Peşin Çeviri Fransızca
902 parallel translation
Buraya gel, Lola. Sana peşin para veririm.
Oh non, pas lui!
Parayı peşin almaktan vazgeçirdim.
J'ai détourné la conversation.
Bu şovun kostümleri peşin mi ödenmiş?
Les tomates, c'est pas pour sa tronche!
Peşin peşin söyleyeyim, evde yumruklarını kendine saklayacaksın.
Mais retiens tes mains à la maison!
- Tuttum. - Peşin.
5 dollars par semaine...
Tay için peşin ödeyen bir müşterin var.
J'ai un client pour le poulain.
Niyetim sığırı kazanmak sonra da peşin paraya onu satmak.
- J'espère faire mouche à chaque fois. Je vais tâcher de gagner le bœuf et je le vendrai.
- Zeb bana hepsini peşin ödedi!
Zeb m'a tout payé comptant.
Dükkanın birinden alınmış, özel iki sandalyenin faturası. Peşin ödenmiş, ve 1 saat içinde getirilecekler.
Reçu pour l'achat de deux chaises, livrables à domicile.
800 dolar peşin ödedim, daha şimdiden şu haline bak.
Je l'ai payée 800 $ en liquide et regarde-la.
Bak ne diyeceğim. Sana peşin 10 bin vereceğim, seçim gecesi Paul'u yenersek 10 bin daha kumarhane teklifim de geçerlidir.
Je vais te dire... 10 000 $ maintenant, autant après l'élection si nous battons Paul.
Peşin para ödeyip satın aldım.
Je les ai achetées et payées comptant.
Peşin parayla şantaj.
Chantage basé sur du liquide.
2 doları peşin alayım.
Ce sera 2 dollars, tout de suite.
2 doları peşin alayım.
C'est 2 dollars, tout de suite.
Hayır, peşin ödeyeceğim.
Non, je règle tout de suite.
Peşin peşin bunu mesele yaptığım için kendimi aptal gibi hissediyorum.
Je me sens idiot d'avoir fait tant d'histoires.
Peşin para saydım bunlara.
Je les ai payés 10!
Peşin isterim.
Et je le veux vite.
- Haftalığı 25, peşin.
- Trente-cinq par semaine, d'avance.
Erkeklerin geneli, bir kadın ara sıra içki içiyor diye peşin hükümlü davranarak kadına saygı göstermiyor.
L'homme ordinaire, parce qu'une fille prend un verre à l'occasion... il tire ses conclusions et lui manque de respect.
Lucca, faiz. Faizi peşin alıyorum.
Les intérêts, je les prends d'avance.
Tam anlamıyla peşin alışveriş.
Payable à la livraison...
Bende çamaşır bol! Tüm yük için ne istiyorsun? Para peşin.
Tu prends quoi pour tout le chargement, en liquide?
Hiçbiri. Neredeyse üç gündür buradaydı ve bir haftalık da peşin ödemişti.
Il est ici depuis 3 jours et il a payé pour la semaine.
- Tamam, 15'i peşin. - 10 peşin.
15 000 d'avance.
Dinle, bir gün o dükkana girip ödemeyi peşin olarak yapacağız. Hangi gün?
Un jour, on le paiera comptant...
Çok da ucuzda, 5000 peşin verdim, kalanı da haftaya.
Pour rien! J'ai donné 5000 lires et le reste dans une semaine.
- Biliyorsunuz, bir tavşanın peşin- -
Mais mon sang n'a fait qu'un tour. - Je suivais...
- Salatalık yoktu? - Peşin paraya bile yoktu. - Tamam Lane.
Vous êtes absolument parfaite, Miss Fairfax.
Peşin paraya bile yokmuş.
Merci, maman.
Peşin para almaya devam ettikçe atlar gelmeye devam edecektir.
On vous en livrera tant que vous paierez comptant.
Peşin alayım.
J'encaisse de suite.
Paranın yarısının peşin ödendiğini söylemiştin.
J'y ai réfléchi, shérif.
Evet. - Bayan Castle peşin aldı.
- Mlle Castle l'a achetée en liquide.
- Peşin ve nakit olarak.
- D'avance, et en liquide.
Joey, sana peşin para vermek isterdim, ama parayı yarın alabileceğim.
J'aimerais te payer d'avance mais j'aurai pas le fric avant demain.
Parayı peşin alırlar... tüfekli adam 5000, diğeri 2500 dolar alacak.
Ils seront payés d'avance- - 5 000 pour celui avec le fusil, 2 500 pour l'autre.
Ama eğer bu adamlar parayı peşin alıyorsa işi yapacaklarından nasıI emin olabiliyorsun?
Mais si ces deux truands sont payés d'avance... comment savoir qu'ils feront leur boulot?
Her halükârda, peşin ödeyeceksin.
Il faut payer d'avance.
Ayda 40 dolar. Peşin.
Ce sera 40 $ par mois, à payer d'avance.
İşte 10 dolar peşin.
En voilà 1 0 à mettre sur mon compte.
- Noel öpücüğümü peşin alıyorum. - Hey!
Pour embrasser, j'attends pas.
Yetmez. Yedi. Altı aylık da peşin.
Quand je gagnerai un peu d'argent, je reviendrai la chercher.
Prensipte genişim, ayrıntıları ise iyice incelerim. Peşin ödeyeceksiniz.
- Mon trésor, ma petite Cosette, tu vas quitter ta maman.
- Para peşin. Öderim.
C'est toi, Cosette?
- Ödeme peşin.
Eponine!
Ama yarısını peşin almak zorundayım.
C'est un dollar et demi en avance.
Ya bana ücretin yarısını peşin ödemezsen davanı almam dersem?
Supposez que je ne marche pas tant que vous n'aurez pas payé la moitié?
ben 100 Lira'ya gitmezdim. Peşin!
Allez, passe l'argent, eh!
Pesin karar vermeden size bir sey söylemek isterim :
Mais avant que vous ne tranchiez trop vite, je vous préviens :