Yüzme Çeviri Fransızca
1,825 parallel translation
Yüzme havuzuna?
A la piscine?
Bilirsin, suyun düşünmeye olanak sağladığı anlaşıldığından beri, yüzme havuzlarında neden sınıfların olmadığı merak konusu.
Tu sais, l'eau incite tellement à penser que c'est un miracle de ne pas faire cours dans des piscines.
Karım, havuza düştü ve yüzme bilmiyor.
Elle est tombée dans la piscine. Elle ne sait pas nager.
Çünkü çocuğun tehlikeleri kendi başına deneyimlemesi için doğru zaman değildir. Mesela : "Uçurumun kenarına fazla yaklaşma!" veya "Nehirde yüzme, timsahlar var!"
parce qu'un enfant ne peut pas prendre le risque de mettre en doute des avertissements comme "Ne va pas trop près de la falaise" ou "Ne nage pas dans la rivière, il y a des crocodiles".
Çünkü belirli öğrencileri hedef almıştı ; oyun yöneticisi, kaykaycı ve yüzme takımının kaptanını.
Parce qu'il visait des élèves particuliers - le quarterback, le skateboarder et le capitaine de l'équipe de natation.
Thomas Caballo, oyun kurucu ; ve Louis Ives, yüzme takımı kaptanı.
Thomas Caballo, quarterback ; and Louis Ives, capitaine de l'équipe de natation.
- Kyle yüzme bilmiyor.
- Kyle ne sait pas nager.
Ona yüzme dersi aldırtmalıyız.
On devrait lui apprendre.
Biliyorsun, memnuniyetle Kyle'a yüzme dersleri verebilirdim.
Tu sais, je serais enchantée de donner des leçons à Kyle.
O yüzme değildi ki, boğulmaydı.
Tu nageais pas, tu coulais.
Annemle babam yolculuklarından döndüklerinde yüzme havuzunu üzüm bağına çevirdiğin için çok kızacaklar.
Bon sang, quand maman et papa vont revenir de voyage... ils vont être enragés de voir la piscine transformée en vignoble.
Yavrulardan bazıları sualtı yüzme turuna çıkarılmış.
Certains des petits s'amusent d'ailleurs à nager sous l'eau.
Ancak oyun sırasında edinilen bu yüzme becerisinin sular altındaki bu mangrov ormanlarında çok faydalı olacağına da şüphe yok.
Mais leur aptitude pour la nage leur sera certainement utile plus tard dans la vie, dans ces forêts de palétuviers inondées.
Sırt üstü yüzme... sanırım.
La planche... je crois.
Özetle, yüzme takımı otobüsten indikten sonra, artık antrenörleri sen değilsin, demek istiyorlar.
Qui dit qu'une fois les nageurs hors du bus, tu n'es plus le coach.
Yüzmeye gidelim diye düşünmüyorlar ; çünkü eminim, şu an onların yüzme hakları yok.
Ils ne pensent pas à aller à la piscine.. Parce que je suis sûre qu'ils n'ont même plus le droit de nager maintenant.
Barak ve Arafat'ın neden... bahsettiklerini duymazdan gelmiştiler,... çünkü, gerçekte,... Hâlâ devam eden istimlakler, ağaç sökümleri, yol yapımları, haksız su dağıtımları söz konusuydu ; yazın ve sonbaharda, yanı başınızda yüzme havuzu ve yeşil çimenleri olan bir yerleşim yeri dururken, birçok Filistinli aileye haftada ancak iki saat akan su bırakılıyor.
Ils se sont déconnectés de ce que Barak et Arafat racontaient, parce que, sur le terrain, les expropriations, les déracinages d'arbres, les constructions de routes, la distribution injuste d'eau continuait, laissant beaucoup de familles palestiniennes, en été et en automne, avec 2 heures d'eau courante par jour,
Kendime yüzme öğretiyordum.
Je voulais apprendre à nager.
- Yüzme bilmemek utanç verici.
C'est gênant de ne pas savoir nager.
- Yüzme bilmemek utanç verici.
Vous pensez que c'est aussi facile?
Yüzme bilmiyorum!
Je sais pas nager!
Sabit ağızlı deri yüzme bıçağı.
Couteau à dépouiller à lame fixe.
Oldukça hoş. Yüzme havuzu ve tenis kortu var.
tu as la piscine, et un court de tennis Tu vas te mettre au tennis?
Yüzme takımındaydı
Il était dans l'équipe de natation.
