Ulke Çeviri Fransızca
1,107 parallel translation
- Ülke dışına çıkmak istiyorum.
- Je veux sortir de ce pays.
Ülke dışından yeni döndüm ve bir uğrayayım dedim. O da beni içeri aldı. Ve sonra bir silah çekti.
Je suis passé dire bonjour en rentrant d'un voyage, et il m'a invité à entrer, après quoi il a sorti un revolver.
Ülke boyunca Domatesler ilerlemeye devam ediyor.
Les tomates continuent leur marche destructrice à travers toute la nation.
Ülke meselelerini konuşalım istiyorum. yapılması gereken neyse görelim ve yapalım.
Je veux discuter des affaires du pays, pour voir ce qu'il faut faire et l'exécuter.
Ülke fakir mi?
Le pays est pauvre?
- Ülke herkes için aynıdır.
- La terre est commune à tout le monde.
Ülke arzuladığı huzura kavuşacaktır.
Le pays aura la paix qu'il désire.
Bize böylesine cömertlik derecesinde zorla kabul ettirilen bu Özgür Ülke'nin anlamı nedir?
Qu'est-ce donc que ce territoire autonome qu'on nous a généreusement octroyé?
O adam bir katil. Ülke çapında aranıyor.
Si tu perds ton appétit, tu es fichu.
- Ülke dışı nasıl?
- Hors du pays?
Ülke çöle döndü, kaos...
C'est un cloaque, le chaos...
# Ülke genelinde tersane işçileri eve gidiyorlar, # kavga bitti.
Ouvriers de Gdynia et de Gdañsk, rentrez chez vous, la bataille est finie.
Ülke Parçalanmış Ve Kralsız Kalmıştı
Le pays était divisé et sans roi.
Ülke!
Ia terre...
# Ülke Turunda Sihirbaz Harry Houdini'ye Annesi Eşlik Ediyor. #
La mère accompagne son fils Houdini lors d'un tour du monde
Ülke savaşa dayanacak durumda değildi.
Car le pays était incapable de mener une guerre.
Ülke duracak.
Le pays s'arrêterait.
Ülke, büyü kehanetleriyle doldu taştı!
Les présages d'ensorcellement couvrent le pays!
Ülke dışında geçirdiğin haftadan zevk aldığını umuyorum.
J'espère que vous avez fait un agréable séjour à la campagne.
Ülke dışından gelen ve henüz gümrükten geçmeyen bir sandık.
Une caisse venant de l'étranger, pas encore dédouanée.
Ülke çapında okulları ziyaret ediyorum.
J'ai visité des écoles dans tout le pays.
Ülke böyle rezalet oluyor!
Pas etonnant que ce pays parte en couilles!
Ülke çapında güvenlik önlemleri sıkılaştırıldı.
Les dispositifs de sécurité ont été renforces.
VE KAÇMAYA ÇALISAÇAĞIN ÜLKE
TOUTE tentative D'evasion
Ülke dışına mı?
Quitter l'Angleterre?
Ülke genelinde ilerleyelim.
Nous allons prendre un chemin moins direct.
Ayna-Ülke'deki bütün yaratıklar da umursuyor. Neden umursasınlar ki?
J'imagine que je peux bien rester vous écouter un peu plus longtemps.
Alice şöyle dedi Ayna-Ülke halkına :
Ô sujets du Miroir, approchez
Ayna-Ülke yaratıkları, her ne olursanız olun
Ainsi que de manger et de boire à la fois
Ey Ayna-Ülke yaratıkları, yalvarırım gelin yanıma
Votre Majesté
Ülke ve yabancı haklarının ikisini de alabilirsin!
Tu peux avoir les deux!
Ülke paramparça, ama bu demirler çok sağlam.
Tout s'effondre, mais pas ces barreaux.
Bu bahtsız ülke Fransa'dan on dört kat büyük. Ülke neredeyse bir göçmenin getirdiği tavşanlar yüzünden helak olacaktı.
Ce malheureux continent, | 14 fois plus grand que la France... a failli périr à cause d'un couple | de lapins amené par un émigrant.
Ülke ikiye bölündü.
Le pays est divisé.
Ülke tarihini incelediğimde, Japonlar'ın Chang Ping karayolunun inşaası için 400.000'den fazla insanı çalıştırdığını öğrendim.
J'ai vérifié les archives de la province, cela disait, Les japonais forcèrent près de 400 000 fermiers à bâtir le chemin de fer "Chang Ping".
Ülke ve kral bir bütündür, oğlum.
La nation et le Roi ne font qu'un, mon fils.
DONNA VE LA BAMBA Batı Kıyısı'nda 1 Numara Ülke çapında 1 numara olmaya aday!
DONNA ET LA BAMBA numéro un sur la côte ouest bientôt numéro un national!
Ülke hatrına birileri onlara el atmalı ama onların yerinde olsaydık daha fazla acı çekerdik.
Il dîne avec nous. Vous le connaissez? Il chapitre Clive au sujet des logements.
Ve unutmadan, gelecek sefer Bay Eliot'ı gördüğünüzde ona "Çorak Ülke" in harika olduğunu düşünen iki tane kendini adamış Islington'lı takipçisi olduğunu söyleyin.
Et n'oubliez pas, la prochaine fois que vous voyez M. Eliot, dites-lui qu'il a deux fans dévoués à Islington, et qu'ils considèrent The Waste Land comme un chef-d'œuvre.
Evet, alanımızı teknik okulları da kapsayacak şekilde genişletiyoruz. Ülke dışında İngilizce eğitim yapan okullar da katılma hakkına sahip.
Nous avons décidé d'ouvrir notre organisation aux écoles techniques, aux écoles de commerce et aux universités anglophones à l'étranger.
"Ülke savunmamızı zayıflatma komplosunun bir parçası mısınız?"
"Complotez-vous d'affaiblir la défense nationale?"
Ülke, Roosevelt'in başta olduğu zamandan daha hızlı batıyor.
Ce pays s'enfonce plus vite qu'à l'époque de Roosevelt.
Ülke çapındaki liselerin yüzde 2'sinden daha az bir kısmı İleri Yerleştirme Kalkülüs Sınavı'na girmeye teşebbüs edebilmektedir.
Moins de 2 % de tous les élèves de terminal à travers tout le pays espèrent accomplir le Test de Placement Avancé.
Ülke dışına para havale etmem lazım.
Je dois faire plusieurs virements à l'étranger.
Sen... Tanrım, sen kesinlikle Olmayan Ülke'de yaşıyorsun.
Mon pauvre ami, vous vivez sur un petit nuage.
Kraliçe ve Ülke İçin Falkland'da savaştın.
Tu t'es battu pour ta Reine et ta patrie aux Malouines.
Ülke yönetiminde her zaman sizin en uygun kişi olduğunuzu düşündük. Bize en yakın olan kişi.
Nous, les Turcs, on a toujours cru que tu étais le meilleur pour le suivre au trône, le plus proche de nous,
Ülke kendi kanunlarıyla yönetilecek.
Le pays sera gouverné d'après ses lois.
Ülke iftihar listesine geçmişti.
Tableau d'honneur national.
Ülke dışına para çıkarıyorsunuz değil mi?
Vous faites sortir du fric en fraude? Oui.
Ülke dışına para çıkartmak istiyorlardı.
Ils devaient faire sortir du fric du pays.