Var mısın Çeviri Fransızca
8,512 parallel translation
Gerginliğe gerek yok. Biz gemide 170 kişiyiz. Siz 25 kişi var mısınız?
On est 170 sur ce bateau et vous, disons 25.
Keskin nişancının onları bununla bulduğuna bahse var mısın?
Tu paries que le sniper les a trouvés avec ça?
- Var mısın?
- Tu es avec moi?
Var mısın?
T'es partant?
Var mısın?
Tu es prêt pour ça?
Hala dram paylaşımına var mısın, ben şu an gerçekten iyiyim.
Toujours d'accord pour un échange de drame, le mien est vraiment bien en ce moment.
- Var mısın? - Evet.
Ça vous convient?
Dün gece mavi kapıları aradığımızdan beri Sepulveda bulvarını araştıran iki ekibim var. Şimdilik sıfır.
J'ai deux équipes qui ont ratissé Sepulveda Boulevard depuis la nuit dernière à la recherche de portes bleus.
Telefonlarınızla ilgili bir sıkıntınız mı var?
Vous avez un problème de téléphone?
Birinin kazadan yürüyerek uzaklaştığının delilleri var, Claire. Ama bu Sean mı...
Il y a des preuves que quelqu'un s'est pointé là-bas, Claire, mais je ne sais pas si c'est Sean.
Aslına bakarsanız adım bu değil. Ama Price adında bir yeğenim var. İsmi hep hoşuma gitmiştir.
En fait, ce n'est pas mon nom, mais j'ai un neveu qui s'appelle ainsi, et j'aime bien ce prénom.
Büyükannelerim ve büyükbabalarım var, dokuz kardeşim, dayı ve amcalarım, teyze ve halalarım, kuzenlerim, onların çocukları...
J'ai mes grands-parents, mes neuf frères et sœurs, mes oncles et tantes, mes cousins, mes cousins éloignés...
Buradan yemek kaçıracak kadar zor durumda mısın? Hayır, bak, üstünde Jade'in logosu var. Maddie'nin beğeneceğini düşündüm.
Non, regarde, y a le logo de Jade dessus, et je pensais que Maddie aimerait.
Orada otomatlarda kullanılmış kadın çamaşırı sattıklarından haberin var mı?
Vous savez que vous pouvez acheter des culottes d'occasion dans les distributeurs là-bas?
Hatta yanlış adımlarımın içinde kötü avukat ipuçları bile var.
Même le pire des avocats suit mes faux-pas.
Babamın borçları var. Ne toprağım, ne de çeyizim yok. Bir de olan o rezil olay var.
Les dettes de mon père, pas de terre, pas de dot, et le déshonneur de ce qu'il s'est passé, les hommes célibataires ne voulaient pas de moi.
Omurga incinmesi olarak bilinen bir fenomenle tanışmış olma şansınız var mı?
Connaissez-vous, par hasard, le phénomène du syndrome du coup de fouet?
A.B. olmasaydı hislerime karşılık verme şansın var mıydı?
S'il n'y avait pas A.B., y aurait-il une chance que tes sentiments soient réciproques?
Jeff, şu sıralar başımın ne kadar kalabalık olduğuna dair fikrin var mı?
Je croyais que je venais de le faire. Jeff, est ce que tu as une idée de tout ce que j'ai à faire en ce moment?
Bu ülkenin kanunlarıyla bir sıkıntınız mı var?
Avez-vous un problème avec les lois de ce pays?
Daha desteden çekmeden bu kartın elinde ne işi var açıklar mısın?
Pouvez expliquer pourquoi vous avez une carte dans la main avant d'en prendre une?
Çünkü bilmek istediğim şey bunu durdurmanın veya en azından kontrol etmenin bir yolu var mı?
- Mais j'aimerais savoir s'il y a un moyen d'arrêter ça ou, du moins, de contrôler ça.
Gitmeden önce yanına gelip, bir şeye ihtiyacın var mı diye bakmak istedim.
Je venais juste voir s'il vous fallait quelque chose avant que je parte.
Hayatımda sinsice sızmaya çalışmadığın tek bir nokta dahi var mı acaba?
- Du calme. N'y a-t-il aucune partie de ma vie dans laquelle tu ne t'es pas insinué?
Sizin de çözülmesi gereken sıkıntılarınız var mı?
Tu as aucun problèmes qui ont besoin d'être pris en charge?
New York'tayken sırtını tıraş etmesine yardım ettiğim onca zamandan bana borcu var.
Il m'en doit une pour toutes les fois où j'ai rasé son dos à New York.
Canı sıkkın bir geyin neler yapabileceğine dair bir fikriniz var mı?
Vous savez de quoi un homo déprimé est capable?
Kalemden yapılmışım gibi bir halim mi var?
Je n'ai pas de stylo. Est-ce que j'ai l'air d'être fait de stylos.
