Sırası gelmişken Çeviri Fransızca
159 parallel translation
Ama sırası gelmişken söyleyeyim, ben senden hoşlanmıyorum.
Mais vous, vous ne me plaisez pas.
Sırası gelmişken, bir keresinde bana, eğer bir suç işlemiş olsaydınız çaldıklarınızı saklamak için altında bir oyuk olan büyük bir taş arayacağınızı söylemiştiniz.
Vous m'avez dit que si vous commettiez un crime, vous trouveriez une grosse pierre avec un trou comme cache.
- Ve sırası gelmişken, Billy. - Buyurun, efendim?
- Au fait, Billy.
Sırası gelmişken, kızım, uyurken üzerimi kim örtmüş?
Au fait, qui m'a mis ce couvre-lit dessus pendant que je dormais?
Sırası gelmişken, sakalım olacak ve köye şüphe çekmeden gireceğim.
D'ici là, j'aurai une barbe... et je pourrais pénétrer dans un village sans me faire remarquer.
Sırası gelmişken davayı kazanmamla neden bu kadar ilgileniyorsun?
Pourquoi vous souhaitez tant que je gagne?
Sırası gelmişken... San Juan hakkında sana bahsettiğim şu kadın — Onun adı Lucy idi.
Au fait, la fille de San Juan dont je te parlais, elle s'appelait Lucie.
Sırası gelmişken söyleyeyim, yarın mahkumlarınızdan birisi, Vic Pardo için elinize bir salıverme emri ulaşacak.
Au fait... Demain il y a un recours en grâce pour Vic Pardo.
Oh, sırası gelmişken... Eğer hoşuna gidecekse bu tarafa gitti. - Kim?
Oh, à propos, si vous tenez vraiment à le savoir, c'est par là qu'il est passé.
Sırası gelmişken, küçük hanımefendi teşrif ettiler mi?
Gardénia bleu s'est-elle déjà réfugiée chez vous?
Sırası gelmişken, baş veznedar ne yapıyormuş o sırada?
Que faisait le caissier pendant ce temps?
- Sırası gelmişken, evleniyorsun.
- Au fait, tu vas te marier.
Sırası gelmişken ne iş yapıyorsun?
Dans quelle branche êtes-vous?
Sırası gelmişken, köpeğin var mı?
Au fait, vous avez un chien?
Sırası gelmişken, O'Malley, senden üç gün sonra, Jimmy Graham öldürüldü. küçük kızkardeşim de kendini astı.
En passant, O'Malley, trois jours après la mort de Jimmy Graham, ma petite sœur a pris un long fouet et elle s'est pendue.
Söyle, sırası gelmişken, "Jingle Bells" i çalabilir misin?
Mais j'y pense, tu peux me jouer "Vive le vent"?
Sırası gelmişken, senin tahta hacı getirmeyi unutmuşum senin baş aşağı haç.
Au fait, j'ai oublié de t'apporter la croix en bois... Ia croix à l'envers.
Sırası gelmişken, o gün seni değil kardeşini takip ediyordum.
Au fait, ce n'était pas vous que je suivais l'autre jour mais votre soeur.
Sırası gelmişken, efendim, sizin için handan Shizu'yu çağırttık.
Au fait, monsieur, nous avons fait venir Shizu pour vous.
Sırası gelmişken Anne, kitabımı nasıl buldun?
- A tout hasard, avez-vous aimé mon livre
Sırası gelmişken banyo kristali fikrin çok güzel.
Au fait, votre idée des sels de bain est très bonne.
Sırası gelmişken, Kumakichi,
Au fait, Kumakichi.
- Yalancı! Sırası gelmişken... O genç bayan hâlâ yukarıda mı?
- Au fait, la jeune femme est toujours là-haut?
- Sırası gelmişken, Henoichi... bütün bunları nasıI biliyorsun?
Heinochi, comment êtes-vous si bien informé?
Sırası gelmişken size Amazonlara bir yolculuk teklif ediyorum.
J'ai une proposition à vous faire : une expédition en Amazonie.
Ah, sırası gelmişken eşim ve ben, vereceğimiz Noel partisinde hepinizi görmek istiyoruz.
