English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Türkçe → Fransızca / [ W ] / Whitechapel

Whitechapel Çeviri Fransızca

154 parallel translation
15 papele Whitechapel'daki ikinci elciden aldım.
Elle vendait des fripes dans Whitechapel.
Whitechapel'da cinayet!
Meurtre à Whitechapel!
Whitechapel'da cinayet!
Le meurtrier a encore frappé!
- Üç mü? Whitechapel'da öldürülen kadınlardan bahsediyorum.
Trois femmes tuées à Whitechapel.
Hepimizin WhiteChapel'da dükkanı var. Ana yoldaysanız sorun yok.
On a tous un magasin à Whitechapel Well.
Whitechapel cinayetleriyle ilgili bir şeyler bildiğinizi sanıyorum.
Vous savez quelque chose sur les meurtres de Whitechapel.
- Whitechapel'de basitçe soruşturdum.
J'ai simplement enquêté.
- Ayrıca kilisenin baş kasabı.
- Et Eventreur-en-Chef à Whitechapel!
İsterseniz köpeği dışarı çıkarıp kilisedeki arkadaşıma haber verebilirim.
Je peux bigophoner à un pote à Whitechapel.
Whitechapel mı? Çok hırslısın, Poirot.
Il était déterminé à ruiner mon mari.
Whitechapel'da bir ev inşa etmek.
Une maison sur Whitechapel. Pardon?
Whitechapel mı?
Whitechapel?
WHITECHAPEL KATİLLERİ YAKALANDI. ÜÇÜNCÜ ŞAHIS MASUM.
Bijoutier : assassins arrêtés Troisième homme innocent
Ripper, Whitechapel'e saldırdı.
Un éventreur frappe à Whitechapel!
Whitechapel Mahallesi
Quartier de Whitechapel
Whitechapel'e gelmiş ve doğal eğilimlerine boyun eğmiştir.
Indiens Peaux-Rouges... s'est égaré à Whitechapel, avant de s'adonner à ses intincts de primitif.
Mesleği ne olursa olsun, Whitechapel'de kimsenin üzüm alacak parası yoktur.
Nul ouvrier.... qui travaille à Whitechapel, quelque soit sa branche, ne peut s'offrir de raisin.
Whitechapel'de onlardan bir sürü var.
Ils ont les moyens. Il y en a pléthore à Whitechapel.
Memeleri çıkar çıkmaz Whitechapel'de başına geleceklerden de mi kötü olur?
Quoi de pire qu'il ne lui soit déjà arrivé à Whitechapel?
Ben Müfettiş Abberline, Whitechapel'de görevliyim.
- Oui, en effet. Je suis l'Inspecteur Abberline, affecté au district de Whitechapel.
Ben Kidney ve Özel Şube'nin Whitechapel'de ne işi olur?
Que diable irait faire Kidney et la Cellule Spéciale à Whitechapel?
Tek bildiğimiz, Whitechapel mahallesinde yaşayan... bir hayat kadını olduğuydu.
Nous savons que c'était une "malheureuse", et qu'elle vivait dans le quartier de Whitechapel.
Burası güzel bir yere benziyor.
Whitechapel. C'est un coin qui a l'air bien.
Benimle Whitechapel'e gelip genç bir kızın cesedine bakmanızı istemek zorundayım.
je dois vous demander de venir avec moi à White Chapel pour voir le corps d'une jeune fille.
Bilney bu kadarını söyledi. Whitechapel mezarlığına gömülmüş. İyi iş çıkardın Watson.
Mr Bilney l'a fait entérrer à White Chapel à ses frais bon travail Watson.
Toplanın, Whitechapel takımı.
Rassemblement, les whitechapels.
Hadi, Whitechapel, hâlâ kazanabiliriz.
Allez les whitechapels, on peut encore gagner.
Whitechapel Piskoposu.
L'évêque de Whitechapel.
