Yapılabilir Çeviri Fransızca
1,003 parallel translation
Bir şey yapılabilir demiştim.
Je vous ai dit ce qu'on pouvait faire.
Üste konuşma orijinalinden daha zayıf bir el ile de yapılabilir ki bu gerçeği partnerin unutmaması gerekir.
Elle peut être faite avec une main plus faible que la demande originale. Il ne faut pas l'oublier.
Bu şampanyayla yapılabilir mi Ned?
Ned, on peut le faire au champagne?
Ne yapılabilir biliyoruz.
Vous savez ce qui doit être fait.
Acil bir durum olduğunu Rahibe anlattım savaş zamanı bir şey yapılabilir diye düşündük.
J'ai dit au Pasteur qu'il y a urgence, Qu'une exception, en temps de guerre...
Sınıfınızın istediği buysa yakınlarda yapılabilir.
Si c'est ce que votre classe souhaite...
Bir çok şey yapılabilir, Bay Kane.
Ce n'est pas une mince affaire.
St. Sebastian'da izin günü ne yapılabilir ki?
Que faites-vous à Saint-Sébastien?
Ama yapılabilir.
Mais c'est possible.
Burada danslar, toplantılar, her şey yapılabilir.
On pourra le louer pour des bals, des conventions, enfin, tout.
Yapılması gerekiyorsa, sanırım yapılabilir.
S'il le faut, je suppose qu'on n'a pas le choix.
Yapılabilir.
Ça peut se faire.
Yapılabilir, daha önce yapıldı ve yine yapılabilir.
C'est faisable. On l'a fait, on le refera. C'est faisable ici.
Burada, bizim tarafımızdan yapılabilir.
Par nous.
Yapılabilir mi, bilmiyorum.
Je ne sais pas qui peut tant donner.
Yapılabilir.
C'est possible.
Su altında çalışmak gerekir. Ama belki yapılabilir.
En travaillant, sous L'eau, oui, peut-être.
Belki hala birşey yapılabilir.
Peut-être qu'on peut faire encore quelque chose.
Eğer derhal başlarsak bu iş yapılabilir.
Ce sera réalisable si les travaux commencent immédiatement.
# Her şey, her şey yapılabilir...
Tout peut passer
30 dakikada çok şey yapılabilir.
On en fait, des choses, en 30mn.
Gwendolen, bu günlerde insanları sırf sana benzemiyor diye reddetmek kolayca yapılabilir bir şey değil.
Tu sais, Gwendolen, de nos jours, nous ne devons pas négliger ces gens, juste parce qu'ils ne sont pas de notre milieu.
Zort çekme iki şekilde yapılabilir :
Il existe deux pernacchios.
Belki bir elbise yapılabilir ondan.
Mais peut-être un déguisement.
Hepsi yeniden yapılabilir.
Tout peut se reconstruire.
Bazı geliştirmeler yapılabilir. Ama yine de etkileyici bir silah değil her neyse sen kazandın.
Même en apportant des améliorations, ce n'est pas une arme efficace.
Fakat başarısız olduğumuz nokta, yağmaya karşı mezarı sağlama almak. Bu yapılabilir mi?
Mais nous ne savons pas les protéger des profanations.
- Bu birkaç dakika içerisinde yapılabilir.
- Pas des années, quelques minutes.
Hayatta un çuvalı boşaltmaktan daha iyi şeyler yapılabilir.
Il doit certainement y avoir autre chose dans l'existence.
Bugün, bu iş yarım saatten az bir süre içine bile yapılabilir.
En 1956, on le fait en moins de la moitié,
Bu yapılabilir. Uygun teminatlar verilirse tabii ki.
Ca pourrait s'arranger, avec le collatéral adéquat, bien sûr.
Eğer siz yapılabilir diyorsanız, bu benim için yeterlidir.
Si vous croyez que c'est faisable, ca me suffit.
Bu havada başka ne yapılabilir ki?
Que faire d'autre par ce temps?
- Ne yapılabilir?
- Quel est mon rôle là-dedans?
Belki de atomik güçle yapılabilir.
Mais peut-être qu'avec l'aide de l'énergie nucléaire...
Onu istediğimin duyulmasını istiyorum... Bu yapılabilir.
Mais je veux qu'une tierce personne lui dise qu'on peut me sauver.
Söylermisin, bu sahnede başka ne yapılabilir?
Que feriez-vous de cette scène?
- Yapılabilir bayan, yapılabilir.
- Ça se pourrait, ça se pourrait bien.
Elbette durdurmayacak. Ama ne yapılabilir?
- Bien sûr, mais qu'est-ce qui l'arrêtera?
Bu kısacık hayatta başka ne yapılabilir?
Comment faire autrement si tu veux agir dans cette courte vie?
Sakin ol, belki... belki hala bir şeyler yapılabilir.
Ne t'en fais pas tant, peut-être qu'il y a une solution.
Beklemekten başka ne yapılabilir ki?
Que faire sinon attendre?
Bu deney sadece bir kere yapılabilir.
Notre expérience ne pourra être qu'unique.
Bu durum için komik bir şiir bile yapılabilir.
On pourrait en faire un poème.
Şikâyet anca fuhuşla zorlanan kişi tarafından yapılabilir.
La plainte doit être faite par la personne intéressée. Celle qui a été poussée à la prostitution.
Biliyor musun, her şey harika yapılabilir, her şey.
Tu sais, tout est intéressant, dans la vie.
Yapılabilir!
Je ne peux pas faire ça!
Ne yapılabilir ki?
Que faire?
Telaşınız anlaşılabilir olmakla birlikte büyük bir haksızlık yapılıyor.
Je comprends votre indignation, mais cette situation est injuste.
Çoğu kadın kendilerine yapılan evlilik teklifi konusunda tuhaf düşüncelere kapılabilir. Özellikle de bu teklif, gece geç vakit oldukça içkili bir erkek tarafından yapılmışsa.
La plupart des femmes se sentent bizarres après une proposition de mariage, surtout si ça se produit tard le soir et que l'homme a bu quelques verres.
Yapmamız gereken fedakarlıklar ancak sevgiyle yapılırsa... katlanılabilir hale gelir.
Les sacrifices requis ne sont supportables que si nous les faisons avec amour,