Ah, autre chose, Ma femme et moi, nous voudrions tous vous inviter Dimanche si vous voulez?
Sırası gelmişken, satranç problemlerinde çok şanslı mısın?
Tu as beaucoup de chance dans ces problèmes d'échecs?
Oh, sırası gelmişken sen yemekteyken bir adam aradı çok üzgündü, kiralık kasa anahtarlarını kaybetmiş.
Ah, au fait, un homme a téléphoné quand vous déjeuniez, tout bouleversé parce qu'il a perdu les clés de son coffre-fort.
Sırası gelmişken söyleyeyim dedim....
J'ai pensé en passant....
Oh, sırası gelmişken, kuşunuz hakkında, onu yemeye mecbur kaldık.
En fait... En ce qui concerne votre oie... Nous avons été obligés de la manger.
Düzinelerce seks yaptık çok tatmin edici, sırası gelmişken...
On a fait l'amour au moins dix fois, et de façon très satisfaisante.
Sırası gelmişken, Dr. Thompson'u kontrol ettim.
Au fait, j'ai regardé le dossier du Dr Thompson.
Doldurulmaları gerekiyor. Sırası gelmişken hiçbirinizin attığı imzaya da güvenmiyorum.
Pendant que j'y pense, j'espère que vous ne pointez pas au chômedu.
Sırası gelmişken beyler,.. ... atların bu kadar büyük gözleri olduğunu hiç fark etmemiştim.
À propos, savez-vous que les yeux des chevaux sont immenses?
Sırası gelmişken, bir daha bunu asla yapma.
À propos, ne me refaites jamais ça.
Sırası gelmişken konuşmak istediğin bir şey mi vardı?
Bien sûr. Au fait... tu voulais me parler de quelque chose?
Sırası gelmişken Raj... sen nerede kalıyorsun?
En passant Raj, où tu t'es logé?
Sırası gelmişken, Numiri devriyelerini nasıl geçebildiniz?
Au fait, comment avez-vous réussi à passer les patrouilles numiris?
Ve, sırası gelmişken, artık 68 santim daha kısayım.
Et au fait, J'ai rétréci de 68 centimètres.
hyung shing gibi ilginç biri degilim o bilmiyor orda oldugunu öncelikle kutunun içindeki kutsal kitabı sırası gelmişken, o bilmiyor dogru şekilde okuyup okumadıgımı iyi, gerçek anlamı ne?
Je ne veux pas me transformer en monstre. Hung Sing n'a pas su s'en servir. De plus, il ne comprendrait pas le texte.
Sırası gelmişken o gece fevkalade bir çocukla tanıştım çok seksi konuşuyordu.
Au fait, ce soir-là, j'ai rencontré un type formidable. Plus sexy, tu meurs!
Sırası gelmişken, Marki De Carabas'ı hatırlıyor musunuz?
Au fait, vous vous souvenez du Marquis de Carabas?
Sırası gelmişken...
À propos...
Sırası gelmişken, sakıncası yoksa mutfaktaki termal sıraya bir bakabilir misiniz?
Pourriez-vous jeter un coup d'oeil à la matrice thermique de la cuisine?
Sırası gelmişken Teğmen, bu diğer Doktor'un- - bir adı var mıydı?
D'ailleurs, cet autre docteur, avait-il un nom?
Sırası gelmişken, bu son baskı.
Ce fut le dernier numéro.
Aklıma gelmişken... prova sırasında o kadar taşkın olmamanı dilerdim.
Incidemment, ne soyez pas aussi démonstrative, aux répétitions.
Aklıma gelmişken sorayım. Hırsızlık sırasında siz neredeydiniz?
Et vous, où étiez-vous à l'heure du vol?
Aklıma gelmişken, görev sırasında konuk kabul etmek yasaktır.
Au fait, aucun invité dans le service.
Ve sırası da gelmişken uzun bir sürede hiçbir erkek ya da kadınla yatmayacağım.
Ce qui est selon, car en fait je ne couche plus ni avec des hommes ni avec des femmes.
Sırası gelmişken, beyler.
Écoutez-moi tous!