Umrumda Çeviri Fransızca
4,660 parallel translation
Sanırım zooloji ile ilgili asıl problem hayvanların umrumda olmamasından kaynaklanıyor.
Je pense que le problème avec la zoologie et que fondamentalement je me fous des animaux.
Kimin gelip gelmediği umrumda değil.
Je me fous de qui vient.
Şu an başbakanın kızı olsan da umrumda değil.
Même si tu es la fille du président, je ne serai pas regardée de haut!
Okul dışında ne halt yediğiniz umrumda değil, engel olmayacağım.
Je me fiche de ce que vous faites tous les deux en-dehors de l'école! Je ne vais pas interférer là-dedans!
Umrumda değil, ancak bu hariç.
Je m'en fiche si tu prends tout le vin ici, mais tu ne peux pas prendre celui-là.
Umrumda değil.
Je m'en fiche.
* Geri dönmek umrumda bile değil *
♪ Je m'en fiche si j'y retourne ♪
- Nereden başladığı umrumda değil.
- Je me fous d'où cela à commencé.
Bak, şu ana kadar olanlar umrumda değil, bunun için yapabileceğimiz bir şey yok.
Peu importe ce qui s'est déjà passé, on ne peut rien y changer.
Yemeği olsan bile umrumda değil.
Je me fiche de savoir que tu es le repas le plus important de la journée.
Umrumda değil açıkcası, ama, belki de tüm coşkunu sınıfındaki yaşıtlarına anlatabilirsin.
Ça me gêne pas, moi, mais... calme peut-être ta joie devant tes amis?
Ruslar, federaller umrumda değil.
- Russes ou fédéraux, je m'en fiche.
- Evet,... umrumda değil.
- Ouais, eh bien, je n'en rien à foutre.
Bu binadan ayrıldığın zaman lanet olası Patch Adams * olsan bile umrumda değil.
Quand tu pars de cet immeuble, je me fous que tu sois ce putain de clown-docteur.
- Umrumda değil. Ailem beni kesti.
Mes parents me coupent les vivres.
Bilmiyorum ve umrumda da değil.
Je ne sais pas. Je m'en fou.
- Mazeretler umrumda değil Byron.
- Je me fous des excuses, Byron.
Yanlış anlayıp anlamamam hiç umrumda değil.
Je m'en fiche si je me trompe.
Ne dediğiniz umrumda değil. Yüreğimde, bunun muhteşem bir hikaye olduğuna inanıyorum.
Au plus profond de moi, je sais que c'est une anecdote géniale.
Rose, belki de "Ne düşündüğün umrumda değil" dediğinde sandalyeyi de ittirebilirsin.
Rose, quand tu dis "Je me fous de ce que tu penses", peut être balance la chaise. Super.
Yani, şöyle, sandalyeyi deviriyorum. Ne düşündüğün umrumda değil.
Donc, je pousse une chaise, et je me fous de ce que tu penses, je fais ce que je veux.
- Siktir et onu. "Ne düşündüğün umrumda değil" derken ciddi anlamda umrunda değilmiş gibi gözükmelisin.
Bien, quand tu dis, "Je me fous de ce que tu penses", ça devrait être comme si tu t'en foutais vraiment, pas comme si tu disais ça pour faire chier les gens.
O umrumda bile değil.
Je m'en fous d'elle.
Ve bunun ötesinde, kim olduğun hiç umrumda değil.
Et je me fiche de qui tu es.
Çünkü o dava hiç umrumda değil.
Et je me fiche de cette affaire.
Umrumda değil!
Je m'en fiche!
Kevin umrumda değil.
Je me fous de Kevin!
- Umrumda değil.
Je m'en fout!
Bu makinelerin ne kadar gelişmiş olduğu umrumda değil Bay Sellars.
Peu importe la sophistication de la machine, M. Sellars
Onu nasıl tasarladığın umrumda değil.
Peu m'importe comment tu l'as conçu.
Nasıl yaptığın umrumda değil, hadi, yardım et bana.
Peu m'importe comment, allez, aidez-moi.
Nasıl olduğu umrumda değil. sadece yap!
Peu importe comment, faites-le!
Elbiselerin benim zerre umrumda değil.
Je m'en fous de tes fringues.
Nerede olduğumuz umrumda değil, yeter ki birlikte olalım.
On peut vivre n'importe où si on est ensemble.
Ne kadar olduğu umrumda değil.
- Même si c'était un million.
I am also a professor, and a woman, Aynı zamanda bir profesör, ve kadınım, ve ucube bir ihtiyarın ihtiyaçları umrumda bile değil.
Pour une fois, je suis aussi un professeur ainsi qu'une femme. Et j'en ai vraiment rien à foutre de tes besoins bizarroïdes de vieillards.
Umrumda değil... Baban lanet olası bir pislik.
Ton père est un vrai connard.
Ama umrumda bile değil.
Moi, je m'en fous complètement.
Menude ne yazdığını anlamadığım bir ülke olduktan sonra umrumda bile değil.
Peu importe, tant que je ne comprends pas le menu.
Zerre umrumda değil.
Je m'en fiche.
Sanki çok umrumda, seni yaşlı inek.
Si vous saviez ce que je m'en fiche. Vieille vache idiote.
Aç kapıyı, umrumda değil artık.
Ouvre cette porte, je m'en fous.
# Benim oldukları sürece umrumda değil #
Ça m'est égal S'ils sont avec moi
Sen ve Sandy burada kalıyorsunuz dün gece umrumda bile değil.
Toutes les deux, vous restez ici. Peu importe, pour hier.
- Dışarı! - Umrumda değil.
Cet écrivaillon.
Şimdiye kadar umrumda değildi ve şimdi onun hakkında ne düşündüğümü bilmek mi istiyorsun?
Tu t'en fous ou tu veux mon avis?
Bunu duymak istemiyorum ve umrumda da değil!
J'en ai rien à foutre!
Bana yaptığınız şey umrumda değil.
Peu m'importe ce que vous me faites.
Bilmiyorum. Umrumda da değil.
J'en sais rien et je m'en fiche.
Umrumda değil
Ça m'est égal.
Para umrumda değil.
Je me fiche de son argent.