English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Türkçe → Fransızca / [ R ] / Rode

Rode Çeviri Fransızca

502 parallel translation
- Hayır, bir arkadaşımınkini ödünç aldım.
- Non, je le rode pour un ami.
Helen de Rode.
Hélène de Rode,
"Vandorf halkı arasında gezinen şu korkunç şey" den bahsediyor.
Il a écrit : " Ce monstre hideux qui rode autour de Vandorf.
- Ama şu an senin yerine ben kullanıyorum.
- Je la rode pour toi.
- Willie, şimdi benim yerime kırıp parçalıyor.
- Willie la rode pour moi.
Kurtadam ormanda dolaşıyor!
Le loup-garou rôde dans les bois.
"Hartwell'in tüfekçileri halkı vurup terör saçarken, Williams..."
"Pendant que les hommes d'Hartwell sèment la terreur... Williams rôde..."
Zaten onun burada bir işi yok.
J'aime pas qu'il rôde par ici.
Akıllı sahne müdürümüz etrafta bir hayalet olduğu konusunda ısrar ediyor.
Notre brillant régisseur prétend qu'il y a un vilain fantôme qui rôde.
- Sen âşinasındır.
- T'es rodé.
Parry dışarıda dolaşıyor.
Parry rôde en ville.
Allah'tan sen varsın.
Quant au contaminé, il rôde toujours.
Çok tehlikeli bir suçlu buralarda serbestçe dolaşıyor.
Un dangereux criminel rôde par ici.
Deli bir çakal gibi, mezarlar arasında dolaşıyor.
Il rôde comme un chacal autour d'une tombe. Comme drogué.
Birisi ölümü gördüğü zaman... bir kadının kollarına ihtiyaç duyar... savaştan önce...
Quand la mort rôde, un homme a besoin de frivolité. Juste avant un combat, ça arrive souvent dans un fort.
- Adamın evini gözetlediği söyleniyor.
Elle va à Göteborg aussi souvent qu'elle peut et rôde autour de sa maison
Sana göre bir kız, bir partide, hoş, çizgili yelek giymiş kasılarak yürüyen ve "O kadar yakışıklıyım ki bana karşı gelemezsin" bakışları atan bir adamı görür. Bunlar yüzünden bir kız yerlere mi kapanır sence?
Vous croyez que quand elles rencontrent un gars... en gilet fantaisie... qui rôde comme un tigre... et dont l'œil dit : "Je suis trop beau pour qu'on me résiste"... elles en tombent à la renverse?
Gemilerin arasında endişeyle dolaştı.
Il rôde autour des bateaux comme un voleur, ayant hâte de traverser la mer.
Bu yüzden dikkatli olun şerrin ortaya çıktığı karanlık saatlerde çalılıktan uzak durun yoksa muhakkak Cehennem Köpeği ile Baskervilleler'in köpeği ile karşılaşırsınız.
"Prenez garde, " craignez la lande en ces heures sombres où le mal rôde, " ou vous rencontrerez le chien de l'Enfer,
Ölüm taciri.
La mort rôde.
Bence bir kurdun işi.
Je crois qu'il y a un loup qui rôde.
Ölüm kapıda ve kapın açık.
La mort rôde et votre porte est ouverte.
Pekala, bütün bu karışıklık için üzgünüz Pomeroy.
" Ce muet immense rôde depuis toujours dans la maison.
Ölüm, yakında!
La mort rôde!
Kızıl Ölüm'ün kol gezdiği köyümden korkuyorum.
J'ai peur du village où rôde la Mort Rouge.
Ne zampara ne de sözleriyle insanları kandırmaya çalışan biri. Fakat görmüş geçirmiş, acı çekmiş biri.
- Ce n'est pas un coureur de jupons, un de ces beaux parleurs qui rôde, mais un homme qui a vécu et que la vie a marqué.
Rick, bu katil buraya ne yapmaya geri döndü?
Rick, pourquoi ce meurtrier rôde-t-il dans les parages?
Biliyorum, buralarda bir yerde.
- Non. Il rôde, je le sais.
Ölümcül bir savaşçı bekliyor olacak.
Je sais. Une fine lame rôde dans ce coin.
Şeytan çölde sinsice dolaşıyor.
Le diable rôde dans le désert.
Şeytan çö lde sinsice dolaşıyor.
Le diable rôde dans le désert.
Biliyorum. Başı boş bir manyak var.
Il y a un fou qui rôde.
Ölüm görüyorum. Izdırap ve işkence yakınınızda.
La mort rôde autour de vous.
Biliyorsun ki polisler... annenin evinin orada cirit atiyor.
Tu sais que la police rôde autour de chez ta mère.
Şu çete etraflarda dolaşıyor.
Soyons vigilants. Un gang rôde dans les parages.
Bir Klingon savaş gemisi Derin Uzay İstasyonu K-7'den 100 km ötede duruyor Kaptan'ı ofisinde beklerken.
Un vaisseau de guerre klingon rôde à 100 kilomètres de la station K-7 tandis que son capitaine est dans le bureau de la station.
Bir yığın polis var etrafta.
La police rôde un peu partout ici.
- Vatandaşlar,... o deli aramızda dolaştığı sürece hiç kimse güvende sayılmaz.
- Mes chers concitoyens, tant que ce fou rôde, personne n'est en sûreté.
O canavar sokaklarda başıboş dolaşıyor, hiç güvenlikleri yok.
Qui va les protéger contre ce monstre qui rôde dans les rues, adieu?
Burada bir katil varken sakin olmamı bekleyemezsin.
Il y a un assassin qui rôde et tu voudrais que je sois calme?
- Geçici olarak uzaklaşmış gibi görünüyor.
Je pense qu'il rôde encore par ici.
Dolayısıyla, sanırım Grunemann'ın hala oralarda olması düşünülebilir. Kızı hala dinliyoruz.
Il est vraisemblable que Gruneman rôde autour d'elle.
Bazıları onun vampir olduğunu söylüyor ve dolaşmaya devam ettiğini.
Et même que ce serait un vampire qui rôde dans ces contrées.
- Hotch da buralarda.
Hotch rôde dans le coin.
Kaynanalar gibi konuşuyor.
On dirait une belle-mère qui rôde dans la maison.
Wolfman'la takılıyorsun, yavrum.
On rôde avec le Wolfman, bébé.
Fakat diğer kulübelerin civarında dolanırken dikkat et. Biri seni hırsız sanıp öldürebilir!
Ne rôde pas autour des autres, tu risques de te faire descendre.
Yaşlı "ayrık-diş" onlara sinsice yaklaşıyor, baba ise küplere biniyor.
Le vieux pirate rôde. Le père a failli piquer une crise.
Boerth, nerede bomba?
Il rôde partout.
Hava mezarlık gibi kokuyor.
La mort rôde autour de moi
Kapamalıyım. Şefim geliyor.
Il faut raccrocher, parce que l'inspectrice rôde dans les parages.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]