English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Türkçe → Fransızca / [ U ] / Ukalâ

Ukalâ Çeviri Fransızca

31 parallel translation
Ukalâ dümbeleği olma.
Eh! Fais pas ton malin!
Başka bir ukalâ, değil mi?
Encore un petit malin.
Oğlunuz utanmaz, kaprisli ve ukalâ bir çocuk!
Votre fils est un gamin sans principes, gâté et vaniteux!
Bu konuda yarına kadar hiçbir şey bilmemesi gereken tek kişi Bull McKenzie. O kadar ukalâ ki.
La seule personne qui ne doit rien savoir est Bull McKenzie.
"Sinirlenme, fazla soru sorma ki senin ukalâ olduğunu düşünmesinler."
Ne vous fâchez pas. Evitez les questions.
- Jules Enişte çok ukalâ. Durmadan babama emirler yağdırıyor.
- C'est l'oncle Jules qui commande et qui parle tout le temps.
Kes sesini, ukalâ!
Ferme-la, guignol. Allez-y, sortez!
Ukalâ.
Très fin!
Güçlü ve ukalâ bir hayduda rastladım.
Tu n'es pas ma nounou!
İkizler burcuydu zaten. Ukalâ bir yapısı vardı.
Il était Gémeaux, quel frimeur!
- Kim bu ukalâ? - Doktor.
- Qui est ce clown?
- Ukalâ lâfları vatandaşlara sakla.
Gardez vos sarcasmes pour les civils.
Ukalâ.
Gros malin.
- Ukalâ dümbeleği seni.
- Vous êtes un petit malin.
Ukalâ Kanguru'ydu, homurdanarak çıkagelen. Ben her şeyi sizden daha iyi bilirim diyen tiplerden.
En soupirant, surgit madame Kangourou, plutôt du genre aigri, et qui sait tout sur tout.
Vardır aranızda tanıdığım bazıları. Çıkar Ukalâ Kanguru'yla aynı fikirde olanı.
Il y a sûrement des gens, et je crois savoir qui, qui donneront raison au kangourou aigri.
Bana bak, ukalâ.
Ça suffit, petit con.
Ukalâ olan sensin.
- Vous préférez quelle chanson?
Ukalâ bir cevap verme.
Pas de réponses à la noix.
Ukalâ herif. Burada bulunma nedenimizin senden başlamış olmamız olduğu da düşünülürse.
- Très chevaleresque, sachant qu'on est là à cause de vous.
Ukalâ olduğunu düşünüyordum.
Hé! Je croyais qu'elle était très arrogante.
Bana bak ukalâ herif!
Écoute, le futé.
Ve güvenlikçi,.. ... o buyurgan ukalâ, bana bir nutuk çekti..... ve benden arkadaşımın bana verdiği anahtarları aldı.
Et le mec de la sécurité était, comme, ce patron "je-sais-tout", il m'a sermonné, et m'a fait donner la clé que mon amie m'avait laissée.
Arkadaş olarak gidiyoruz, ukalâ herif.
Voyons, on y va en tant qu'amis.
Boğma davasında beni birinci sınıf bir salak gibi gösteren ukalâ değil mi bu?
Tiens, le petit arrogant qui m'a fait passer pour un crétin avec l'étrangleur.
Sonbaharda yağmurdan dolayı toprak aşınır, ukalâ inşaatçı.
Le terrain s'affaisse en automne à cause des pluies, M. l'architecte.
Nereye yerleştirecektin, ukalâ?
Les reloger où, Einstein?
- Evet. Ona kibirli, ukalâ veya egoist diyebilir miyiz?
Le définiriez-vous comme arrogant, vantard et égocentrique?
Romera ukalâ ve kuruntulu.
Romero est un monsieur je-sais-tout et un hypocondriaque.
İş çarşafların arasında oynaşmaya gelince ne zamandır böyle ukalâ bir cadaloz oldun?
Depuis quand es-tu devenue une moralisatrice quand il s'agit de fricoter?
Ray'in ukalâ arkadaşının Dallas'taki avukatı.
C'est l'avocat que la cour a désigné à Ray. C'est un petit prétentieux de Dallas.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]