English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Türkçe → Fransızca / [ S ] / Salak şey

Salak şey Çeviri Fransızca

309 parallel translation
Salak şey! Arayalım bakalım.
Continuons à le chercher.
O salak şey... George böyle durumlarda oldukça iyidir.
 Quel sauvage  Georges e a été gentil avec lui.
Salak şey!
Pauvre malheureuse.
Salak şey!
Rentre seule!
Elsa, in aşağı, seni salak şey.
Descends, abrutie.
Salak şey! Senin yüzünden iktidarsız oldum yine!
Tu m'as rendu impuissant à nouveau.
Salak şey.
Idiot!
- Salak şey!
- Idiote!
Ne salak şey. Tam isabet!
C'est mon associé.
Bu salak şey bozuk.
Ce truc est déglingué.
Salak şey, delil bırakıyorsun.
Crétin, c'est une preuve.
Yetkili olan benim, salak şey.
Qui de droit, c'est moi, abruti!
Cehennem salak şey.
Dans les limbes!
Salak şey.
Imbécile!
Küçük salak şey, şuna bakın!
Ah, petite conne, va, regarde-moi ca
Senin derdin ne salak şey?
C'est quoi, ton problème, minable?
- Bir temsil, salak şey!
- Une pièce de théâtre, idiot.
Salak şey bakım için paranızı yiyip bitirecek.
Cette ruine va vous dévorer vivant en entretien.
Elinden kaçırdı, salak şey!
Tu l'as lâché, espèce d'imbécile!
Kes sesini salak şey.
- Tais-toi, imbécile...
Bir kamburum var, salak şey!
Je suis bossue, blondasse!
ben razıyım! Salak şey!
- Les miennes sont plus grosses!
- Salak şey çalmadı ki.
Ce truc n'a jamais sonner.
- Ben denilen herif. O salak sorgu yargıcı züppenin teki olmasaydı... -... o yarım akıllının bir şey sakladığını anlardı.
Ce snob de coroner n'a même pas vu qu'il cachait quelque chose.
Sen hiçbir şeysin. Sen kendini hiçbir şey yaptın salak!
Tu n'es rien du tout, parce que tu l'as bien voulu.
Salak olarak damgalanmak o kadar korkunç bir şey mi?
C'est si terrible que ça d'être marqué en tant que ballot?
Ben bir salak mıyım yoksa o gördüğüm en harika şey mi?
Je ne me rappelle pas avoir vu une aussi jolie fille.
Yvette o otelde salak! Hiçbir bilgim yok efendim. Hiçbir şey!
Cherchez pas monsieur, je ne sais rien, moi aussi j'ai peur.
Kahretsin! Bir şey yapamaz mıyım? Salak!
Qu'est-ce que je peux faire?
Ama benim kutladığım şey, salak bir Afrikalıyı son görüşüm olacak.
Mais ce que je fêterai, c'est que ce sera... la dernière fois que je verrai un abruti d'Africain.
Seni salak puşt. Bu piçler bir şey değiştirmene izin verir mi?
Connard, tu crois que ces salauds vont te laisser changer quelque chose?
Sen kapıyı açmaya bak salak şey!
Ouvre le sas, empoté!
Herkesle konuştuk, ama hiçbir şey öğrenemedik, salak durumuna düştük.
On se démène pour parler aux gens et on se fait jeter. On a l'air de crétins.
Anlatmak istediğim şey de bu, salak!
C'est justement ça, espèce d'andouille!
Yani, nazik ama biraz salak bir şey!
Bref, gentil, mais un peu con.
Böyle bir şey sirkte yok, salak.
Idiote! Ça n'existe pas au cirque.
Şey, bana oldukça duyarlı bir salak gibi göründün.
Tu m'as l'air d'un con plutôt sensible.
Gerçekten. Biliyorum sarhoş gibi geldim otobüste yanına, bu akşam ve her şey, sadece arkadaşlarım benim salak olduğumu düşünmesinler diye.
Je veux dire... je sais que j'ai eu l'air d'un dragueur ce soir dans le bus et tout... mais c'est juste pour que mes amis ne croient pas que je suis un cretin.
Hiçbir şey, salak.
Rien, andouille!
Salak çocuk. Kasap'ın söyleyeceği tek şey bu.
"Abrutis", c'est tout ce que Chopper avait à dire.
Ne? On salak şey.
10 heures, idiot.
Neden bahsediyorsun? Ben, kendine bakamayan bir salak mıyım yani? Sana bir şey diyeyim.
Pour toi, je suis un minus incapable de se débrouiller seul?
Bilmiyorum. Yerden ve bu salak ayakkabılardan başka bir şey göremiyorum.
Je vois rien à part le sol et ces chaussures débiles.
ve ehliyetim olsaydı bile... tek yapabileceğim şey şu salak alışveriş merkezine gitmek olurdu. Belki de şanslıyım... bilgisayar oynamak, ot içmek, ve aptal olmak.
Et de toute manière, si j'en avais un, j'aurais rien à faire et avec un peu de chance, je me retrouverai avec une bande de petits branleurs à jouer aux jeux vidéo, fumer des joints, et finir stupide.
Salak, pislik şey!
Sale petite connasse!
Hiçbir şey daha salak birini gelip de almayacağı kadar saçma değildir.
Il y a toujours un idiot pour acheter des idioties.
Şey, ben salak değilim.
Je ne suis pas idiot.
Salak, komik, aptalca bir şey. Sally'nin izin vermeyeceği bir şey. Katıla katıla güldüm.
Un drôle de petit truc idiot et bêbête dont Sally n'aurait jamais voulu à la maison.
Yardım edin... - Muklar diye bir şey yok seni salak!
A l'aide!
Kadınlarsa hiçbir şey... Bize yalnızca bir salak bir kilolu ve orta yaşlı adam, ve bilimle ilgilenen inek bir tip veriliyor. - Yani- -
Les femmes n'ont rien, un gars d'âge mûr, obèse, du genre geek.
Biliyor musun Lloyd, ne zaman senin artık salak olmadığını düşünsem gidip böyle bir şey yapıyorsun ve kendini affettiriyorsun!
Tu sais, Lloyd? Au moment où je me disais qu'on pouvait pas être plus con, tu t'arranges pour faire ça et tu te rachètes complètement.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]