Spartacus Çeviri Fransızca
926 parallel translation
Spartaküsü hatırlıyoruz.
Souvenez-vous de Spartacus.
İşte o yüzyılda... Fethedilmiş Yunan eyaleti Trakya'da... cahil bir köle kadın Spartacus adını verdiği... bir oğlan doğurarak sahibinin servetini biraz daha artırdı.
Le même siècle... dans la province grecque de Thrace, possession romaine... une esclave enrichit la fortune de son maître... en donnant naissance à un fils qu'elle appela Spartacus.
Kalk, Spartacus, Trakyalı köpek seni!
Debout, Spartacus, sale chien thrace!
Gene Spartacus mu?
Spartacus encore?
Ağzını aç, Spartacus!
Ouvre la bouche, Spartacus!
Spartacus.
Spartacus.
İşte şimdi var, Spartacus.
Tu en as une maintenant, Spartacus.
Cesaretini kıza sakla, Spartacus.
Porte ton courage sur la fille, Spartacus.
Hayvan olmayabilirsin, Spartacus... ama bu zavallı gösterin, adam olabileceğin konusunda... bana pek umut vermiyor.
Tu n'es peut-être pas un animal, Spartacus... mais ce triste spectacle me laisse très peu d'espoir... que tu deviennes un homme.
Spartacus, niçin o kıza bakıyorsun?
Spartacus, pourquoi regardes-tu cette fille?
İyi dinlenmeler, Spartacus.
Bonne nuit, Spartacus.
Spartacus, ölümüne dövüş olacak.
Spartacus, il y aura un combat à mort.
Son defa bir bak, Spartacus.
Regarde une dernière fois, Spartacus.
- Spartacus haklı!
- Spartacus a raison!
Seni seviyorum, Spartacus.
Je t'aime, Spartacus.
Şimdi ise Spartacus'la birlikte insanları yataklarında boğazlıyor.
Elle cavale maintenant avec Spartacus tuant les gens dans leur lit.
Spartacus'u görmek istiyorum.
Je veux voir Spartacus.
Spartacus benim.
Je suis Spartacus.
"İtalyan kölelerinin Spartacus adlı generaline... gönderen lbar M'hali, Delos adasının Kilikyalı valisi".
"Au général des esclaves italiens appelé Spartacus... d'Ibar M'hall, gouverneur cilicien de l'île de Delos."
Spartacus, o korsan doğru söylüyordu.
Spartacus, ce pirate avait raison.
Sanırım ona Spartacus diyorlardı.
Je pense qu'ils l'appelaient Spartacus.
- Spartacus, beni korkuttun!
- Spartacus, tu m'as fait peur!
Spartacus, Antoninus'un söylediği şarkıyı hatırlamaya çalışıyordum.
Spartacus, j'essayais de me rappeler les mots qu'Antoninus a récités.
Spartacus, bırak beni.
Spartacus, pose-moi.
Eskisinden farklı değilim, Spartacus.
Je suis la même qu'avant, Spartacus.
Korsanlar Mısır'dan tahıl ikmalini kestiler... ve Spartacus tüm Güney İtalya'da ticareti yağmalıyor.
Nos approvisionnements de blé d'Égypte sont coupés par des pirates... et Spartacus dévalise le commerce du sud de l'Italie.
Caesar'ın garnizon komutanı olarak aslen atanmasını onaylamak... ve Spartacus'u Metapontum şehrinde yakalayıp yok etmek üzere... iki lejyonu görevlendirmek!
Confier à César le commandement permanent de la garnison... et envoyer deux légions... pour intercepter et détruire Spartacus devant la ville de Métaponte!
Bu Spartacus nasıl olur da bir orduyu yedi ayda eğitebilir?
Comment ce Spartacus peut-il entraîner une armée en sept mois?
- Spartacus şimdi nerede?
- Où est Spartacus maintenant?
Benim yerimde olsaydın, Spartacus'a karşı komutayı kabul eder miydin?
Si tu étais à ma place, irais-tu en campagne contre Spartacus?
Senato bütün gün şu Spartacus hakkında toplantı yaptı.
Le sénat a siégé toute la journée sur cette affaire de Spartacus.
Eğer Spartacus hakkında bir şey yapılmazsa, senato değişecek,
Si rien n'est fait contre Spartacus, le sénat changera.
Ama bu, her şey gibi, Spartacus'un hangi yana sıçrayacağına bağlı.
Mais cela, comme le reste, dépend de ce que fera Spartacus.
Spartacus'un İtalya'dan kaçması için düzenlemeler yaptım.
J'ai arrangé le départ de Spartacus de l'Italie.
Spartacus ve kölelerini İtalya'dan taşırlarsa... müdahale etmeyeceğimize dair söz verdim.
Je les ai assurés que nous n'interviendrons pas... s'ils transportent Spartacus et ses esclaves hors de l'Italie.
Marco, Spartacus'a haber götür.
Marco, rejoins Spartacus.
Spartacus, Brundusium'un liman bölgesinde ambarlar var... ama bütün filoyu beslemeye yeterli değil.
Spartacus, le quartier du port à Brindes a des entrepôts de vivres... mais pas assez pour approvisionner toute la flotte.
Uygun göreceğiniz cezayı uygulamanız için... Spartacus'un canlı bedenini vaat ediyorum.
Je promets de ramener Spartacus vivant... pour subir le châtiment que vous jugerez opportun.
Korkarım Spartacus planlarımızla fazla yakından ilgileniyor.
Spartacus est sans doute renseigné sur nos plans, je crains.
Spartacus haklı olarak peşindeki Pompey ve Lucullus'un ordularıyla... arayı açtığını düşünüyor.
Spartacus a toute raison de croire qu'il a distancé... les armées de Pompée et de Lucullus.
Ben Spartacus'u istiyorum.
Je cherche Spartacus.
Bununla beraber, bu seferin tek hedefi Spartacus'u öldürmek değildir.
Le but de cette campagne n'est pas que de tuer Spartacus.
Spartacus efsanesine son vermektir.
Nous devons tuer la légende de Spartacus.
Spartacus bir zamanlar senin himayende eğitilmiş.
On me dit... que Spartacus a été entraîné sous tes auspices.
Spartacus'un eşkali.
Une description physique de Spartacus.
- Rakibi Spartacus muydu?
- Spartacus était son adversaire?
Bunun karşılığında, muharebenin sonuna kadar burada bizimle kalacak... Spartacus'u teşhis etmek için bana yardım edeceksin.
En retour, tu resteras avec nous jusqu'après la bataille... et tu m'aideras à identifier Spartacus.
Değerli, daima muzaffer Marcus Licinius Crassus... ya savaş alanını geçip sizi aramaya gelen... Spartacus olursa?
Mon cher grand conquérant Marcus Licinius Crassus... si c'était Spartacus qui traversait le champ de bataille... en vous cherchant?
Sensiz yaşayamam, Spartacus!
Je ne peux vivre sans toi, Spartacus!
Fakat, Spartacus adlı kölenin... cesedini veya canlı olarak kendisini... teşhis etmeniz şartıyla korkunç çarmıha germe cezası uygulanmayacak.
Mais le terrible châtiment de la crucifixion... n'est suspendu... qu'à la condition d'identifier le corps... mort ou vif de l'esclave appelé Spartacus.
- Spartacus benim!
- Je suis Spartacus!