English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Türkçe → Fransızca / [ W ] / Waldo

Waldo Çeviri Fransızca

368 parallel translation
Ben, Waldo Lydecker onu gerçekten tanıyan tek kişiydim ve şu dedektiflerden bir diğeri daha beni görmeye geldiğinde Laura'nın hikayesini henüz daha yeni yazmaya başlamıştım.
Moi, Waldo Lydecker, le seul l'ayant vraiment connue. Je commençais à écrire la vie de Laura, quand un policier vint me voir.
- Waldo.
- Waldo.
Oh, kapa çeneni, Waldo!
Taisez-vous, Waldo!
Oh, bu kadar can sıkıcı olma, Waldo!
Cessez d'être désagréable, Waldo!
Sadece Waldo yanınızdayken onu size vermek istemedim, hepsi bu.
Je ne voulais pas vous la donner devant Waldo.
Waldo, kendi iyiliğin için, Laura'nın ölümüyle herhangi bir bağlantım olduğunu ima etmeyi kesmen için seni uyarıyorum.
Waldo, cessez d'insinuer que j'ai tué Laura.
Evlat, Bayan Laura Hunt'a onu görmek üzere Waldo Lydecker'ın geldiğini söyler misin?
Waldo Lydecker désire voir Mademoiselle Laura Hunt.
En az Waldo Lydecker'ın bastonu ve beyaz karanfili kadar iyi bilinen biri olmuştu.
Elle devint aussi célèbre que la canne de Waldo Lydecker et son œillet blanc.
- Merhaba, Waldo.
- Bonsoir, Waldo.
Pekala, Waldo.
D'accord, Waldo.
O değerli şahsiyet Bay Shelby Carpenter hakkında yaptığım özel araştırmamın sonuçları. Bu kadar alçalmakla sadece kendini küçük düşürmüş oluyorsun, Waldo.
Le fruit de mon enquête sur un surprenant personnage :
Onun karşılıksız çek vermekten az kalsın hapse gireceğini ve Virginia'da bir evde konukken, ev sahibesinin mücevherlerini çalan kişi olduğundan şüphelenildiğini, biliyor muydun?
C'est mesquin et indigne de toi, Waldo. Sais-tu qu'il fut emprisonné pour chèques sans provision? Qu'on le soupçonna d'avoir volé des bijoux lors d'une fête?
Waldo bunu niçin yapıyorsun?
Waldo... Pourquoi fais-tu cela?
Orada olmayacaktır, Waldo, olmayacağını biliyorum.
Il ne sera pas là, je le sais.
Çok fazla melodram okumuşsun, Waldo.
Vous lisez trop de mélodrames, Waldo.
Seni, korkunç derecede üzgün olduğumu söylemek için aradım, Waldo. Bu gece seninle yemek yiyemem. Oh, yo, yo.
Waldo, je suis navrée mais, je ne dînerai pas avec vous ce soir.
- Sen de biliyorsun, onları Laura'ya sadece ödünç vermiştim. - Sahiden mi, Waldo?
- Je les ai prêtés à Laura.
Bu arada Waldo Lydecker'dan bu sabah buraya gelmesini istedim.
À propos, j'ai dit à Lydecker de venir.
Waldo.
Waldo.
- Niçin yeniden bayılmıyorsun, Waldo?
- Pourquoi ne pas vous évanouir encore?
- Bunu neden yaptın, Waldo?
- Pourquoi as-tu fait ça?
Waldo, bu konuda elimden geldiğince nazik olmaya çalışıyorum ama sana aynı belirgin gidişatta olanın sen olduğunu söylemek zorundayım.
Je risque de te paraître méchante, mais je dois te le dire : c'est toi qui es victime d'une fichue faiblesse.
Bu saati sana Waldo verdi, değil mi?
C'est Waldo qui t'a donné l'horloge?
Waldo ayakta duran bir kız gördü ve sen olduğunu sandı.
Waldo vit une femme qu'il prit pour toi.
Waldo, Shelby'nin öbür odadan koşarak geldiğini duydu bu yüzden dışarıdaki basamaklarda saklandı.
Waldo entendit Shelby bondir de l'autre pièce et se cacha dans l'escalier extérieur.
Shelby korkmuştu, bu yüzden olabildiğince hızlı bir şekilde dışarıya kaçtı. Sonra da, Waldo geri geldi ve silahı saatin içine koydu.
Effrayé, Shelby sortit en courant et Waldo en profita pour revenir cacher l'arme.
Waldo'nun bir katil olduğuna kendimi inandıramadım.
Je n'arrivais pas à croire... que Waldo était un assassin.
Onun suçlu olmadığını biliyordum. Onda bir sineği bile öldürecek cesaret yoktur. Ayrıca Waldo, onu suçlu göstermek için her şeyi yapıyordu.
Je le savais innocent, il ne ferait pas de mal à une mouche, et Waldo faisait tout pour qu'on le soupçonne.
- Ne yapacaksın? - Waldo'yu tutuklayacağım.
- Que vas-tu faire?
- Mark.
- Arrêter Waldo. - Mark.
- Öyle olur, değil mi, Laura? - Waldo!
- Ainsi va la vie, n'est-ce pas?
Elektronik banttan, Waldo Lydecker'ın sesini dinlediniz.
- Waldo! Vous venez d'entendre la causerie enregistrée de Waldo Lydecker.
Bir hayat aldın, Waldo. Bu yetmez mi?
Waldo, une victime ne vous suffit pas?
Waldo Evans.
Waldo Evans.
Üç kişiyi yakalamışlar. Ama Waldo Evans kaçmış.
Ils ont capturé 3 hommes mais Waldo Evans s'est échappé.
Kim bu Waldo Evans?
Mais qui est ce Waldo Evans?
Adım Evans. Waldo Evans.
Mon nom est Evans, Waldo Evans.
Henry, bildiğin... Waldo Evans adındaki adam hakkında ne biliyorsun?
Henry, que sais-tu sur un homme appelé Waldo Evans?
- Waldo Daggett, yapımcı.
Waldo Daggett, le producteur.
Waldo, işte piyesin ikinci perdesi için istediğin muhteşem performans bu!
Waldo, tu le tiens, ton grand moment pour le second acte.
- Epey ikna ediciydi, değil mi Waldo?
Convaincant, hein Waldo?
Waldo, harika bir fikrim var.
Waldo, j'ai une idée.
Doktor, birazdan Ralph Waldo Emerson'dan alıntıya başlayacaksın.
Doc, arrête-toi, on dirait Ralph Waldo Emerson.
Sağ ol, bekçi.
Merci, Waldo.
Haydi. Zoe, Waldo ve diğerlerine katıl.
Viens retrouver Zoé, Waldo et les autres.
Kimi ıskaladık, Waldo?
- Qui nous a échappé, Waldo?
Bu çok düşünceli bir davranış, kusursuz ev sahibi edası. - Waldo. - Nerdeyse kendi evindeymiş sanacaksınız.
Il fait comme chez lui!
Üzgünüm, Waldo.
Désolée, Waldo.
Evet sahiden.
- Oh, vraiment, Waldo.
Waldo Evans mı?
Waldo Evans?
Ya sen Waldo?
Je suis conquis par cette fille, pas toi Waldo?

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]