Yapamayacağım Çeviri Fransızca
3,047 parallel translation
Yapamayacağım.
- Je peux pas faire ça. - Et bien..
Bunu daha fazla yapamayacağım.
Je-je ne peux plus faire ça.
Aslında bunu yapamayacağım.
Tu sais quoi? Je ne peux pas faire ça.
Geri döndüm artık. Yapamayacağım şey yok.
Je suis revenue et je peux tout faire.
Eğer sınırdan öteye geçmemi istemiyorsan, bana ne yapamayacağımı söyle.
Pour ne pas franchir la ligne,
Hayır, bu sadece yapamayacağımı bildiğim bir şey daha.
Non, c'est juste une chose de plus que je sais que je ne peux pas faire.
- Bunu yapıp yapamayacağımızı görmenin, ilk önce yönetime göstermekten daha iyi bir yolu var mı?
Quelle meilleure façon de voir si on peut le faire que de le montrer d'abord à la direction?
Yapamayacağımı düşünüyor ama yapabilirim.
Il croit que je ne peux pas mais je le peux.
"Üzgünüm. Yalan söyledim. " Banyoda değilm, bunu yapamayacağım.
" Désolé, j'ai menti, je suis pas aux toilettes, je peux pas.
Sanırım yapamayacağım.
Je devrais pas.
- Başkan Hellman benimle çıkmak istedi ben de Sabrina'ya böyle bir şey yapamayacağımı söyledim.
Le maire m'a dragué, je voulais pas faire ça à Sabrina.
Acil yardım görevlileri onu kurtarmak için hiçbir şey yapamayacağımı söyledi.
Les ambulanciers ont dit qu'il était il y avait rien à faire pour le sauver.
Bunu yapamayacağım.
Je ne peux pas faire ça.
Bunu sensiz yapamayacağımızı biliyorsun.
Tu sais qu'on ne peut pas le faire sans toi.
Sen kimsin ki bana ne yapıp ne yapamayacağımı söylüyorsun?
Bordel qui es-tu pour me dire ce que je peux ou ne peux pas savoir, hein?
Yapamayacağım, Mia. Olmuyor.
Je ne peux pas faire ça, Mia.
Yapamayacağımız hiçbir şey yok.
Il n'y a rien qu'on peut faire pour ça.
Ona bunu yapamayacağımı söyledim ve bir süre tartıştık ama çok sarhoştu.
Je lui ai dit que je ne pouvais pas et on s'est disputé un peu, mais elle était si ivre.
Ve şu zamana kadarki en iyi ikinci haberimi yapamayacağımı söyledin.
Et comme demandé, je n'écrirai rien sur cette belle histoire.
* Asla yapamayacağım * * Beceremeyeceğim *
♪ now l'll never make it ♪ ♪ l'll never make it ♪
* Hiçbir şey yapamayacağımı sandın, her şeyi yaptım *
♪ you thought I wouldn t sell without you ♪ ♪ sold nine million ♪
Ben... ben yapamayacağım.
Je peux pas. Désolé.
Bunu tekrar yapamayacağım.
Je ne referai pas ça.
Kendi malımla ne yapıp ne yapamayacağım hükümet tarafından söylense benim için çok rahatsız edici olurdu. Ne kadar saçma görünürse de görünsün.
Cela me resterait en travers de la gorge que le gouvernement me dise ce que je peux ou ne peux pas faire avec ma propriété, même si ça semblait trivial.
Yapamayacağım şeyi söylemeyi sevmiyorum.
Je n'aime pas qu'on me dise quoi faire.
Yapamayacağımı mı sanıyorsun?
Tu penses que je ne ferai pas ça?
- Bunu yapamayacağımı biliyorsun.
Vous savez que je ne peux pas.
Sadece beyaz insanların olduğu popülerlik balosu platformu yapamayacağımıza göre...
Vu qu'on ne peut pas faire un char populaire pour le bal de promo avec toutes les personnes blanches je pense qu'on devrait en faire un
Peach'i yarın arayıp yapamayacağımızı söyleyeceğim.
Je dirais a Peach demain que nous ne le ferons pas.
Artık ne yapıp yapamayacağımı söyleyemezsin.
Vous n'êtes plus en mesure de me dire ce que je peux ou ne peux pas faire désormais.
Radyo programını yapamayacağımızı düşünmüştüm.
Je pensais qu'on ne pourrait pas faire le show à la radio.
- Olmaz. Artık onu yapamayacağımızı söylediler.
- Non, on a plus le droit de le faire.
Bunu yapamayacağımı biliyorsun.
Tu sais que je ne peux pas faire ça.
Ama artık yapamayacağım.
Mais plus jamais.
Seni korumak adına yapamayacağım şey yok.
Il n'y a rien que je puisse faire pour te protéger?
Çok gerginim, yapamayacağım.
Non, ça me stresse trop.
Bugün işimi sensiz yapamayacağımı fark ettim.
J'ai réalisé aujourd'hui que je ne peux pas faire mon boulot sans vous.
- Bunu yapamayacağım, anladın mı?
- Je ne peux pas faire ça, okay?
- Louis, finansal davaların beni sıkması bunları uykumda yapamayacağım anlamına gelmez.
Louis ce n'est pas parce que les cas financiers m'ennuient que ça ne veut pas dire que je ne peux pas le faire les yeux fermés.
Gelirsem asla yapamayacağımı biliyordum.
Je savais que si je venais, Je n'aurais jamais été capable de le faire.
Bak burada elimden geleni yaparım ki fazla bir şey yapamayacağımın farkındayım ama bizimle Charlie arasında seçim yapmak zorundasın ve senden Charlie'yi seçmeni istiyorum.
Je ferai de mon mieux, même si c'est pas grand-chose. Mais tu dois choisir entre Charlie et nous, et je te demande de choisir Charlie.
Akıllıca seçimler yapamayacağımı düşünüyorsun.
Tu penses que je n'ai pas fait de choix intelligents.
Watty'yle konuşma işini yapamayacağım.
Je ne peux pas faire ça... ce truc avec Watty.
- Bunu yapamayacağımı mı düşünüyorsun?
- Tu ne crois pas que je puisse le faire?
Bunu yapamayacağımı biliyorsun, Mona.
Vous savez que je ne peux pas faire ça, Mona.
- Yapamayacağım, pes.
Je ne peux... je ne vais pas le faire.
Bilim yapamayacağın bir şey var mı?
La science. Tu es sans limite.
Senin yapamayacağın her şeyi ben yaparım.
Ok, peu importe ce que tu ne peux pas faire, je le ferai.
Bunu yapamayacağım.
( soupirs )
Soğan haklarımın soğan kısmını yemeye başladım, Carol'la harika ilişkim sayesinde günlük tutmaya başladım, bu arada kendisi erkektir, gerçi onunla daha lezbiyenlerin yapamayacağı hiçbir şeyi yapmadık.
Actuellement, je mange l'oignon de mes rondelles d'oignons frites, j'ai commencé à écrire mon journal intime grâce à mon excitante relation amoureuse avec Carol, qui est un homme.
Ne yani, artık şaka da mı yapamayacağız?
Allez, on peut plus plaisanter maintenant?
yapamayacağımı biliyorsun 17
yapamam 3103
yapamıyorum 389
yapamaz 108
yapamadım 122
yapamazsın 482
yapamazsınız 119
yapamayız 200
yapamazdım 44
yapamazlar 48
yapamam 3103
yapamıyorum 389
yapamaz 108
yapamadım 122
yapamazsın 482
yapamazsınız 119
yapamayız 200
yapamazdım 44
yapamazlar 48