Zaten biliyorsun Çeviri Fransızca
859 parallel translation
- Zaten biliyorsun.
- Tu as deviné.
- Evet ama zaten biliyorsun.
- Oui, vous le savez.
Bu benim meselem. Hem bunu zaten biliyorsun.
Tu le sais parfaitement.
- Sen zaten biliyorsun. - Hayır, bilmiyorum.
- Tu dis que tu la connais!
Zaten biliyorsun. hayır.
Tu connais ma réponse. C'est non!
Cevabını zaten biliyorsun.
- Tu le sais.
Zaten biliyorsun, onun iyi bir şoför olduğunu kabul etmen şartıyla, seni her zaman affeder.
Tu sais bien qu'il te pardonne tout. Il suffit que tu avoues que tu conduis plus mal que lui.
Ne söylerseniz dinleyeceğim. Zaten biliyorsun, doktor.
Je suis un homme raisonnable et prêt à écouter.
Yaşlı olan Don Fernando,... fakat bunu zaten biliyorsun, değil mi?
Le vieux grincheux est Don Fernando, tu le savais déjà, non?
Zaten biliyorsun ki ; o Bay Stribling'e ilgi duyuyor.
Vous avez vu la façon dont elle regarde M. Stribling.
Biraz kestiriyor. çünkü duş yaptı. Ama sanırım bunu zaten biliyorsun.
Elle fait la sieste après sa douche... mais vous le savez déjà.
Bunları zaten biliyorsun, değil mi?
Mais vous devez le savoir, non?
Belki de zaten biliyorsun.
Tu le sais peut-être déjà.
- Yoksa senin için mi, zaten biliyorsun! - Tekrar et!
- Ou à toi, qui savais tout?
Benimkilerin tüm isteklerimi reddettiklerini zaten biliyorsun.
Tu sais bien qu'ils s'opposent rarement à ce que je demande.
- Zaten biliyorsun.
- Vous le savez déjà.
Restorant'ın numarasını yazdım... Polisin ve acil servisin numarasını zaten biliyorsun?
J'ai ici le numéro du restaurant... et vous connaissez le numéro de la police et du SAMU?
Ama zaten biliyorsun, değil mi?
Mais je suppose que vous le savez, n'est-ce pas?
Ne olduğunu zaten biliyorsun.
Tu connais la réponse.
Bu konuda herşeyi zaten biliyorsun.
Tu dois en savoir long sur cette affaire.
Olanları zaten biliyorsun.
Tu sais ce qu'il en retourne.
Eminim Joyce ve benim seni ne kadar özleyeceğimizi sen zaten biliyorsun.
Je suis sûr que tu sais que tu vas nous manquer, à Joyce et à moi.
- Sanırım bunu zaten biliyorsun.
Je suppose que vous le saviez
Sende zaten benim neden bahsettiğimi biliyorsun.
Si vous savez de quoi je pane!
Benimkini zaten biliyorsun.
Tu sais ce que la mienne a été.
Ama bu doğru değil, biliyorsun. Bir iş kadını olman zaten kötü ve...
Une femme commerçante, c'est déjà regrettable, mais ça!
Ama tüm bunları herkesten daha çok biliyorsun zaten.
Mais vous le savez mieux que quiconque.
Bu görevin anlamı hakkında nutuk çekecek falan değilim. Sen de biliyorsun zaten.
Inutile de vous dire l'importance de cette mission!
Öyle veya böyle gelirdim zaten. Biliyorsun.
Vous saviez bien que je viendrais de toute façon.
Bundan sonrasını biliyorsun zaten.
Tu sais comment ça a été après ça.
Zaten seninle evleneceğimi biliyorsun.
Je veux que tu me fasses la cour.
Soyadımı biliyorsun zaten.
- Oh... Vous savez ce que c'est.
- Zaten biliyorsun.
- Où est-il allé ensuite?
Ne diye böyle davranıyorsun Tommy? Annenin zaten endişeli olduğunu biliyorsun!
Pourquoi tu agis comme ça quand tu sais combien ta mère est inquiète?
Ama bunu zaten biliyorsun, değil mi?
Vous le saviez?
Meri, biliyorsun, zaten ciddi değildim.
Il ne faut pas prendre mes colères au sérieux.
Zaten bütün bunları biliyorsun ve bunları kafana takmazsın diye düşündüm.
Mais tu sais tout ça, et j'ai estimé que tu ne t'en préoccuperais pas.
Biliyorsun zaten.
Quarante, tu le sais bien.
Bana yapmam gereken işler var, biliyorsun zaten söylemiştim sana.
Papa, j'ai à faire, pas de blagues.
- Öyle zaten. Biliyorsun.
Nous le sommes, tu le sais.
Bunu zaten biliyorsun.
Tu le sais.
Zaten çoğuna sahibim, biliyorsun.
J'en possède la majeure partie.
Sana domuz demek zorunda değilim çünkü zaten ne olduğunu biliyorsun
Vous savez ce que vous êtes...
İşi biliyorsun zaten. Tek başıma beceremem.
Tu connais le métier, je n'y arriverais pas seule.
Bu konuda ne biliyorsun ki zaten? - Çok değil.
Tu y connais rien.
Ne dersem diyeyim yapacaklardı zaten, Biliyorsun bunu.
Ils l'auraient fait quoi que je dise. Tu le sais.
Üçe karşı biriz ama bunu biliyorsun zaten.
On a une chance sur trois, mais tu le sais.
Zaten biliyorsun bunu.
Mais tu le sais,
Gal, Mars hakkında ne halt biliyorsun ki zaten?
Martien? Et qu'est-ce que tu y connais toi, à Mars?
Ama zaten her şeyi biliyorsun...
Mais tu sais déjà tout.
Biliyorsun, hesap ödemeyi sevmezsin zaten.
Tu n'aimes pas payer ces trucs.
biliyorsun 4418
biliyorsunuz ki 33
biliyorsunuz 744
biliyorsun değil mi 147
biliyorsun ki 112
biliyorsundur 23
biliyorsun ya 20
biliyorsun bunu 34
biliyorsun işte 57
zaten 253
biliyorsunuz ki 33
biliyorsunuz 744
biliyorsun değil mi 147
biliyorsun ki 112
biliyorsundur 23
biliyorsun ya 20
biliyorsun bunu 34
biliyorsun işte 57
zaten 253