Yapayalnızım Çeviri Fransızca
381 parallel translation
Burada yapayalnızım.
On se sent si seul, ici. "
Yapayalnızım.
Quelle solitude!
Yapayalnızım.
Vous me manquez tous.
Rolsüz, yapayalnızım...
Quand je ne joue pas, je suis seul.
Yapayalnızım. - Ama...
Je suis seul.
Yapayalnızım Vicki ve seni seviyorum.
Je suis seul et je t'aime.
"Franz canım Franz yapayalnızım lütfen benimle kal."
Franz... Franz chéri... je suis si seule... je t'en prie... reste avec moi.
Bu dünyada yapayalnızım. Birinin evine konuk olmak... hele hele böyle harika bir ortama sahip bu güzel evde olmak... benim için çok kıymetli.
Je suis seul dans Ia vie... et être accueilli ainsi chez vous... dans une atmosphère aussi délicieuse... est un cadeau précieux.
Yapayalnızım.
Je suis seul.
Yapayalnızım.
Je suis seule.
Bu gece yapayalnızım.
Ce soir je suis seule.
... yapayalnızım, perişanım.
" Je suis seul, désespéré,
Artık tümüyle yapayalnızım.
Je n'ai plus personne...
Kocam öldü öleli, zavallı bir dulum. Yapayalnızım, konuşacak kimsem, söyleyecek sözüm yok.
Depuis la mort de mon mari, je suis une pauvre veuve, toute seule, qui n'a personne à qui parler.
Karanlığa doğru ilerledim. Ve gördüm ki, yapayalnızım.
J'ai avancé dans les ténèbres et j'ai vu que j'étais seule.
Seninle evlenirdim çünkü yapayalnızım ama yeni şeyler üstlenmek için çok yaşlı ve yorgunum.
Je t'épouserais bien. Je suis seul, mais trop vieux et fatigué pour m'investir.
Burada yapayalnızım. Kimseye ulaşamıyorum.
Je suis seul sans aucun contact.
Yapayalnız kaldım.
Il ne reste que moi.
- Bu dünyada yapayalnız mısınız?
Tout seul au monde?
Güvertede harika manzaralar yakaladım. Filikaların etrafında duran bir yığın insan. Can yeleklerini giymiş yavaşça hareket eden yapayalnız insanlar.
J'en ai fait de merveilleuses sur le pont d'un des bateaux avec un petit groupe un peu gauche équipé de gilets de sauvetage.
Eğer suçlu olduklarını düşünüyorsanız bu mahkemenin hepimizi suçlu çıkarması gerekir o zaman bizler ki - kendi tutkularımızın peşinde koşup çocuklarımızı kendilerini korumayla baş başa bırakarak hepsini yapayalnız bırakıyoruz.
Si vous les déclarez coupables, il vous faudra alors tous nous condamner. Nous, qui en proie aux passions, abandonnons nos petits, nos enfants... qui sont de plus en plus seuls.
Bence buna hazır değilsin, ve sanırım yapayalnız kalacaksın.
Je ne pense pas que vous soyez prête pour cela. Et vous serez isolée.
Karşımda yapayalnız, güzel bir kız vardı, benimse zamanım boldu. Yapacak işim yoktu, ben de başımı belaya soktum.
Elle était belle et seule... et j'avais tout le temps de m'attirer des ennuis.
- Yapayalnız kaldım çünkü.
- et parce que je suis seule.
Ben hasta bir kadınım ve bu bomboş evde yapayalnız kaldım!
Je sais que je suis très malade et que je suis seule... dans cette maison horrible!
Evet bir şey yitirdim ; Peter ve Linnea onu elimden alıp beni yapayalnız bıraktılar.
Peter l'a ramassé, puis lui et Linnéa m'ont laissée seule.
Mahşer gününe değin gemiyle yapayalnız mı seyir alacağım yani? Ölmeyi arzuladım ama ölüm beni reddetti.
Allais-je naviguer jusqu'au Jugement, appelant une mort qui me serait refusée?
Yapayalnızım.
Je le sens.
# Bildiğim yoldan şaşmayacağım... #... kalabalıkta yapayalnız.
J'irai mon chemin seul Seul au milieu de la foule
Onları savaşın ortasında yapayalnız bıraktım.
Je les ai laissés dans l'horreur de la guerre.
Yapayalnız kalacağım.
On sera tristes.
Oh, Katherine, Bay Jorgy dünyada yapayalnız. Oh? Hiç kimseniz yok mu, sizi arayıp soracak bir kimse?
Oh, Katherine, M. Jorgy est seul au le monde. N'avez-vous pas quelqu'un, de la famille?
Yapayalnız bir kadın olarak yaşlanacağımı ve dans öğretmeni olacağımı. Şimdi seni tanıdım.
Tu crois que j'ai envie de devenir un vieux professeur de danse solitaire, après t'avoir connu?
Yapayalnız kalacağımı zaten en başından biliyordum.
Je savais que je resterai horriblement seule.
Kendi kendime, işte bu kadar dedim. Tekrar yapayalnız kalacağım.
Et je me suis dit, ça y est, je vais me retrouver toute seule.
Yapayalnız kaldım!
On me laisse toute seule.
Beni burada yapayalnız bırakıyorsun.
Pourquoi tu m'as abandonnée? Courage mère.
Gianni'nin ve benim yollarımız ayrıldığı zaman kendimi bu kötülük dolu dünyada terk edilmiş, yapayalnız hissettim.
Quand nous nous sommes séparés, lui et moi, je me suis retrouvée seule, seule au monde.
- Yapayalnız kalmıştım...
- J'étais seule...
Yapayalnız olmayacağım.
Je suis pas seule, il y a la télé.
Güvertede, binlerce adamın ortasında bir anda kendimi küçücük ve yapayalnız hissettim.
Debout, sur ce pont, entouré de milliers d'hommes... jamais je ne m'étais senti aussi petit et seul.
Sadece beş dakika için ayrıldım ve seni ilk kez... yapayalnız gördüm.
J'ai pris cinq minutes de pause et je t'ai vu seul, pour une fois.
Artık kardeşim öldü, yapayalnız kaldım.
Maintenant qu'il est parti, y a plus personne.
Adım Harold ve burada yapayalnız yaşıyorum.
Je m'appelle Harold et je vis seul ici.
Fuzuli bir şeymişim gibi hep yapayalnız bırakıldım... ve sürekli kendimi dışlanmış hissettim.
Tu m'as mis dans la position de la cinquième roue du carrosse, en me faisant me sentir exclu.
Artık her şeyi yapayalnız öğrenebiliyorum.
Je peux m'informer toute seule sur tout.
Yapayalnız mı?
Toute seule?
herkes masanın başındayken zıplayacağım beni görebilecekler ve annem durduracak beni Tek başına kaldığına biri nasıl ayakta kalır orada çevresinde hiç kimse yokken gerçekten yalnız yapayalnız...
Je le ferai quand tous seront à table. Pour qu'ils me voient et que maman essaie de m'arrêter. Et quand tu es seul sur la montagne.... autour il n'y a plus personne.... mais personne personne...
Mağaramdan hemşerilerimden ve alıştığım kokulardan, uzakta olmanın korkusu tek başıma, yapayalnız yaşamaya itti beni yeniden.
La peur... que loin de ma tanière... et loin des miens... je ne redevienne muet.
Tanrım, yapayalnız olduğum bu sırada beni terk etme.
Mon Dieu, ne m'abandonnez pas, maintenant... que je suis toute seule...
"Sağ salim" mi? Yapayalnız ve benim yardımım olmadan mı?
Sans mon aide?