Pantolon Çeviri Fransızca
2,447 parallel translation
Pantolon buraya...
En slip ici...
Yeni adın Nicky "Mavi Pantolon" Altosaxophony olacak..
Vous serez Nicky "Blue Pants" ( pantalon bleu ) Altosaxophony.
Nicholas Mavi Pantolon, bunaltıcı sorunlar karşısında büyük cesaret gösterdin.
Nicolas Blue Pants, vous avez fait preuve d'une grande fazagabool face à l'effroyable spoogatzagatini.
Merak etme. Önlem olarak, ikinci bir çift pantolon sipariş ettim. En sevdiğin somon renginde.
J'ai un 2e pantalon, de ta couleur préférée, saumon.
Yarabbi! Lemon, o pantolon seni Meksikalı spor muhabirleri gibi göstermiş.
Dans ce jean, on dirait une journaliste mexicaine.
Kot pantolon, artı işareti ve tavuk gibi duruyor.
On dirait le dessin d'une paire de jeans. Le signe plus et un poulet.
Görünüm, tarz falan uysun diye pantolon ve tekne ayakkabısı aldım.
J'ai pris des salopettes de dockers... pour nous donner le bon look.
Dinle--bu kadın hakkında dar pantolon giymeyi sevmesi ve arabadan ceset atması dışında hiç bir şey bilmiyoruz.
Nous ne savons rien d'elle sinon qu'elle aime les pantalons serrés... et jeter des corps du haut des avions.
Bu kargo pantolon aksini söylüyor.
Vu son pantalon, on dirait pas.
İyiydi. Bunu kılıksız iç çamaşırına söyle, ya da çamaşır günü yüksek belli pantolon giy.
Elle est bonne... dis ca aux coutures de ta culotte miteuse, ou porte des jeans taille haute le jour de la lessive.
Bir amcam ancak ispanyol paça pantolon giyiyor gözüm çıksın ki.
J'ai un oncle qui ne peut porter que des pattes d'éléphant.
Selam, bugün pantolon giymişsin.
- T'es en pantalon aujourd'hui.
Bu karakterin kusuru da pantolon giymesi mi?
C'est un autre défaut d'être incapable d'en porter?
İyi misin, dostum? Güzel pantolon.
Joli pantalon.
Sana söyledim, şifresi "Bay koca pantolon" değil.
Son mot de passe n'est pas "Señor Pantalongéant".
Her şeyin sırası var. Pantolon lazım.
Tout d'abord, il me faut un pantalon.
Jones, pantolon bul.
Jones, trouve-lui un pantalon.
Pantolon konusunda gelişme var mı? Jones!
On en est où pour le pantalon?
Pantolon ceplerinde bunu buldum.
J'ai trouvé ça dans sa poche de pantalon.
Çirkin şişko kızlara pantolon indirmeyi keseceğim ve tiyatro çocuklarıyla dart oynamayı bırakacağım.
Je vais essayer d'arrêter de déculotter les grosses moches, et de latter les couilles des théatreux.
Neden telefonumu pantolon cebine koyuyorum ki?
Pourquoi je mets mon téléphone dans mon pantalon?
Ne? Hayır, bence o pantolon hiç fazla süslü değil.
Non, ce pantalon n'est pas trop chic, mais quel haut tu mets?
Pantolon.
Mais non!
- Pantolon.
- Pantalon. - Couches.
Aman Tanrım, bu bayan giyim mağazasına iade etmeye çalıştığı pantolon.
Les slips que tu voulais rendre.
Mavi ceket ve bej pantolon.
En bleu et beige.
Kate Spade marka cüzdan, marka kıyafetler, Dolce Gabbana pantolon.
Un sac Kate Spade, un chemisier de marque, un pantalon Dolce Gabbana.
Yeni bir pantolon ve sandalye lazım buraya.
J'aurais besoin d'un autre pantalon... et d'un autre fauteuil.
- Gunnar'ın daha askılı pantolon giydiği yaşlarda alıp başını gitmiş. - Gitmiş mi?
Il a abandonné sa famille quand Gunnar était bébé.
Kulaklar, Kalp, Bağırsak, Göz Yuvarı, Beyin, Karaciğer, Pantolon "Faresi".
OREILLES - COEURS ZIGOUNETTES
Düğmeli kot pantolon!
Les braguettes à boutons!
Öyle bir kot ki giydiğiniz basit bir pantolon olsa bile sizi dünyanın en seksi insanı hissettiren.
Un jean qui vous donne le sentiment d'être la personne la plus sexy qui ait jamais mis de pantalon.
Bugün pantolon kemerini çıkarmaya çalışan sendin.
Tu es celle qui a essayé d'enlever le pantalon d'un cadavre aujourd'hui.
Kırmızı pantolon giyiyordu.
Il porte ces pantalons rouges.
Yarın kahvaltıda pantolon giyeceğim.
Demain je porterai des pantalons pour le petit-déjeuner.
Kumaş pantolon giyip, Lady Rockports'ta suçları mı çözüyorsunuz?
Vous allez combattre le crime en pantalon à plis et en souliers pour dames?
Polyester pantolon giymiyorum ve sadece bir kez boşandım ben.
Pas de pantalons en polyester, un seul divorce.
Abby, sokağımızda 45 evsiz varken kızıma bir kot pantolon için 200 dolar harcayamam.
Je ne dépenserai pas 200 $ pour des jeans pour mon ado de fille, quand il y a 45 SDF dans notre rue.
Pantolon için teşekkürler pasta adam.
Merci pour le pantalon, Papatissier.
Pantolon olmuyor bile.
Les pantalons ne te vont même pas.
Pek fazla şey yok. İşenmiş bir pantolon.
Un jean pisseux.
Ve işenmiş bir pantolon.
Et un jean pisseux.
Pantolon biraz uzun geldi ama siktir et.
Le pantalon est un peu grand.
Kot pantolon varmış.
Oui. Un Jean. C'est ta taille?
Ye gitsin, koca pantolon.
J'ai compris le message.
Pantolon alacağım.
Je dois juste d'abord déposer M. Rockwell à la galerie marchande.
Sorun pantolon.
C'est le pantalon.
- Pantolon kalsın.
- Gardez votre pantalon.
Bu bir pantolon.
C'est un pantalon.
Bu yenilikler için sağ pantolon cebinde.
Dans ta poche droite.
Seni bekliyorum. Pantolon mu giydin?
Oh, tu as mis des pantalons de corduroy?