?
- Evet, ortak.
- Oui, il a mordu.
Korunabilmemin tek yolunun daha fazla kişiyle ortak olmak olduğunu biliyorsun.
Vous le savez, c'est l'expansion de ma clientèle, ma seule protection.
8.sınıfta tanıştınız, ortak arkadaşlarla.
Vous vous êtes rencontrés à l'école et vous êtes devenus amis.
Ortak olmayacağım.
Je ne serai pas associé.
Teklifimi şimdi kabul ederseniz şirketime % 50-50 ortak olabilirsiniz.
Ça change les règles, monsieur, Ok? Je vous le dis, si vous dites oui maintenant, Je peux vous promettre 50-50 dans ma société.
Sanırım, babamla düşündüğümden daha fazla ortak yönümüz var.
J'ai plus en commun avec mon père que je ne pensais.
İyi anlaşmanızdan dolayı son derece mutlu olduğumu söylemeliyim. Çünkü çok fazla ortak noktanız var.
C'est fantastique que vous vous entendiez si bien, car vous avez beaucoup en commun.
Bu ortak hesap mı?
C'est un compte joint?
İlk defa ortak bir yanımız olur o zaman.
On aura enfin un truc en commun, alors.
İkinizin de stratejik bir ortak bulmayı düşünmenizi rica ederim
J'aimerais que vous envisagiez l'apport stratégique de partenaire.
Ortak yaparsak babasıyla da aramızı düzeltiriz
Il pourrait peut-être changer l'avis de son père, et me ramener sur la voie.
"David ve Brooke. Kıdemsiz ortak olduğu firma..."
... David et Brooke, est un jeune associé attaché à la firme de...
Sözün özü, etraftaki insanlarla hiç ortak noktam yok ve onların da benimle yok.
En conclusion, c'est que je n'ai rien en commun avec ces gens qui m'entourent, et ils n'ont rien en commun avec moi.
ORTA DOĞU ÇOK ULUSLU GÜÇLER MESAJLARI ORTAK İHALE KOMUTASI. FİF, Federal İş Fırsatları demek.
"Fed Biz Opp" signifie Federal Business Opportunities.