English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Türkçe → Fransızca / [ T ] / Tır

Tır Çeviri Fransızca

50,417 parallel translation
- Dinle, sorun değil. Tedavimi yaptırıyorum ve son zamanlarda işim başımdan aşkın.
T'inquiète, j'ai suivi un traitement au centre médical.
Ben de aynısını sen arabanın arkasında bir striptizciye oral yaptırırken yakalandığında söyleyebilirdim ama senin önüne atladım değil mi?
Quand on t'a chopé avec la strip-teaseuse dans ta caisse, je t'ai soutenu.
Tüm koşullar tırmanış için mükemmel olmak zorundadır.
Toutes les conditions doivent être parfaites pour l'ascension.
Ya suratını dağıtırım ya da lanet ağzını açarsın!
Je peux te déformer la gueule! Ou tu peux ouvrir ta putain de bouche!
Neden hazır değilken dağa tırmanırsın?
Une expédition, ça se prépare.
Kişisel olarak eğer seni gücendirdiysem veya hayatını zorlaştırıp herhangi bir şey yaptıysam özür dilemeyi istedim.
Je vais lire leur déclaration ou peu importe, mais... je voulais personnellement... m'excuser si je t'ai offensé ou si je t'ai rendu la vie plus compliquée.
Tam bir çıtır.
C'est un canon.
Winn bu dünyada "çıtır" ın güzel kadın anlamına geldiğini söyledi.
Winn m'a raconté que "canon", est une très jolie femme, sur Terre.
Ben senin uyum sağlamanı kolaylaştırmaya çalışıyorum sense sürekli batırıyorsun.
Non! J'essaye de t'aider à t'intégrer mais tu continues à mettre la pagaille.
Çıtır Kurabiye veya Tarçınlı Çıtır Ekmek.
Des Chocapic ou des Corn flakes.
Süper kahramanlar performans artırıcı kimyasallar mı içiyor?
Les super-héros prennent des produits stimulants? T'as deviné.
Adı Philip Allen ve o adamı ait olduğu yere, parmaklıkların arkasına tıkmaya hazır.
Il s'appelle Philip Allen et il va mettre cet homme à sa place, au trou.
Tavır kendine saygıdan gelir. İçinde yoksa bunu kimse sana vermez.
Le maintien est le respect de soi, et si tu n'en as aucun, personne d'autre ne t'en donnera.
Evet! Çaylak olarak çok vakit geçirdin mi? Hayır.
- T'as été rookie pendant longtemps?
Hazır mısın buna?
T'es prêt à faire ça?
- Siktiğimin arabasında yaşadın mı hiç? - Hayır ama yine de...
T'as créché dans ta caisse?
Evet, sanırım, o konuda uzman olurdum.
Je suppose que tu t'y connais bien dans ce domaine. Tu ne peux pas m'éviter
Sanırım hiç olmadığın kadar çekicisin.
Je crois que je ne t'ai jamais trouvé si attirant.
Bahse varım altına sıçmışsındır, Muroya.
Je parie que tu t'es fait dessus, Muroya.
Sana reklamlar, günlük diziler, ve en sonunda sana öyle bir iş buldum ki neredeyse yılda 3 milyon dolar, kazandırıp seni meşhur yapan ki dışarısı 40 dereceyken bile kayak beresi takıp gezebilmene, kimsenin birşey söyleyemeyeceği bir iş.
Je t'ai pris pour les pubs, pour les soaps, et pour un boulot qui te rapporte 3 millions de dollars par an. Tu es devenu tellement célèbre que tu peux porter un bonnet de ski alors qu'il fait 25 degrés dehors, et personne n'y trouve à redire.
Ve sen Laurie, Wendy's'deki hikayene ne demeli? Üzgünüm, ama sanırım biraz çevre düşmanısın.
Et Laurie, cette histoire de fast-food, excuse-moi mais t'es qu'une sale gaspilleuse!
Eğer Lanie söylemeseydi, seni, diğer garsonların içerisinden seçip de tanır mıydım bilemiyorum?
Sans l'aide de Lanie, t'aurais-je distingué d'un autre serveur apprenti comédien? Probablement pas.
Hayır, ben sadece, uh... bir kaç kağıt vardı kontrol etmem gereken.
Non, j'avais de la paperasse à remplir.
Hayır, sorun yok.
T'en fais pas.
Her zaman... bu sandelye beni taşır mı?
Cette chaise va-t-elle tenir?
Newton'ın hareket yasaları der ki, her etkiye karşılık eşit ve zıt bir tepki vardır.
