Verse Çeviri Fransızca
2,331 parallel translation
¶ rapçi gözyaşı döküyorum ¶
Je verse des larmes de rappeur
Seyyar doktor mu? Evet. İşi bulduktan sonra ameliyat odalarını kullandığım yere kârımdan yüzde 10 veriyorum.
Oui, je trouve un cabinet et je verse 10 % de mes bénefs pour utiliser le matos.
- Birisi ailesine haber verse iyi olur. - Ben ararım.
J'appellerai.
Keşke birisi de bana müzik dersi verse.
J'aimerai que quelqu'un me donne des leçons.
Günahkâr kâfirler ipe sapa gelmez söylentiler yayarak dinimize zarar vermeye çalışıyor ; ordu da bizi baskı altına almayı planlıyor.
Tu veux quoi, Winry? Grand-mère dit que chaque fois qu'on pleure en pensant à un mort, plus on verse de larmes, plus la personne morte est triste.
Söylemesi her ne kadar acı verse de bu da seni yeni ortağım yapıyor.
Ça me désole de l'avouer, mais tu es mon nouveau partenaire.
İçki doldurmak, servis etmek, teşekkür etmek...
On verse, on sert, on remercie.
Hak talep etmeden işi bıraktı.
Il démissionne. On ne lui verse rien.
Acı verse bile.
Même si ça fait mal.
Bana biraz daha şarap koy.
Verse-moi encore du vin.
Bazen durum ne kadar acı verse de, devam etmeniz gerekir.
Parfois, il faut foncer tête baissée, même si c'est pénible.
Senin haklı olduğunu söylemek ne kadar acı verse de...
Bien que ça me fasse mal de reconnaître que tu avais raison...
Birisi Norveç'e kötü haberi verse iyi olur.
Il faudrait prévenir la Norvège.
Şu an onun yanında durmak size içinizi kemiren bir acı verse de sizin de zamanınız gelecek, Gabriel.
Même si vous ressentez une forme de souffrance à ne pas être à leur côté aujourd'hui, Votre temps viendra, Gabriel. Je le sais, Mr Ruskin.
Annesini onu fitlerken yakaladım.
Sa mère verse du poison dans son oreille.
Bir kağıda yazıp, elime verse ancak bu kadar emin olurdum.
Comme si on me l'avait avoué, écrit sur un bout de papier.
Kalanı için teminat vereceğim.
- Je verse une caution pour le reste.
Bunun için dünyaları verse, kabul etmem. Adım Gary Monroe.
Y'a pas assez d'argent au monde pour ça.
Biri bana bu sözleşmeyi verse, çok memnun olurdum.
Si quelqu'un me proposait ce contrat, je serais rempli de joie.
- İyi. Eziklere içki koyuyorum ve patronumdan et çalıyorum.
Je verse à boire à des ratés et je vole la viande à mon patron.
Lenny bu adamın cenazesini beklemekten bıktıklarını söylemişti.
Danny ne me verse pas de pension. J'ai pas vu un centime!
Sportelli arabayı bize verse daha da kolay olurdu.
Ça l'aurait été si Sportelli nous avait donné la voiture.
Mutluluktan ağladı.
Versé des larmes de joie.
Federaller, hesaplarına para aktarmışlardı.
Les fédéraux avaient versé du fric sur ton compte.
Her yere benzin döktüler.
Ils ont versé de l'essence partout.
Psikopatik yöntembiliminde de bilgiliyimdir.
Je suis assez versé aussi dans la méthodologie psychopathique.
Eğer işten evime giderken yanan bir çalı görürsem ve Tanrı'nın sesini duyarsam bunu hayali düşünceye sapıyorum, diye tanımlanabilir miyim?
Si je voyais un buisson ardent en rentrant du travail aujourd'hui... et si dans les crépitements, j'entendais la voix de Dieu... pourrait-on dire que j'ai versé dans la pensée magique?
Depozito yatırdım.
J'ai versé une caution.
- Sorun ne? - Neden suyu elime döktün?
Pourquoi tu m'as versé de l'eau sur la main?
Ben sadece o kovayı devirdim.
J'ai juste versé le seau.
Bu olay, umutsuz bir şekilde annesini kurtarmak isteyen Lisbeth'in babası Alexander Zalachenko'nun üstüne benzin dökmesinden sonra oldu.
Cela s'est produit après que Lisbeth ait versé de l'essence sur son père Alexander Zalachenko, dans un geste désespéré pour sauver sa mère.
Ne yaptın? Kahvemin içine mi attın?
L'as-tu versé dans mon café?
Oraya varınca, bana bir içki doldurdu.
Quand je suis arrivée, elle m'a versé à boire.
Eğer izin verse yani.
Je veux pas le baiser.
Kendisi de dahil olmak üzere adadaki her şeyi benzinle yıkadı, Ve şimdi de çakmakla tehdit ediyor.
Il a versé de l'essence dans la pièce et sur lui, et menace d'allumer le tout.
- İlk önce sütü koydun...
- Tu as versé le lait...
Sütünün içine bir şeyler koymadıysa eğer, hayır.
Pas à moins qu'on ait versé quelque chose dans son lait.
Li Yu Tang,... devrim aynı zamanda ölümüne kanla ve fedakarlıkla alakalı.
Li Yu-tang! La révolution, c'est du sang versé et du sacrifice!
Orada benim de kanımdan birinin kanı var.
C'est aussi mon sang qui a été versé.
üzgündü, fakat damla yaş yoktu.
Elle n'a pas versé une larme.
Bir şişe Ren şarabını başımdan aşağıya dökmüştü bir gün.
Un jour, il m'a versé un flacon de vin sur la tête.
Gitmeden bana bir tane daha doldursana.
Verse m'en un autre avant de partir.
Hidrolik vinçle kaldırmışlar, hava bacası yapmışlar, .. çamuru boşaltmışlar, çakıl sermişler, .. daha sonra da hepsinin üstüne beton dökmüşler.
Ils l'ont soulevée sur des pistons hydrauliques, creusé des puits... nettoyé l'argile... posé une couche de gravier et versé du ciment par-dessus.
Böyle bir şey yapmayacağız Bay Gallo. Çünkü birikimlerini buraya yatıran.. .. belirli sayıda insan..
Eh bien, on ne le fera pas de sitôt, M. Gallo... car un nombre important de gens ayant versé un acompte non remboursable... sont morts avant d'avoir aménagé.
- David'e ödeme yapıldıktan sonraki gün, hesaptan başkasına bir milyon dolarlık ödeme yapılmış.
- Le lendemain, après avoir payé David, le compte a versé un million de dollars à quelqu'un d'autre.
Beni odasına çağırıp oturttu. Bir içki koydu ve...
Il m'a fait asseoir dans son bureau, il s'est versé à boire et il a dit...
Yapman gereken sadece bir kasenin içine süt dökmek.
T'as versé du lait sur des cookies.
Bu evi mezarım yapmak için kanımı döktüm ben. - Bayım, hanfendi...
J'ai versé mon sang pour en faire mon cimetière.
Tanrım, biri içeri yapıştırıcı boşaltmış gibi.
On dirait que quelqu'un a versé de la colle là-dedans.
Bu kadar parayı, başka bir çocuğu iyileştirmek için araştırma yapasınız diye mi saçıyorum ben? - Bay Anderson...
Vous pensez que j'ai versé tout cet argent dans la recherche pour trouver un remède pour un autre enfant?
Yine de "Şeytanın Nefesi" hakkında bir bilgim yok.
- Et? J'en ai versé. Mais je sais rien du "Devil's Breath".