English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Türkçe → Fransızca / [ T ] / Tım

Tım Çeviri Fransızca

205,857 parallel translation
- Ağlamayı gerçekten denedin mi? - Hem de nasıl. Resmen sular seller gibi akıttım... tıpkı küçük bir çocuk gibi.
Je leur ai fait les chutes du Niagara comme un petit garçon.
Çocukları arkadaşlarına yatıya bıraktım, seni de kaçırıyorum.
J'ai déposé les enfants chez des copains et je t'embarque.
"Seni bugün ve bugünden sonraki hayatımın her gününde seveceğim."
Je jure de t'aimer jusqu'à la fin de ma vie.
Seni uyarmıştım.
Je t'ai prévenue.
New York'da olanlarla ilgili sana anlatmadığım çok şey var.
Il y a beaucoup de choses que je ne t'ai pas dites à propos de New-York.
Sana yardım edebilirim, beni dinle!
Je peux t'aider, écoute moi!
O depoda neredeyse ölecektin, fakat ben seni kurtardım.
Tu as failli mourir dans ce silo mais je t'ai sauvé.
Sizin türünüzün diğerleri var mı...
Y a-t-il d'autres de votre race qui pourraient...
Evladım, ne oldu?
Mon enfant, qu'y a-t-il?
Seni kurtardığım gerçeğine karşı bir şeyler söyleme.
Résiste à la tentation de t'imaginer quoi que ce soit dans le fait que je t'ai sauvé.
Yorgun ve asabiyim. Ayrıca neredeyse burama kadar aletimde kamış var, eğer hapşırsam "Don't Worry Be Happy" şarkısını çalabilirim.
Je suis claqué, grincheux, et avec la paille qu'on m'a enfoncée dans le derrière, je peux siffler rien qu'en éternuant.
- Sizi buraya kafamı dağıtın diye çağırdım. - Tamam. Ayrıca, ikiniz de bu konuda tam bir felaketsiniz.
Vous êtes censés me changer les idées et vous êtes totalement nuls.
Seninle ilk tanıştığım andan beri, be çocuk.
Je l'ai su dès la minute où je t'ai croisée.
Sakın ergen bir çocuk gibi, kıskançlık yaptığımı
Je ne veux pas jouer les ados jaloux ou t'empêcher...
Çalıştığım para tuzağı yer burası.
J'ai oublié un truc. C'est le chantier interminable dont je t'ai parlé.
Merak etme, bugün izin aldım.
Ne t'inquiète pas, j'ai pris un jour de congé.
Bebeğim, en başından beri, kayıt mı ediyordun yoksa?
Chéri, attends, tu m'as filmée pendant que je parlais?
"Böyleydi". Seninle tanıştığım andan beri, çocuk.
Je l'ai su dès la minute où je t'ai croisée.
Jack seninle beraber olmak için beni çok ekerdi, bende... Senden Yoko Ono olarak bahsederdim.
Jack m'a planté tellement de fois pour te voir que je t'avais surnommée Yoko Ono.
Bunun nasıl bir densizlık olduğu hakkında fikrin var mı?
Ça t'est pas venu à l'idée que j'avais une vie?
"buradan alınmalyım" a ihtiyacın olabileceğini düşündüm. Sevdiğin bir kaç şeyi paket yapıp getirdim.
Je t'ai apporté des rations de survie.
Daha öncesinde gelişimini batırdım, bu tekrar olmayacak.
Je ne veux plus t'empêcher de tenir tes résolutions.
Neden gelip beni buldun? Çünkü seni düşünmeyi hiç bırakmadım.
Pourquoi tu débarques maintenant? Je t'ai jamais oubliée.
Sana hala aşığım.
Je t'aime toujours.
Hiç düşündün mü belki benim de jest yapılmaya ihtiyacım vardır
Ça t'a pas effleurée que moi, j'ai besoin de soutien?
Neyse, buradan ayrılıyorum ve tarzına artık karışmıyorum.
Je m'en vais. Je t'ai suffisamment mis la honte.
Hey, kimseye burada yaptıklarının kalori yakmaya yardım ettiğini söyleme.
Va pas t'imaginer que je viens faire du sport.
Ama seni gördüğüm ilk an... kalbimi ve aklımı yakan an.. * Mm-hmm... işte o ilk andı.
Mais l'instant qui est gravé dans mon esprit et dans mon cœur... est celui où je t'ai vue pour la première fois.
Seni desteleyeceğim, sana güveneceğim ve saygı duyacağım. "
Je t'encouragerai et te respecterai toujours.
Numarasını sana atarım. Seni seviyorum.
Je t'envoie son numéro.
Gitmem lazım. Hoşçakal.
Je t'aime.
Nasıl oldu da senin tanıyamadım?
Je t'avais pas reconnue.
Çünkü hatırladığım kadarıyla, orada ne kadar eğlendiğinden ve orayı ne kadar sevdiğinden bahsedip duruyordun.
Tu dis toujours à papa que tu adores, que tu t'amuses bien.
Senin yapman gereken, sadece bir kızı seçmek, onu geri kazanman için ben sana yardım edeceğim.
Donc, choisis une fille, je t'aiderai à la reconquérir.
Onunla yatmama izin vermese de, ki... umarım bu onu son kez çıplak gördüğümden bu yana vücudunda garip bezeler çıkmasından ötürü değildir? "
Même si on n'a toujours pas couché ensemble, ce qui... je l'espère n'est pas à cause de grains de beauté bizarres qui auraient poussé sur ton corps depuis la dernière fois où je t'ai vue nue? "
- Hayır. - Ya da benim dokunuşlarımı kaybettiğimi, düşünüyorsundur ama seni temin ederim ki - dokunuşlarımı kaybetmedim.
Ou c'est parce que tu penses que j'ai perdu la main, car je peux t'assurer que je sais toujours y faire.
Söz günde iki kere arayacağım, her gün.
Je promets de t'appeler deux fois par jour, tous les jours.
Ayıyı uyandırma sakın, tamam mı? Yalvarırım sana adamım.
N'embête pas l'ours, je t'en prie.
Ona araba sürmeyi öğrettiğim zamanı sana anlattı mı?
Est-ce qu'il t'a raconté la fois où je lui ai appris à conduire?
" Sana kartpostal atarım demiştim.
" Je t'avais bien dit que je t'enverrai une carte.
Seni çok seviyorum, Katie kızım benim.
Je t'aime, Katie.
Kafayı mı yedin sen?
T'es demeuré?
Oynadın mı?
T'en a eu?
Hafızana yansıtıldım.
J'ai été projetée dans ta mémoire.
- Haydi. Var mısın? - Evet.
- Alors, t'es partant?
Nasıl yiyorsun? Doymadın mı?
T'es pas repu?
Sana çok kızdığı için bana da kızdı.
Elle t'en veut tellement qu'elle m'en veut même à moi.
Tıbbi tecrübesi olan bir tanıdığın var mı?
Qui a des connaissances en médecine?
Sana yardım ederim.
Je t'aiderai.
Bana psikanaliz yapmaya kalkma amına koyayım.
T'amuse pas à me psychanalyser.
Benimle oyun oynamadığını nereden bileyim lan?
Et comment je sais si t'essaies pas de m'entuber?

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]