Zorbalık Çeviri Fransızca
596 parallel translation
- Öfkeye kapılıp zorbalık ettin. Zorbalık etmedim. Sadece onunla başa çıktım.
Si je ne reviens pas, une brigade viendra me chercher.
Zorbalık ediyorsun canım ve zorbalığın da bir sınırı var.
J'ai besoin de carburant et de gaz!
... dünyadaki en korkunç zorbalık...
... l'outrage le plus flagrant...
İnanın, zorbalık.
Eh bien, monsieur, c'est un scandale.
- İmma. Zorbalık ve ayyaşlıktan bahsediyorlar.
Ils parlent de cruauté mentale et de coups.
Sırf benden büyüksün diye zorbalık edebileceğini sandın.
Tu en profitais parce que tu étais grand.
Şiddet ve zorbalık karşısında mahkemenin tek seçeneği var.
Face à la violence, la Cour n'a pas le choix.
- Ne? - Bu bence zorbalık.
Je trouve ça indigne!
Ve insanın ruhunu, fatihin ayakları altında ezen bir zorbalık doğmuştur.
La tyrannie s'est imposée, broyant l'âme humaine sous le talon de l'envahisseur.
Ona zorbalık etme.
Ne la tourmentez pas!
Zorbalık Bay Warren.
La force, M. Warren.
Ben kendi payıma düşen zorbalık yükünü kaldırıp atabilirim dilediğim zaman.
Ma quote-part d'esclavage, je m'en libère si je veux.
Başı göklerde zorbalık alsın yürüsün her birimizin ölüm sırası gelene kadar.
Que la tyrannie se déploie jusqu'à nous tuer tous au hasard.
Ben koğuş şefi olduğum müddetçe artık burada zorbalık geçmeyecek.
Pas de bagarre! Pas tant que je serai chef de baraque!
Dünyada acımasızlık, kin ve zorbalık var.
Exposé à rien, il n'avait aucune défense naturelle.
Eski barbarlık ve zorbalık anıtları adına, adalet ve merhamet sözleri edeceğim.
Sur les anciens monuments de la barbarie et du despotisme j'écrirai les grands mots de : Justice et Miséricorde...
Yada bunun yaşlı aciz bir adama zorbalık etmek sayılacağını yada onun canını sıkacağını bildiği için bunu yapmadı.
Ou parce qu'il aurait dû rudoyer et harceler un vieillard.
Zorbalık etme!
- Ne soyez pas méchante!
Hiçbir şekilde harakiri yapmaya niyetleri yok ve yiyecek ve kıyafetler için biraz ziyankar davranıyorlar diye maskelenmiş zorbalıklarını uygulamak için kapımızda beliriveriyorlar.
Ces crapules ont recours à ce subterfuge pour obtenir des aumônes.
Zorbalık planların iyice sınırı aşmaya başladı.
Impudent personnage!
Olabilir. Palavra atıp zorbalık ederek düşman edinmiş olabilir.
Peut-être, sa grande gueule lui avait attiré des ennemis.
Demek istediğim, hiçbir zorbalık istemiyorum.
Je ne veux pas de violence.
Zorbalık!
Du sang! Du sang!
Şiddet! Zorbalık!
Du sang!
Sizin gibi bir adama zorbalık yapmaya çalışmamalıydı.
Il n'aurait pas dû menacer un homme tel que vous.
Daha fazla zorbalık yapacağını sanmıyorum
Tout seul, il ne fera pas grand-chose.
- Zorbalık yapmıyoruz.
- Ce n'est que le début.
15 yaşına geldiğinde, varoşların zorbalık ve yoksulluğunun ortasında Virgil'e bir çello hediye edilir.
À l'âge de 15 ans, parmi la violence et la misère des taudis, Virgil reçoit un violoncelle.
- Bu zorbalık da ne demek oluyor?
- Pourquoi autant de violence?
Bu sizi kışkırtır ve aşırı zorbalık için hazır duruma getirir.
Ça vous surexcite... et vous rend apte à un peu d'ultra-violence.
Bu çok hoştu ve bizi eğlendirip, aşırı zorbalık yapmamızı sağlıyordu.
Ça, c'était marrant... et permettait de s'envoyer de l'ultra-violent à gogo.
Hiç kanıtınız yok. Bize zorbalık yapabileceğinizi düşünmeyin!
Sans preuves, ça ne servira à rien.
Efendim, hayatta olsaydın böyle zorbalıklara maruz kalmazdık.
Maître, si vous aviez été là, ils ne nous auraient pas traités ainsi.
- Gezegenimde zorbalık edemezsiniz.
Je ne vous permettrai d'outrager ma planète!
# Zorbalık bıçağını körelterek, büyük bir hataya düştüm.
J'ai réconcilié Rome et le monde avec la monarchie.
Kadınlara çok fazla güç gösteriyoruz, bir tür zorbalık onlar da boyun eğiyor çünkü bizden daha iyiler daha mantıklılar ve erkeklerden daha cömertler.
Nous exerçons une domination sur les femmes. Une vraie tyrannie que nous réussissons à leur faire accepter uniquement parce qu'elles sont plus bonnes, plus raisonnables, plus généreuses que nous.
şöhretiniz adına adil olmalısınız bu şekilde birisine zorbalık edemezsiniz
Vous risqueriez d'être injuste. Or n'êtes-vous pas Zhao le Juste? On n'agresse pas un homme attaché.
Bu tamam... Ama sana söz veriyorum, bir gün Earl olursam Zorbalık yapmayacağım savaşmaya yetmez ama sanırım sen başarabilirsin.
Mais je vous promets, que même si je suis comte, je ne serai pas un tyran. Faudra te bagarrer!
Bu anlamsız zorbalık.
C'est la foire de la violence.
Bana kalırsa bu, ahmaklık ve zorbalıktı.
C'est pour moi imbécile, et arbitraire.
Zorbalık kötüdür.
La violence me révolte aussi.
Kadınlara zorbalık etmekten yorulmadınız mı hala?
N "'ê " tes-vous pas fatigué de brutaliser les femmes?
Böyle zorbalık yapılması hoşuma gitmiyor.
J'aime pas qu'on me bouscule.
Bize zorbalık yapıyorlar.
- Et pourquoi?
Zorbalık bitti!
Le tyran est mort!
Ve bir gün gelecek, bu dünya... bütün insanoğlunun, zorbalığın karanlık ünellerinden... özgürlüğün parlak ışığına çıktığını görecek...
Et nous verrons le jour... où tous les hommes... sortant des ténèbres de la tyrannie... se dirigeront vers le soleil et la liberté!
Kahrolsun zorbalık!
À mort le tyrannie!
Ona zorbalık ettin karısını elinden aldın her savaşta yendin onu her anlaşmayı kendi çıkarına kullandın keşişlerle dalga geçtin ve bütün bunlar için onu seni sevmeye zorladın.
Vous l'avez malmené. Vous avez couché avec sa femme. Vous avez gagné toutes les guerres.
Zorbalık efendim.
- La tyrannie, monsieur.
Zorbalık mı?
De la violence?
Pelle, gidip herkese bana nasıl zorbalık ettiğini, ne kadar kötü davrandığını anlat!
Va dire comment il me traite, elle!