Evimizi onarmış olsak da bizden alçakça alınmış canların yerini bir daha dolduramayız ve inanması zor olsa da bunu yapanlara yardım edenler var aramızda ve şu an size sesleniyorum :
Bien que nous ayons réparé notre maison, nous ne pourrons jamais remplacer les vies qui nous ont été prises si sauvagement, et aussi dur que c'est à croire, il y en a parmi nous qui aideraient les personnes qui ont fait ça, et je vous parle à vous à présent.
Vaktin var mı, sonraki haftanın sayısını konuşalım?
Oui. Tu as une minute pour discuter de l'article de la semaine prochaine?
Emma, Bölge Savcılığı Stroh'un tüm müvekkillerinin suç kayıtlarını kontrol edebilirse, tutuklama memuruna kendisini Nasıralı İsa olarak tanıtan var mıdır. Varsa...
Emma, voyez si le bureau du procureur peut vérifier les archives criminelles de tous les clients de Stroh pour voir si une personne s'est identifiée devant les policiers comme Jésus de Nazareth.
İşte bu yüzden sana ihtiyacım var Niklaus. Babası olarak kalmalısın.
C'est pourquoi j'ai besoin que tu restes son père, Niklaus.
Aslında, Palmer Teknoloji az önce Starling Polisi'ne yüklü bir miktar bağış yaptı. Ama o ekipmanların işe yaraması için biraz zamana ihtiyacımız var.
En fait, Palmer Technology vient de faire un don à la police de Starling, mais ça va prendre du temps avant de voir les effets de ce nouvel équipement.
O bekleme odasındaki sevimli genç kızlarda olmayan ama bende olan bir şey var. O da gerçek hayat tecrübesi.
- Mais, M. Martin, j'ai quelque chose qu'aucune des adorables jeunes filles dans la salle d'attente n'a, et cela s'appelle l'expérience de la vie.
Asyalı sarışın ikizlerden almıştım ve ayrıca elimde Haroon Raja'nın istek listesi var.
Il m'a été donné par une paire de blondes, les jumelles asiatiques, et j'ai une liste de demandes de Haroon Raja.
Hastanede sizin için ayrılmış çok güzel bir odamız var Sayın Bakan.
On a une très jolie chambre pour vous à l'hôpital, M. le secrétaire.
Amerika Çalışıyor başarıya ulaşacak, ama yardımınıza ihtiyacımız var. Alo?
Nous avons besoin de votre aide.
Uzmanlarımın bağımsız olarak incelemesi için yerinde ve yerinden oynatılmamış bir parmak izine ihtiyacım var.
Je veux une empreinte récente sur place et non relevée, sur un objet de mes experts pour un examen indépendant.
Meteorun Şeytan ile direkt bağlantısı var. Oğlum Şeytan'ın elinde bu konuda bir şeyler yapmalıyım.
Cette météore est directement relié au Diable, et le Diable détient mon fils, donc c'est quelque chose que je dois faire.
Güçleriniz ve görünmez kanatlarınız var. Simgesel mühürlerini kırıp dünyayı kıyamete sürüklemeden önce Mahşerin dört atlısını durdurmaya çalışıyorsunuz. Doğru anlamış mıyım?
Tu as des pouvoirs, tu as des ailes invisibles, et vous essayez d'arrêter les Quatre Cavaliers de briser un tas de sceaux prophétiques qui mènent à la fin du monde, c'est ça?
- Bunların sönmediğinden emin olma şansın var mı?
Tu pourrais t'assurer qu'elles ne s'éteignent pas?
Tek sınıfımız var tatlım.
Mais il n'y en à qu'une, ma jolie!
Şu an evleri barut fıçısı gibi. Ayrıca başka sürprizlere ne onların ne de senin ihtiyacın var.
J'aurais aimé que tu m'en parles avant, c'est un peu explosif en ce moment et ils n'ont pas besoin de plus de suprises et toi non plus d'ailleurs.
Yeni bir programım var. Nüfuzum bizim bu ayaltı dünyamızda çok yetersiz kaldığından hayal kırıklığına uğratabileceğim kişi sayısını sınırlı tutmaya çalışıyorum.
Je suis un nouveau programme parce que mon pouvoir d'influence est très limité dans ce monde ici-bas.
- Buradan başka çıkış var mı?
I l n'y aurait pas une autre sortie? Non.
Var ya, Gretchen'in burada yaşamaya başlamasının senin düzenini ne denli etkileyeceğini hiç hesaba katmamışım ben.
Tu sais quoi? Je n'ai pas assez pris en compte l'adaptation que ce doit être pour toi maintenant que Gretchen est ici.
- Koridora bakar mısın, ayrılan biri var mı?
Tu peux vider le couloirs et vérifier les traineurs?
- Acil bir durum var. - Kocanı çağırır mısın lütfen?
Vous pouvez appeler votre maris svp?
Boyun ya da sırt ağrın var mı?
Okay, est-ce que tu as mal au dos ou au cou?
Var mısın?
Tu es partant?
Başın derde girdiğinde yardım teklif ettim ama her şeyin bir sınırı var.
J'étais le premier à vous aider, mais je ne peux pas faire n'importe quoi.