Sarhoş Çeviri Fransızca
11,427 parallel translation
Bilmiyor olmana karşın, bu akşam felaket sarhoş oluyoruz, anlaştık mı?
Et au cas où tu ne le savais pas déjà, on va vraiment se bourrer la gueule ce soir, d'accord?
Eve sarhoş gittiğimde Becca çok sinirlenirdi.
Becca s'énervait tout le temps quand je rentrais à la maison bourré.
Her ne kadar sarhoş olamasan da.
Même si... je ne peux pas être bourré.
Hadi beraber sarhoş olalım.
Viens, saoul toi avec moi.
Gözleri gerçekten sarhoş edici.
Son regard est ensorcelant.
Bunu demek benim için imkansız, ama size kurbanın sarhoş olduğunu söyleyebilirim.
Je ne peux pas me prononcer là-dessus, mais je peux vous dire que la victime avait bu.
Ben sarhoş değilim!
Je ne suis pas ivre!
Demek ki sarhoş değilmiş.
Il n'avait pas bu.
Annem kanepeden düştükten sonraysa, sarhoş halde geri dönüyor. - Ve annemi soyuyormuş gibi görünüyordu.
Puis il est revenu ivre, après qu'elle soit tombée du canapé, et on aurait dit qu'il la volait.
Bunun yerine, sarhoş olmuştu ve annemi soyuyordu.
Au lieu de ça, il était ivre et en train de l'arnaquer.
Öyleyse, zaman çizelgesine başlarken, sabah 10 : 00'a soygun diyelim... 10 : 15'te Julio eve geliyor... ve bundan birkaç dakika sonra mı Tino sarhoş halde geliyor?
Donc, pour commencer la chronologie, disons que le vol s'est déroulé à 10h, que Julio est rentré à la maison à 10h15, et que Tino est entré quelques minutes après ça, ivre?
- Şey, sarhoş vaziyette çıkageldin.
Et bien, tu es venu ivre.
Sarhoş olmak için çok vaktim vardı.
J'ai eu plein de temps pour y arriver.
Ava, zil zurna sarhoş gelmek için yanlış sabahı seçtin. Günaydın Bayan Crowder.
- Tu as choisi le mauvais matin pour te pointer complètement bourrée.
Hatırladığım kadarıyla da son sarhoş olan.
Mais le dernier bourré.
Bazen, sarhoş olduğumuzda.
Parfois, quand nous étions chargés.
Brooke'un partisine gidip sarhoş olacağım!
Je squatte chez Brooke et je me saoule!
- Sarhoş olmaya.
Pour être soûl.
- Sarhoş olacağımız kısmı atladın ama.
Tu as oublié la partie "se bourrer la gueule".
Sonunda tıpkı amcan gibi sarhoş gerzeğin teki olacaksın.
Vous allez devenir un ivrogne débile, comme votre oncle.
Evden çıktığınızda sarhoş olduğunuzu söylemek doğru olur mu?
Peut-on dire que vous étiez ivre en partant?
Hizmetçi olarak da görev yapan Bayan Stella Knox-Barnham ve Bayan Cynthia Coffin'den aldığım detaylı ifadelere göre Bay McLeod sarhoş olduğu zaman epey olay yaratabiliyor.
J'ai des témoignages de Mrs Stella Knox-Barnham, Mrs Cynthia Coffin, et deux serviteurs, sur un état d'ébriété avancé à de multiples reprises.
Sayın hakim tanık konuşmasına devam edebilecek mi yoksa şimdi bile sarhoş mu?
Votre Honneur, est-il en état de témoigner ou est-il ivre en ce moment
Sarhoş olmak suç mu oldu şimdi?
J'étais ivre, ça compte pas.
Ayağım kaydı, sarhoş olmuşum.
Je suis tombée. J'ai trop bu.
- Bir de uzun, sarhoş mesajların var.
Et lui laisser de longs messages d'ivrogne?