Kentsel Düzen Binası White Chapel, Londra
CONFINEMENT URBAIN WHITECHAPEL, LONDRES
Onu niye Whitechapel'den oraya taşıdın?
Pourquoi la déplacer de Whitechapel?
Agatha'nın Whitechapel'e yardıma neden bu kadar hevesli olduğunu anlıyor musun?
Vous voyez pourquoi Agatha est si motivée pour aider à Whitechapel?
Whitechapel, 1888.
Whitechapel, 1888.
Whitechapel'de ölü bir kadın var, basit bir hizmetçi. Ben...
Une femme, morte à Whitechapel, une simple domestique.
Çete cinayetleri, uyuşturucu cinayetleri, aile içi cinayetler nitelikli hırsızlık, aggravated burglary, sebepsiz yere Cuma gecesi başından vurma cinayetleri var.
Meutres de mafieux, de camés, conjugaux ; cambriolages aggravés. Coup sans raison sur la tête un vendredi soir - Whitechapel.
Whitechapel Sokağı 129 numara.
Il habite au 129, Whitechapel Street.
Zayıf bir bağlantı ama Whitechapel, Londra'nın doğusunda 3,8 kilometrekarelik bir alan. Karındeşen cinayetlerinin hepsi orada işlenmiş.
C'est peu, mais Whitechapel est le quartier de Londres où l'éventreur a sévi.
Whitechapel Trajedisi
La tragédie de Whitechapel
Şu kırmızı noktalar, 1888'deki Whitechapel cinayetlerinin meydana geldiği yerler.
En rouge, l'emplacement exact des meurtres de 1888.
Zanlı Whitechapel Sokağı 129 numaraya gidiyor.
Le suspect se dirige vers le 129, Whitechapel St.
Bu sabah 2.30'da Los Angeles polisi ve FBI Batı Hollywood Şerif Karakolu'ndaki Los Angeles ilçe şerifleriyle birlikte Bayan Ellen Bunting'i
Ce matin, la police de L.A. et le F.B.I., en collaboration avec le bureau du shérif de West Hollywood, ont arrêté Ellen Bunting, à son domicile de Whitechapel Street.
Bu tekrardan Whitechapel gibi.
C'est Whitechapel qui recommence.
Whitechapel'deki çocukları görüyorsun video oyunlarında fahişeleri öldürerek skor yapıyorlar.
Les gamins de Whitechapel jouent à des jeux vidéo et gagnent des points en tuant des prostituées.
Kız için doğru olanı yapıyoruz yapabildiğimizi yapıyoruz ama kız, babası ve Whitechapel için hayatının geri kalan günleri için ölü olarak kalmalı.
Nous le faisons tout ce qu'il faut pour la fille, tous les moyens que nous avons, mais elle doit rester morte pour son père et pour tout le monde à Whitechapel jusqu'à la fin de ses jours.
Blewett'in yanı sıra Whitechapel'in de yarısında yatırım yapıyor.
A coté de ceux de Blewitt, il a des fonds dans la moitié de Whitechapel.
- Biliyorum o senin arkadaşın, Bennet. Ama eğer Müfettiş gittiyse, Whitechapel'in emniyetini senden iyi kim sağlayabilir?
Je sais qu'il était... il est votre ami, Bennet, mais si l'inspecteur est parti, y aurait-il un meilleur homme pour garder Whitechapel en sécurité?
Whitechapel'a verecek bir şeyim yok Rose.
Je n'ai rien à offrir à Whitechapel, Rose.
Ve Whitechapel'ın da verecek bir şeyi yok.
Et Whitechapel n'a rien pour moi.
Whitechapel'da bir ev inşa etmek.
- Merci, j'y vais.
Whitechapel takımı, toplanın.
Rassembement!
Mary Bousfield'ın ölümünden bu yana bir hafta geçti...
La peur s'empare de Whitechapel...
Whitechapel'in kalbindeki hastalık, Yüzbaşı Jackson.
- Maladie dans le coeur de Whitechapel, capitaine Jackson.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]