Birincisi, Olimpiyat yüzme takımına karşılıklı olarak katılmasına izin verilmiş.
Tout d'abord, il s'avère qu'il a été dans l'équipe Olympique en tant que remplaçant.
Postayla yüzme mi öğrendin?
Vous avez appris à nager par lettre?
" Yüzme ile ilgili temel bilgiler.
" Fondamentales de la nage.
Bana yüzme kıyafetlerinden bulaştığını söylemişti.
Elle m'a dit qu'elle l'avait eue en portant le maillot de bain de quelqu'un d'autre.
Yüzme bilmediklerinden.
Bien, parce qu'elles ne savent pas nager.
Okul karneleri, çalıştığı yerdeki kişisel dosyaları, yüzme madalyaları, 10 yaşındayken annesinin araba kazasında ölümü ile ilgili raporlar,
Bulletins scolaires, dossier de l'agence d'intérim, brevets de nageuse, rapports sur l'accident qui a coûté la vie à sa mère.
Yüzme antrenmanına bırakacak birini istemediğinden emin misin?
Et pour la natation, pas besoin de moi?
Ben yüzme bilmem.
Je ne sais pas nager.
Yetişkin yüzme kursum var.
Pas de soucis. J'ai un cours pour adultes, samedi matin, une heure et demie.
Baban da benden yüzme dersi alacak. Cidden mi?
Et ton père va prendre des leçons de natation avec moi.
Hiç kimse yüzme havuzunda boğulmaz, çünkü evde olmadığınızda bir ağ yükselir. Biri havuza düşerse ve siz yemek pişirmekle meşgulseniz çocuk dibe batar, gergin bir ağ hemen yerden yükselir. Anlaşıldı mı?
Plus personne ne se noiera dans une piscine, car un filet remontera lorsque vous ne serez pas à la maison.
Bir sonraki kesimde, bazı insanların yaşamayı tercih ettikleri apartman daireleri yer alır. Apartmanlar, tiyatro gruplarına, boş zaman etkinliklerine, yüzme havuzlarına tartışma gruplarına ve bir çok diğer tesise ev sahipliği yapar.
Les habitants du secteur suivant vivront dans des appartements situés dans des immeubles qui hébergeront également des troupes de théâtre, des groupes de discussion et seront dotés de centres de loisirs, de piscines et de nombreux autres équipements.
Neden sen çıkmıyorsun, ben de yüzme takımımı giyip, seninle sahilde buluşurum.
Pars devant, le temps d'enfiler ma combi et je te rejoins là bas.
Ne zamandan beri yüzme takımın var senin?
Depuis quand tu as une combinaison?
2.4 mil yüzme, 112 mil bisiklet ve sonra maraton.
Une nage de 4 km, 180km à vélo, et ensuite un marathon.
Sonra da derin tarafa atla. - Ya yüzme bilmiyorsam?
Maintenant allez-y et construisez la maison, ajoutez une mare, et jetez-vous dans le grand bain.
Art gününü yüzme öğretmenliği yaparak geçiriyor ama...
Dans la journée, Art enseigne la natation au centre. Mais...
Yüzme hocası olduğunu söylememiş miydiniz?
Vous m'avez dit qu'il était professeur de natation.
Onlar yüzme takımındaki çocuklardı.
J'ai vu ces photos. C'étaient les garçons de son équipe de natation.
Yüzme testinde pek de iyi değildi.
Il n'a pas été extra au test de natation.
Bu yeni ortam içinde, erkek ayı şaşırtıcı bir yüzme becerisi sergiliyor.
Dans son nouvel environnement, il prouve à quel point il est doué pour la nage.
Ve acil bir suya inme durumunda, koltuğunuz bir yüzme aracı olarak kullanılabilir.
Et, dans le cas d'un amerrissage d'urgence, votre siège peut-être utilisé comme bouée.
Koltuğumun bir yüzme aracı olarak kullanılabileceğini söylediniz.
Vous venez de dire que mon siège "pouvait être utilisé comme bouée".
Patronun sana yüzme öğretti mi?
Il t'a appris à nager?
Ayrıca boş bir yüzme havuzuna balıklama atladığını gördüm.
En plus, je l'ai déjà vu plonger dans une piscine vide.
Chuck, Lily ve Vivian teyzeleri tarafından büyütülecekti. Meşhur senkronize yüzme ikilisi.
Chuck fut éduquée par ses tantes Lily et Vivian, un duo renommé de natation synchronisée
Kendime yüzme öğretiyordum.
Je regrette. J'aurais dû d'abord appeler.