Umrumda bile değil Çeviri Fransızca
382 parallel translation
Senin askerlik felsefen benim umrumda bile değil!
Que m'importe votre philosophie de soldat?
O pisliğin ne yaptığı umrumda bile değil.
Le salaud fait ce qu'il veut et je le lui rends bien.
Ağrılarının geri gelmesi artık umrumda bile değil!
Ça m'est égal si tu souffres!
Kan kusuyor olman umrumda bile değil.
Tu craches le sang, mais tu marches encore.
Başka kadınlar umrumda bile değil.
Les autres femmes, je m'en moque.
Kendini çölün sıcağına atman umrumda bile değil, ama ufaklık ne olacak?
Tu peux prendre une suée dans le désert mais la gonzesse?
Çanta umrumda bile değil.
Vraiment, je m'en fous de ce sac.
Eğer Capone'a ulaşabilecekse, bunun kim olduğu umrumda bile değil.
Pour avoir la peau de Capone, tous les moyens sont bons.
Nasıl yaptığın umrumda bile değil.
Peu m'importe comment.
Hepiniz hakında bilgim var ve umrumda bile değil.
Je sais tout de vous, et je m'en fiche complétement.
Neden af istediği umrumda bile değil.
Je me fous de Ia raison pour laquelle il veut l'amnistie.
Onlara alışıp alışmamak umrumda bile değil.
Je me fiche de bien m'entendre avec eux ou non.
O lanet olasıca sigaraların umrumda bile değil.
Je me fiche de toi et de tes sales cigarettes!
- Bak dostum... Amerikalı'nın devam etme konusundaki gerekçeleri umrumda bile değil... çünkü şimdiden çok sinirli olduklarını biliyorum.
- Écoute, mon pote, je me fiche de savoir pourquoi l'Amerloque veut continuer parce que je sais qu'il est taré, de toute façon.
Umrumda bile değil.
Je m'en fiche totalement.
- Umrumda bile değil.
- Je m'en fiche.
Eğer saklarsam, Aptalca birşeyler yaparım. Bıçağın umrumda bile değil!
Je m'en fous, de votre couteau!
Öğrenciler umrumda bile değil.
– bien sûr, les étudiants m'intéressent – mais je sais que quelqu'un d'autre s'en occupera
Ne yapacağı umrumda bile değil!
Je me fiche de ce qu'il fait.
Aslını istersen, umrumda bile değil.
Franchement, mon cher, je m'en fous.
- Umrumda bile değil.
- Je m'en fous.
Diğer misafirler umrumda bile değil.
Les autres clients, je m'en fiche.
Çünkü umrumda bile değil.
On s'en fout.
Ben tuhafım. Ve kimsenin benden hoşlanıp hoşlanmaması umrumda bile değil.
Et je me fiche bien de savoir si les gens m'aiment ou non.
İkinci el dükkanından giyinen bu mültecinin ne düşündüğü umrumda bile değil.
Je n'ai rien à secouer de l'opinion d'un réfugié qui porte des fripes.
Uygunsuz olması umrumda bile değil. - Mattie. - Evet?
Je m'en fous totalement que ça soit déplacé ou pas.
- Umrumda bile değil.
- je m'en fiche.
Dostun Yüzbaşı Brix umrumda bile değil.
Peu importe l'avis de ton pote le commissaire.
umrumda bile değil.
AIIez-y, je vous laisse Ia place!
- Oh, Benim umrumda bile değil... ancak bu yaptıkları anneme karşı hiç adil değil.
Moi je m'en fous, mais c'est pas chic pour elle.
Umrumda bile değil!
Je m'en fous!
Onlar seks hakkında yalan söylüyorlar çünkü bunun aşk ve saygı gibi net duygularla ilgisi var. Ve senin duyguların benim umrumda bile değil.
Mais quand ils mentent à ce sujet, c'est par amour et pour respecter de vrais sentiments... et moi j'en ai rien à foutre de tes sentiments.
Elçi Görevlileri 2 gün sonra olayı soruşturmaya gelecekler. O benim umrumda bile değil.
L'émissaire arrive dans deux jours.
Al. Bu umrumda bile değil.
Que veux-tu que j'en foute?
Nerede ise bul, istersen onu bir balonla götürüp oraya at umrumda bile değil!
Débrouille-toi pour trouver ce bled, quitte à y aller en montgolfière.
Nafaka umrumda bile değil.
Je me fiche de la pension.
Süveyş Kanalı'nda olsanız bile umrumda değil.
Je m'en fiche.
Cenaze arabasıyla gelsem bile umrumda değil.
Je suis prête à partir d'ici dans un corbillard.
Aynı sınıfta bile olsam, umrumda değil.
Ça m'est égal de rester dans la même classe.
Kendini Easter tavşanı sansa bile umrumda değil. O'nu geri getir.
Il pourrait être une cloche de Pâques!
On testen geçemediyse bile umrumda değil. Bunu yapmaya hakkın yok!
Peu m'importe s'il échoue à 10 tests.
Senin için her şeyi unuttum. Hayatımın aşkı bile umrumda değil.
Pour toi, j'ai tout oublié, même la passion de ma vie.
Annenin babası bir Türk bile olsa umrumda değil.
Si ton grand-père maternel était turc, ça me serait égal.
- Polis bile gelse umrumda değil.
Je m'en fous!
Ölse bile umrumda değil.
Tu peux crever!
Kendine hizmet eden bu hırsın, sana Pulitzer ödülü bile getirse umrumda değil.
Peu importe si ton ambition fait de toi le prochain lauréat du Pulitzer.
1000 $ bile olsa umrumda değil.
Je m'en fous.
Garson bile olsa umrumda değil.
Même si elle est une hötesse de l'air, je m'en moque.
Başka bir şey değil. Suikast için istenseler bile umrumda değiln.
Ça m'est égal, ce que vous voulez.
Çiplak 12 kitap bile çikarsa umrumda degil.
Je m'en fiche qu'elle ait 12 books de photos nues, d'accord?
Suda yüzdüğü sürece lanet bir fıçı bile olsa umrumda değil.
N'importe quoi, du moment que ça flotte.
değil mi 44479
degil mi 350
değil 1746
değilim 815
değildi 207
değilsin 303
değilmiş 21
değildir 62
değilmi 114
değiliz 102
degil mi 350
değil 1746
değilim 815
değildi 207
değilsin 303
değilmiş 21
değildir 62
değilmi 114
değiliz 102
değilse 32
değilsiniz 26
değil mi dostum 28
değil mi canım 39
değil mi anne 66
değil misin 154
değil miyim 77
değil mi efendim 66
değildim 75
değil mi çocuklar 56
değilsiniz 26
değil mi dostum 28
değil mi canım 39
değil mi anne 66
değil misin 154
değil miyim 77
değil mi efendim 66
değildim 75
değil mi çocuklar 56