Satô Çeviri Fransızca
663 parallel translation
Yodobashi'deki Baş dedektif Sato iyi adamdır.
A Yodobashi, tu trouveras Satô. Il est de la maison.
Baş detektif Sato, Onu buldum.
Satô! Je l'ai trouvé.
Sato ve Murakami için tabana kuvvet.
Laissons agir messieurs Satô et Murakami.
Farz edelim ki...
Satô, selon moi...
Baş dedektif Sato mu?
Monsieur Satô?
Lütfen ölmeyin Bay Sato.
Satô, tenez bon! Je vous en supplie!
Benim silahım Sato'daydı
Satô a mon pistolet!
- Kyoichi SATO Misako TOMINAGA
- KYÔICHISATÔ Misako TOMINAGA
Bu arada, o şato kimin?
A qui est ce château?
Av partileri, şato ve mekanik kuşlar!
Avec ses chasses, son château...
Düşünsenize, perili bir şato, rutubetli duvarlar, zincir sesleri...
Un château hanté. Murailles suintantes, bruits..
- Yakınlarda bir şato aldım.
- J'habite un château tout près.
Buyrun efendim ; şato teslim oluverdi hemen.
Par ici. Le château s'est rendu.
Ben Sato.
Je suis Satô.
Bu yüzden, zaman geçtikçe şato harap olmuştu.
Et donc, avec le temps, le château se délabra.
- "Ay Işığındaki Yıkık Şato" yu söyle.
"La lune sur le vieux château"!
Burası kesin İspanya'da geleceğim şato. Getirdiğin için sağol.
Un vrai château en Espagne!
SHIGERU MORI Müzik : MASARU SATO
Musique :
Müzik SATO MASARU
Score : SATO MASARU
Sato'yla evlenseydin daha iyi olabilirdi.
Il aurait mieux valu pour toi que tu épouses Sato.
" Sıcak güneşin altında şato zararsız görünüyordu...
" C'était un château comme les autres...
Ne yer ama! Şato gibi.
On dirait un château.
Ben şato da mı?
Moi, dans un château?
MASARU SATO
SATO Masaru
Bu korkunç küçük ev senin hayalindeki şato.
Cette affreuse petite maison est ton château.
Bu şato, bu nefret uyandıran atmosfer.
Ce château, cette odieuse atmosphère.
Şato ve onun korkunç tarihi ona rahatsızlık veriyordu.
Le château et son horrible histoire l'avaient obsédée.
Büyülü bir şato gibi.
Une sorte de château hanté.
Şato tesisatçılarının istilasına uğramış durumda. Hendekte sızıntı var.
Le château est envahi par les plombiers, les douves fuient.
Paris'te Foch Bulvarı'nda bir dairem var. Auvergne'de de küçük bir şato.
J'ai un appartement avenue Foch et un petit château en Auvergne.
Bu şato, bu topraklar... bir sürü tebaamla refah ve mutluluk içinde yaşıyorduk.
Cette terre, ce domaine étaient prospères. Nous vivions heureux.
Dobé için olmasa da, sözleri Şato'da kabul görür.
C'est elle qui a le plus d'influence au Palais, pas son père.
Sence Şato'daki işimi seviyor muyum?
Tu crois vraiment que j'aime mon service au Palais?
Şato'daki görevliler.
Des fonctionnaires, des magistrats du Palais. Quoi?
Şato'da onlardan hiç bahsedilmedi.
Ils n'ont pas été cités dans le courant de la discussion.
Şato'ya dönmektense ölmeyi yeğlerim.
Je préférerais mourir que de devoir retourner au Palais.
Babam Şato'ya dönmek istiyor.
Même père insiste pour que je reprenne mon service.
Emekli olmama rağmen hâlâ Şato'ya girmeme izin veriliyor.
J'ai pris ma retraite, mais j'ai encore l'honneur d'être reçu au Palais.
Ama şimdi kendini daha iyi hissediyor. Birkaç gün içinde Şato'ya dönmekten bahsetti.
Mais elle reprend des forces et m'a dit qu'elle voulait reprendre son service dans quelques jours.
Şato duvarlarınızın korumasını bahşedin bize.
Offre-nous le sanctuaire des murs du château.
Normandiya'da bir şato, Riviera'da bir villa Monte Carlo'da özel yatı olan, buraların en seçkin bekarı.
Château en Normandie, villa sur la Côte d'Azur, yacht à Monte-Carlo... Un excellent parti...
JITSUKO YOSHI MURA KEl SATO
YOSHIMURA Jitsuko SATO Kei
Ve oraya vardığımızda kendi hayvanat bahçesi olan... güzelim bir şato..... alacağız.
Une fois là-bas, on s'achètera un petit château... avec son propre zoo privé.
Cardiff Şato'su yıkılacak ve Blaidd Drwg Projesi yükselecek övünerek, gururla.
Le château de Cardiff sera démoli pour faire place au noble projet Blaidd Drwg.
HIDEO GOSHA ve EIZABURO SHIBA
Ginichi KISHIMOTO - Masayuki SATO Scénario :
SHIGERU AMACHI MAYUMI OGAWA ve KEI SATO
Shigeru Amachi Mayumi Ogawa et Kei Sato
Kei SATO Serizawa, samurai
Sato Kei
Şato mu?
Le Château?
Haritada şato falan görünmüyor.
Il n'est pas indiqué sur la carte.
Eğer bir şato olsaydı haritada gösterilirdi.
S'il y avait un château, il serait indiqué.
Bakın, orada, şato.
Regardez... Le Château.