İçki aleminden dönen bir avuç sarhoş kavgacıydı onlar.
Un groupe de fêtards sortant d'une croisière arrosée.
Taksiden inen sarhoş kız misali, her şeyinizi arkanızda bırakın.
Faites comme la fille soûle qui sort du taxi et qui laisse tout derrière elle!
Sarhoş olmamalısınız.
Vous ne devez pas vous alcooliser.
- Habersiz ve sarhoş şekilde.
Sans prévenir et à moitié bourré.
Muhtemelen sarhoş.
Il est probablement bourré.
Sarhoş muymuş da tırmık demiş?
Elle était bourrée?
Birisi sarhoş olup bir aileyi öldürebilirdi!
Ils auraient pu boire, conduire, et tuer une famille!
Partimde sarhoş olduğu için onu takımdan çıkarmıştınız ya?
Tu l'as jetée de l'équipe parce qu'elle était saoule, tu te rappelles?
Sarhoş bir şoför arkadaşımıza çarpmış, evde oturacak halimiz yoktu.
Un ami se fait emboutir par un conducteur saoûl, Nous ne pouvions pas restés assis à rien faire.
Sarhoş olmak için iyi bir yer sanırım.
C'est un endroit comme les autres pour se soûler.
Maalesef Sarhoş Duncan'ın zamanla bulunmasına izin vermek zorundayız.
J'ai peur qu'on doive laisser ce poivrot pourrir pour le moment.
- Ve sarhoş olabilir.
Oh et il pourrait être bourré.
Bak, üzerime kaç tane sarhoş ninja gönderdiği zerre umurumda değil.
Ecoute, je me fiche du nombre de ninjas ivres qu'il m'envoie.
- Belki de önce sarhoş olmalıyım.
- Si je me saoule avant.
# Sıklıkla sarhoş olan #
♪ Et souvent, plutôt bourré ♪
- Sarhoş musun sen?
Tu es bourré?
Ağaçlarının orada sarhoş olmuş olabilirsin, ama bir sebebin yok, değil mi?
Tu aurais pu foncer sur un arbre, mais tu n'avais aucune raison, hein?
Yoksa altı üstü sarhoş muydunuz?
Ou vous vous ennuyiez juste?
Sarhoş piliçle nasıl gitti?
- Ouais. Comment ça s'est passé avec la meuf bourrée?
Zil zurna sarhoş olmak ve beraber izlemek ister misin ve ardından da eve gidip çok miktarda seks yaparız?
Tu veux être bourrée et qu'on aille le regarder ensemble puis qu'on rentre chez moi et qu'on couche ensemble?
Bütün bu insanların yanındayken "İkinci Dereceden Sarhoş Jimmy" hâline bürünmek istemezsin.
Tu ne veux probablement pas atteindre le "niveau trois de Jimmy soule" entouré de ses personnes.
Olamaz, İkinci Dereceden Sarhoş Jimmy bu Kızgın Jimmy.
Non. Jimmy bourré niveau deux : Jimmy énervé.
Biraz da sarhoş.
Un petit peu bourrée.
- Sarhoş oldum ve geceyi öyle geçirmişim.
Je me suis soûlée et suis restée la nuit.
New Jersey'deki Hackensack Township'te yaşayan Doktor Charles Hallum'un evine zorlu bir yolculuk yapacağım. Sarhoş musunuz?
Êtes-vous soul?
sarhoşum 46
sarhoş oldum 18
sarhoşsun 100
sarhoş musun 75
sarhoştum 66
sarhoştu 30
sarhoş mu 44
sarhoş musun sen 16
sarhoş değilim 42
sarhoşsun sen 28
sarhoş oldum 18
sarhoşsun 100
sarhoş musun 75
sarhoştum 66
sarhoştu 30
sarhoş mu 44
sarhoş musun sen 16
sarhoş değilim 42
sarhoşsun sen 28