English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Türkçe → Fransızca / [ T ] / Televizyonda

Televizyonda Çeviri Fransızca

3,043 parallel translation
Bayan Hudson, televizyonda birşey yoksa gerçek seri katillerle baş edemezsin.
Franchement, on ne peut pas battre un serial killer imaginatif quand il n'y a rien à la télé, Mrs Hudson.
Yaklaşık 1 saat önce yöresel televizyonda haberlerde gösterilmiş.
C'est passé aux informations, il y a une heure.
Benim yüzüm nasılsa televizyonda görünmüyor.
mon visage n'est même pas montré à la TV.
bu senin değişimin televizyonda olmayacak.
Votre révolution ne sera pas diffusée.
Neyse bugün televizyonda güzel bir şey yoktu zaten.
Il n'y a rien à la télé, ce soir.
Bunu televizyonda ilk kez Chuck Charles'tan duydunuz.
Vous l'avez entendu sur notre chaîne. Un reportage de Chuck Charles.
Hastalar, televizyonda ilaçların reklamlarını görmeli, ve birini seçmeliler sen de yalnızca onlara temin etmelisin.
Ils voient une pub télé, en parlent au médecin et tu le leur fournis.
Bugün seni televizyonda gördüm.
- Je vous ai vu à la télé.
Sen osun. Televizyonda görmüştüm.
Je vous ai vu à la télé.
Gerçek olmasa televizyonda yayınlanırdı.
Sinon, ça passerait à la télé.
Televizyonda Kuzey Alp Kayağı'nı * seyretmek istiyorum.
Demande à un employé. Je veux regarder le combiné nordique à la télé.
Sadece bu gece televizyonda Bill Murray'nin güzel bir filmi olduğunu söylemek için aramıştım :
Bon... J'appelle pour te dire que ce soir, à la télé, il y a ce film génial, avec Bill Murray et la marmotte.
Aiden ve ben Wisconsinde çocukken televizyonda Çılgın Max'i gördük.
Quand moi et Aiden étions enfants dans le Wisconsin, - on a vu Mad Max à la télé. - Yep.
Gazetelerde, dergilerde, televizyonda.
Dans la presse, à la télévision.
Fakat efendim, "Bugün" televizyonda yayınlanıyor.
Mais le Today Show, monsieur, c'est à la télévision.
Seni şimdi televizyonda gördüm.
Je viens de te voir à la télé.
Böylece televizyonda geçici olarak bilinç kaybı yaşadığımı anladım.
J'ai eu un trou noir pendant l'émission.
- Televizyonda mı söylediler?
- Ils l'ont dit à la télé?
Televizyonda öyle dediler.
Ils l'ont dit à la TV!
Pekala millet, define avımız aynı televizyonda gördüğünüz yarışma programı gibi.
La course S.A.A.M.-Usante est comme The Amazing Race à la télé...
Bugün televizyonda ne var biliyor musun?
Sais-tu ce que Netflix m'a envoyé aujourd'hui?
Çünkü televizyonda izlediklerin avukat olmaya yetmez.
Parce qu'être avocat, ce n'est pas comme à la télé.
Anlamıyorum ahbap. Oysa televizyonda birini gözetleme oldukça eğlenceli görünüyor.
À la télé, ça semble génial.
Televizyonda gerçek casusları avlayacağım.
Je chasserai de vrais espions à la télévision.
Her akşam televizyonda U2 olduğundan, sıranın bize gelmesi için seni öldürmem gerekir.
Comme U2 y est chaque soir, je devrai te tuer pour y jouer.
Bugünler de televizyonda ona ne diyorlar?
Comment ils appelaient ça, déjà? À la télé?
Hâlâ televizyonda mı çalışıyorsun Dexter?
Vous travaillez toujours dans la télévision?
- Sizi televizyonda gördüm.
- Je vous ai vu à la télé.
Televizyonda gördüğümüz Jim O'Bannon vardı ya.
Jim O'Bannon, qu'on a vu tout à l'heure à la télé?
Evet, televizyonda gördüm.
Ouais, je l'ai vu à la télé.
- Sizi televizyonda görmüştüm.
- On vous a vu à la télé.
Hayatımız anlamlı olsun diye ettiğimiz mücadelede yanlış izlenim uyandıracak herhangi bir şey varsa bu televizyonda yayınlanmayacak.
S'il y a quoi que ce soit qui donne la fausse impression qu'on a du mal à trouver du sens à nos vies, ce ne sera pas diffusé.
30 yıl önce ilgi alanıma giriyordu. Televizyonda...
Il était mon amant il y a 30 ans, à l'écran.
Birazdan çekecekleri sahne, yazdığım ilk dizi sahnesi. Televizyonda izlerim.
Je viens d'écrire ma première scène, et ils vont la tourner.
Öyle. Umarım seninki televizyonda güzel görünmeni sağlar.
J'espère que le vôtre passera bien à la télé.
Kusura bakma. Bu aynı zamanda benim televizyonda-hiçbir-şey-yok şarabım.
Désolée, c'est aussi mon vin "il n'y a rien à la télé".
Dün akşam televizyonda saçma sapan bir reklam filan mı gördün yoksa?
- Un gars nous en a parlé en prison.
Sayende, al yanaklı maymunu, televizyonda ağlayan dinciler gibi hüngür hüngür ağlattım.
Grâce à toi, j'ai réussi à faire pleurer mon singe de laboratoire.
Babanı hiç televizyonda gördün mü?
- Tu l'as déjà vu à la télé?
Dylan, televizyonda ne gördün?
Dylan, qu'as-tu vu à la télé?
Olası doğal felaketlerle ile ilgili sizin fikirlerinizi istiyorum. Televizyonda ünlülerin yardım programı yapmasını gerektirebilecek ne olursa olur.
Il me faut vos idées pour des catastrophes naturelles potentielles, justifiant un gala de charité télévisé.
Bu görüntü televizyonda gösterilemez.
Ces images peuvent pas être diffusées.
Kumandada öyle bir tuş olsun ki televizyonda görüp almak istediğin bir şey olunca bas.
{ \ pos ( 192,210 ) } Un bouton sur la télécommande { \ pos ( 192,210 ) } qui permet d'acheter tout ce qu'on voit à la télé?
Televizyonda birini canlı olarak idam etsek?
{ \ pos ( 192,210 ) } Et si on faisait une exécution en direct?
Burada televizyonda çıkan şeyler var.
Ils ont tous les trucs "Vu à la télé".
Hepsini al. Televizyonda gördüğümüz her şeyi al ve derhal bu arabaya koy.
Attrape tout ce qu'on a vu à la télé et mets-le dans le caddie.
Televizyonda yayınlamaktan kat kat ucuza geliyor.
Mais comparé à une pub télé, ça coûte rien.
Televizyonda gördüm.
C'était à la télé.
Televizyonda mı?
Pour la télévision?
Seni epeydir televizyonda görmüyorum. Belki yeni bir başlangıç yapmak istersin diye düşündüm...
- Si tu veux un nouveau départ...
Onu televizyonda izliyordum.
Je regardais ça à la télévision.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]