English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Türkçe → Fransızca / [ T ] / Toparlanın

Toparlanın Çeviri Fransızca

452 parallel translation
Haydi toparlanın. Kasabaya ineceksek, yola koyulmalıyız.
Si on veut aller en ville, il faut y aller.
- Bir saatte hazır olur. - Toparlanın kızlar
Pourquoi brusquer les choses stupidement?
Haydi, çocuklar toparlanın ve atlarınıza binin.
On va dans le Sud.
- Geri de toparlanın. - Emredersiniz efendim.
Rassemblez les hommes.
Geri de toparlanın!
Rassemblement!
- Toparlanın.
Remballez.
Toparlanın.
Allons-y.
Toparlanın ve mumları söndürün.
Mettez de l'ordre et éteignez les bougies.
Toparlanın.
Respectez les distances.
Toparlanın!
Remballez tout!
O zaman başınız ağrır. - Ama bugün onlara erken gitmek istiyoruz. - Hadi bir an önce toparlanın.
Aujourd'hui on va frapper tôt et emballer le tout.
Haydi, toparlanın!
Faites vos bagages!
Ben senin adamlarını asla vurmazdım. Hey, toparlanın, haydi!
Il m'a lancé le révolver, j'aurais pas tiré sur tes copains.
Toparlanın millet, hazır!
Venez, les enfants! C'est prêt!
Toparlanın!
En rangs!
Yarışma başlıyor. Toparlanın.
Compétition de natation.
Hepiniz tüm teçhizatlarınızı hazırlayın ve kırmızı hatta toparlanın.
Faites vos paquetages immédiatement et présentez-vous sur la ligne!
Haydi çocuklar, hemen toparlanın!
Et que ça saute!
Toparlanın.
- Soulève-le.
Tamam millet, toparlanın.
Tout le monde fait cercle.
Toparlanın, çabuk olun.
On y va, magnez-vous.
Hadi toparlanın. Güneşlenmeye gelmediniz.
Eveillez-vous... et saluez un autre matin glorieux..!
Patron geldi! Toparlanın!
Les gars, la patronne arrive, couvrez-vous.
Toparlanın.
Prenez vos affaires.
Toparlanın.
On arrête!
Tamam, çabuk toparlanın.
OK, partez vite. Prêts, les anges, et...
Toparlanın hemen.
On y va, l'artiste.
Pekala, toparlanın.
Bon, allez, on le remballe.
Toparlanın bir saat içinde gidiyoruz.
Chargez, on part dans une heure.
Toparlanın.
Laissez moi faire.
Ustasının direktifleri üzerine aydınlık sabahı karşılamak için toparlanır.
Sanshiro lui, est comme une marionnette sans vie, soutenu cependant par son maître...
Toparlanın çocuklar.
On s'arrête.
Londra'nın toparlanışını, karartma olmaksızın yeniden yaşamaya... başlamasını izlemek isterdim.
J'aimerais voir Londres se redresser et vivre à nouveau sans les black-out.
Toparlanıp toparlanamayacağını görmek için bekleyebilirim. Doğru.
J'attendrai que tu sois redevenu toi-même.
Gün batmadan toparlanıp gitmen için yeterince zaman yok çünkü.
Parce qu'on est bientôt le soir et que tu n'as plus le temps de faire tes affaires.
Hemen toparlanıp gidelim, Yarın ilk trene atlayıp hâttâ...
Faisons nos bagages et partons. Prenons le train demain.
Neden toparlanıp taşın mıyorsun?
Prends tes affaires et déménage.
Hemen toparlanıp peşlerine düşersek, onların yollarını kesebiliriz.
En partant maintenant, on arrivera peut-être à les rattraper.
Şimdi, sen git toparlan sonra herhangi bir trene atla ve toz ol... ben de gidip bebeği vermek için yarın sabah ilk iş olarak...
Préparez votre valise et prenez un train de nuit.
Öbür adamlarınızı tehlikeye atmayın, toparlanıp gidin.
Ne faites plus prendre de risques à vos hommes, partez!
Ives'e bu sabah geleceğini söyledim. Ona ; "Paul, hayatının parçalanmasına izin verecek bir adam değildir,... yakında toparlanır" dedim.
Je lui ai dit que tu n'étais pas du genre à te laisser aller.
Kendinizi toplayın, toparlanın.
Remettez-vous et regroupez-vous.
Chien-fu, toparlan, asla iyi olamayacaksın.
Jien Fu! Tu peux aller te soigner.
Bir an önce toparlanıp kırmızı hatta oIun. Haydi, çocuklar, sallanmayın.
Sur la ligne, avec votre paquetage!
Sevdiğin erkeğin bir başka kadınla kaçması kötü bir şey olmalı. Gösteriye katıldın ya, çabuk toparlanırsın.
C'est dur d'être plaquée, mais travailler avec nous vous fera tout oublier.
Toparlan Bütün zararlarını ben karşılayacağım Bunları bir avukata anlatacağız
Ramassez vos brosses! Je m'engage à payer les dé penses. Faut trouver un avocat.
Ağladığını söylüyorsun ancak bence sen mutluluktan ağlıyorsun! İçinde bir şey oluştuğunu biliyorsun,... potansiyelinin yeniden toparlanıp, yapılanması.
Tu dis que tu pleures, mais si j'ose me hasarder, je dirais que tu aimes pleurer!
Başımız derde girdiğinde herkesin fikrini söylemesi güzel... ama toparlanıp gitme kararını almadan önce... sanırım kendimize burada ne aradığımızı sormalıyız.
Facile à dire quand on a des ennuis... mais avant qu'on vote sur un départ... pourquoi sommes-nous ici?
Sen de Ben, toparlanın.
Toi aussi, Ben!
Toparlanın çocuklar çabuk, ana yelkeni kaldırın, diğerlerini çiftleyin!
Demi-tour! Fuyons! Aux avirons!
Şimdi artık toparlanıp şu küçük bayanın izini sürsek iyi olur
Maintenant, il vaut mieux ranger tout ça et suivre cette petite dame.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]