Yaparlar Çeviri Fransızca
3,085 parallel translation
Bir şey değil, bazı şeyleri değiştirirler, hizmete adanmış yıllara makyaj yaparlar.
Trop longtemps. Ils peuvent bien détourner quelques fonds pour s'allouer une petite prime de dévouement.
Her yerde yaparlar.
- Partout.
Shakespeare'in oyunlarındaki karakterler işler sarpa sardığında kapana kısıldıklarında ne yaparlar?
Que font les gens dans Shakespeare quand ils n'ont pas de solution, quand ils sont piégés?
Bir bebek fil veya bir bebek kurbağa olsun bir kar maymunu yada goril hepsinin aileleri onları güvenli bir konumda tutabilmek için ellerinden geleni yaparlar.
Qu'il s'agisse d'un éléphanteau, d'une grenouille ou d'un singe ces petits ont tous des parents qui font tout pour les protéger.
Ve bütün gün yaparlar.
Toute la sainte journée.
Normalde gösterilerini VIP'ler için yaparlar... Sakın alınmayın.
Tous les VIP du pays rêvent de les regarder, sauf votre respect.
İlki, işlerini ciddiye alırlar ve işlerini sürekli en üst seviyede yaparlar.
D'abord, il prend son travail très au sérieux, et travaille constamment au plus haut niveau.
Brownie'ler aynı zamanda mükemmel kişisel alışverişler yaparlar.
Les Lutins sont d'excellents acheteurs personnels.
Avlarına ulaşmak için her şeyi yaparlar.
Il fera tout pour le capturer.
Nasıl yaparlar?
Comment pourraient-ils?
O zaman bizi vasi yaparlar.
Et ils nous nomment tuteurs.
"Megan ve Ariel yatağa kadar yarış yaparlar."
" Megan et Ariel courent pour coucher l'étudiant en échange,
Onun üzerinde nasıl bir etki yaparlar?
Qu'est ce que- - Qu'est ce que ça pourrait lui faire?
Anne babalar da işte böyle yaparlar ara sıra.
C'est juste ce que font les papas et les mamans parfois.
Zamane veletleri nerede alışveriş yaparlar?
♪ Où les enfants de la hanche aiment faire les magasins? ♪
Bu adamların yarısı, hapisteyken tehlikeli ağız dalaşı yaparlar.
La moitié était pour des altercations violentes dans la prison.
- Ama her zaman boktan şeyler yaparlar... - Orada dur!
Mais il faut toujours qu'ils foutent la...
Erkekler bazen saçma şeyler yaparlar. Özellikle de aşık olduklarında...
Les hommes font des choses folles quand ils sont amoureux.
Yapmayacaklarını söyleyeceklerdir ama çıngar çıkarırsanız yaparlar. - Peki, görüşürüz. - Peki, görüşürüz.
Ils diront qu'ils en font pas, sauf si tu fais une scène.
Alışverişlerini, Doğu Yakası'nda yaparlar. Yani o sırada okuldan çıkıyor olabilir.
Elle a pu quitter le campus pour faire du shopping sur l'Upper East Side.
- Seri katiller uğraşacakları birilerini bulamayaınca küçük icraatlardan, büyüklerine geçiş yaparlar.
- Les tueurs en série sont ou exaltés, ou déprimés quand ils réalisent qu'ils n'ont plus leur jouet.
Oyuncular sahtekardırlar. Her zaman rol yaparlar.
Toujours en représentation!
Ve bunu senin gibi tombul, ufak lordlar yaz günlerini rahatlık ve huzur içinde geçirebilsin diye yaparlar.
Ils le font pour que vous, les seigneurs dodus, puissiez apprécier vos après-midi dans votre petit confort.
İyi anneler Cadılar Bayramı kostümü yaparlar.
Halloween, c'est la mère qui prépare.
Sen endişelenmezsin demiyorum, ama bana bebek muamelesi yaparlar.
Je ne veux pas dire que toi tu ne t'inquièteras pas, mais eux me traiteraient comme un bébé.
Dothrakiler canları istediklerinde kendi sebepleri için bir şeyler yaparlar.
Les Dothrakis font les choses sur leurs propres temps pour leurs propres raisons.
Bu insanlar her şeyi yaparlar.
Ces gens sont capables de tout.
Taş Kargalar ne yaparlar?
Que font les Corneilles de Pierre?
Albinolar çiftleşme kulübesinde bekçilik yaparlar.
Les albinos sont les voyeurs dans la grange nuptiale.
- Bazen insanlar sinirlenir ve yanlış şeyler yaparlar.
Eh bien, ca peut arriver et ca pose un problème d'amoureux en colère.
İnekler daima gece yarısı ziyafeti yaparlar.
Ils pourront toujours avoir un festin de minuit.
Onları kendi hallerine bırakırsak bu ülkeye istediklerini yaparlar.
Si on les laisse, ils feront ce qu'ils veulent.
Gazete satmak için her şeyi yaparlar.
Ils sont juste au désespoir pour vendre des journaux.
Şöyle bir zıplama hareketi yaparlar.
Ils sautent sur place.
Parasız, gözü dönmüş birçok eleman birazcık zevk için her şeyi yaparlar.
Plein de gars fauchés qui veulent un peu d'action.
Belki bazen sana yardım edebilirler ama bir zaman geldiğinde bir bakarsın, onların kancasına takılıvermişsin. Sana bir iyilik yaparlar ve iyiliğin karşılığını isterler.
Peut-être qu'ils te sortiront du pétrin, et tu réaliseras que t'es piégé, ils ont ton cul, et tu leur dois une faveur.
- Ne yaparlar, dizine mi sıkarlar? - Ne?
- Ils te pètent la rotule?
Kadınlar, mutlu oldukları şeyi yaparlar.
Les femmes font ce qui leur plaît.
Seni yaşarken bir tabut yakacak olsalar bile - - Ki bunu yaparlar.
Même s'ils essaient de te brûler vif dans un cercueil et ils le feront.
Evet Dorothy, müttefikler birbirleri hakkında da casusluk yaparlar.
Oui, Dorothy, les alliés s'espionnent entre eux.
Bir erkek ve kadın nasıl bebek yaparlar?
Comment un homme et une femme font un bébé?
- Seks yaparlar.
273 ) } – Ils font l'amour.
Test pozitif çıkarsa bana ne yaparlar bilmiyorum. Sakin ol.
Je sais pas ce que je risque, si c'est positif.
Saçtaki esrar kalıntısını götüren sprey. - Saç testi yaparlar diye.
Un shampoing anti-THC, en cas de test capillaire.
Biz olmadan bir parti yaparlar.
Ils peuvent avoir la réception sans nous.
Netlabeller her şeyi kendileri yaparlar.
Un netlabel fait tout lui-même.
Siz daha taksiye binip merkezinize gitmeden bundan onlarca kopya yaparlar. - İtiraz ederiz.
Il y aura dix copies du mobile avant que vous soyez à votre Q.G.
Wildoeren'ler tamamıyla kördür. Her hareketlerini koku alma duyularıyla yaparlar.
Les wilddeoren sont aveugles et se fient uniquement à leur odorat.
Birisi ona yaklasirsa onu kapatirlar ve yeniden yaparlar.
Que quelqu'un y regarde de trop près et il suffit de la fermer pour recommencer avec une autre.
Kocalar böyle yaparlar.
Comme tous les maris.
Neden böyle bir sey yaparlar ki?
Pourquoi le cacher?