La troisième loi du mouvement de Newton dit que pour chaque action, s'oppose une réaction égale.
Dağ zirvesi kömürcülüğü, hidrolik kırılmayla doğal gaz üretimi, petrol için açık denizde sondaj ve fosil yakıt üretiminin en zarar verici şekli olan katran kumu gibi şeyler görüyoruz.
Explosion de montagnes pour extraire du charbon. Fracturation hydraulique pour le gaz. Forage offshore pour le pétrole.
Benim memleketim olan İsveç gibi yerlerde insanlar arasında büyük bir başkaldırı vardı. Genç gruplardan halk yanlısı organizasyonlara kadar birçok katılımcı oldu. Bu durum öyle bir raddeye geldi ki başbakan, İsveç'in dünyanın ilk fosil yakıt kullanmayan ülkesi olacağını açıkladı.
Chez moi, en Suède, la population a fait pression avec des groupes de jeunes ou des associations citoyennes au point que le Premier ministre a annoncé que la Suède allait, la première, s'affranchir des énergies fossiles.
16 yaşındayken hamile kaldım ve seni doğurdum. Hayır...
Quand j'avais 16 ans, je suis tombée enceinte et je t'ai eu.
- Hayır, bilmediğimi söyledim ya.
- Je t'ai dit, je ne sais pas.
Çok gençsin, ayrıca olgun görünmek için sıfır numara gözlük takıyorsun.
T'es encore jeune tu mets des lunettes juste pour te vieillir.
"Sabır" kelimesini hiç duydun mu?
T'as déjà entendu parler de "Patience"?
Özellikle zor olan yolu hazır olmadığında seçeriz.
Surtout quand t'es pas prêt à affronter le chemin périlleux.
Siz ikiniz neden sırıtıyorsunuz?
Pourquoi vous souriez bêtement?
Hayır, güçlerini test edeceğimizi söylemiştin.
Non, tu as dit que nous allons tester t'es pouvoirs.
Hayır, NCPD'nin resmi suç raporu Adli Tıptan rapor ve kayıtlı bir kişi.
Non, c'est celle avec le rapport officiel de la NCPD, l'autopsie par le bureau du légiste, et un témoignage officiel.
Durmayacaksın, değil mi? Hayır.
Tu ne vas vraiment pas t'arrêter, n'est-ce pas?
Sen beni hayal kırıklığına uğratsan ne yapardım bilmiyorum.
Je ne sais pas ce que je ferais si je t'avais déçu.
Hayır. Hayır, seni bana ulaşmak için kaçırdılar.
Ils t'ont kidnappé pour m'avoir.
Ama cinayet silahı yanlış sınıflandırılınca hakim kanıtı kabul etmemiş.
Il était accusé d'avoir tiré sur une femme, mais le juge a annulé le procès après que l'arme du meurtre ait été mal classée.
Hayır, sen ölmek üzereyken aramızda olanlardan bahsediyorum.
Non, va-t-on parler de ce qui s'est passé entre nous quand tu mourais?
Hayır, Onu iki saat boyunca odaya tıktık, o ve sersem avukatı, bir bok söylemiyor.
Non, on l'a interrogée pendant deux heures, elle et son abruti d'avocat, et elle ne lâche pas un mot.
Maya Gowen'in kaçırılması suçundan tutuklusun.
T'es en état d'arrestation pour l'enlèvement de Maya Gowen.
Lafıyı nereye getirdiğini biliyorum, ve cevap hayır.
Je sais pourquoi t'es là et la réponse est non.
Hayırdır?
Qu'y a-t-il?
Sanırım egzersizlerim beni yarı yolda bıraktı.
Tu y es allé une fois et tu t'es évanoui. Je ne me suis pas hydraté.
Yalvarırım, Lenny. Kürtajla ilgili tutumunu yeniden düşün.
Je t'en supplie Lenny, reconsidère ta position sur l'avortement.
Adımın baş harflerini sıraya kazımazsam, buraya geldiğime kim inanır?
Comment saura-t-on que j'étais là si je ne grave pas mes initiales sur le bureau?
Max, işler tıkırında. Neden başarımızın keyfini biraz olsun çıkarmıyoruz ki?
Max, on s'en sort bien, alors pourquoi on ne profiterait pas un peu de notre succès?
Evet ya, hayırdır?
Que se passe-t-il?
Üç haftadır izinsiz çalışıyorsun, iyileşme izninin de pek tadını çıkarmadın.
T'es en arrêt depuis 3 semaines et t'en as pas profité pour te reposer.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]