Çünkü istemiyorum Çeviri Fransızca
1,832 parallel translation
Çünkü istemiyorum.
Au contraire.
Çünkü istemiyorum.
Parce que j'ai pas envie.
Bak eğer bu beni rehabilitasyona göndermek için başka bir girişimse hiç uğraşma çünkü istemiyorum.
Si tu essaies encore de faire de moi un exemple de désintoxication, tu peux laisser tomber.
Çünkü bir kere olsun ucube olmak istemiyorum, Dean.
Je ne veux plus être le monstre de service.
Benden para isteyeceksin, ben de sana ödeme yapacağım. Çünkü karımı bedavaya becermeni istemiyorum, anladın mı?
Je vais te payer quelque chose, car tu ne coucheras pas avec ma femme gratuitement.
Çünkü zaten iki kişiyi öldürdü ben de onun elini kolunu sallayarak gezmesini istemiyorum.
Car il a déjà tué deux personnes, { \ pos ( 270,270 ) } et j'aime pas l'idée qu'il soit en liberté.
Tamam. Çünkü daha fazla beklemek istemiyorum.
Je ne veux pas attendre une minute de plus.
Öyleyse benim kendimden aşağı birisiyle çıktığımı fark etmesini istemiyorum. Çünkü bu, standartlarımın altında kalır.
Je ne veux pas qu'il sache que je sors avec moins bien, parce que je perdrais de la valeur.
Çünkü onunla olmanı istemiyorum.
Parce que j'ai aucune envie que tu sortes avec elle.
- Çünkü kovulmak istemiyorum.
- Je ne veux pas être virée.
Yalnız başıma ölmek istemiyorum ve şimdi buna mecbur da değilim. Çünkü...
Je ne mourrai pas tout seul, parce que...
Çünkü yolculuk öncesi hasta olmak istemiyorum.
Je n'attrape rien avant le départ.
Terapiye girmek istemiyorum çünkü ailem hakkında konuşmak istemiyorum.
Je ne veux pas faire de thérapie parce que je ne veux pas parler de mes parents.
Çünkü bunu yapmak istemiyorum.
Parce que je ne veux pas le faire.
- Çünkü eğer beni sevdiyse ve zamanının bir dakikasını bile bana ayırmadıysa o zaman sevgisi hiçbir şey ifade etmiyor ve ben bu sevgiyi istemiyorum.
- Parce que s'il pouvait m'aimer sans me donner une minute de son temps... alors l'amour ne veut rien dire et je n'en veux pas.
Ben de istemiyorum çünkü onun hakkımda neler söyleyeceğini duymak istiyorum.
Et je veux être sûr d'être là pour entendre ce qu'elle dit sur moi.
Çünkü fişlerimi bozdururken, senin "sadece $ 50'ım var" demeni istemiyorum.
Je veux pas t'entendre dire que tu n'as que des billets quand j'encaisserai mes gains.
Aslında var, çünkü yeni kız arkadaşınla paylaştığın bu evde, benim çizmiş olduğum bir şeyin bulunmasını istemiyorum.
Oui, justement. C'est là que j'ai décidé que je ne voulais pas voir ce tableau qui m'a donné du mal accroché dans la maison que tu partages avec ta nouvelle petite amie. Pigé?
Çünkü ben de estetik ameliyat yaptırmak istemiyorum.
Parce que je veux pas faire de chirurgie esthétique.
Evet, evet, ve öyle nobel ödüllü kişilerden de istemiyorum, çünkü barış barış falan filan zımbırtısı, ondan istemiyorum.
Et je ne veux pas non plus d'un Prix Nobel. Tout ce blabla sur la paix et tout le reste... Ni un génie.
Çünkü sen yanımda olmazsan bu hastanenin geleceği olmak istemiyorum.
Je ne veux pas être l'avenir de cet hôpital si tu n'es pas à mes côtés.
Çünkü ona da bize de çok iyi geliyorsun ve işi bırakmanı istemiyorum.
Parce que vous êtes bien pour lui et bien pour nous et je ne veux pas que vous partiez.
Sahte nöbet teorisini çürütmek için zamanımı ziyan ettiğimi bilmesini istemiyorum çünkü.
Parce que je ne veux pas qu'il sache que je désapprouve sa théorie disant qu'elle simule une crise.
Sadece daha fazla istemiyorum çünkü... Başka birini sikmek istediğimi anlamına gelmez.
C'est pas parce que je la baise pas que je veux voir un autre la baiser.
Sadece annemin kalbini kıracak işlere bulaşma çünkü bir de onun zırlamalarını dinlemek istemiyorum.
Évite de refiler des MST à maman, je devrais m'occuper d'elle.
Evet, çünkü bu içkiyi yüzüne fırlatmayı planlıyorum ama yapmayacağım, çünkü az önce denediğin şeyi Cheston'ın öğrenmesini istemiyorum.
J'ai envie de vous balancer mon verre. Mais je ne veux pas que Cheston sache ce que vous avez tenté.
O yaptığın da neydi? Hapse girmek istemiyorum çünkü.
Ce qu'ils veulent, c'est nous distraire de notre objectif.
Çünkü, ilk ilişkimizin direksiyonla sıkış tepiş kız kardeşimin arabasında olmasını istemiyorum.
Parce que je... parce que... Je ne veux pas être coincé contre le volant de la voiture de ma sœur la première fois qu'on fait l'amour.
Çünkü... ben... sana karşı hislerimi biliyorsun... sana ya da Samire birşey yapmak istemiyorum...
Parce que.. je.. Tu connais mes sentiments pour toi. Et je ne veux pas qu'il arrive quelque chose à toi ou à Samir.
Çünkü seni kaybetmek istemiyorum Clark.
Parce que je ne veux pas te perdre.
çünkü süper baba öldü, ve onsuz evlenmek istemiyorum.
Parce que papa est mort et que je ne descendrai pas d'allée sans lui parce que "big" papa est mort, et je ne veux pas me descendre l'allée sans lui.
Hepimizin adına da yılmayacağım çünkü senin için işlerin o kadar basit olmasını istemiyorum.
Mais je vais me lever au nom de toutes ces filles parce que je ne veux pas que tu t'en sortes indemne.
Bunu aceleyle yapmanı istemiyorum çünkü, bu önemli bir şeydir.
Je ne veux pas le faire sur une précipitation, parce que c'est une chose importante.
Çünkü insanların benim devamlı ne yediğimi bilmelerini istemiyorum.
Je veux pas qu'on sache ce que je mange tout le temps, OK?
Çünkü eğer yakalanırsanız, daha fazlasını bilmenizi istemiyorum.
Parce que si tu te fais prendre, moins tu en sais, moins tu parles.
Çünkü kardeşim orada ve ben onu görmek istemiyorum.
À chaque fois, je la touche et on flirte.
Çünkü başkalarıyla konuşmalarını istemiyorum.
Je ne veux pas qu'ils parlent aux autres.
Ben bu park biriminin park inşaa etmesini istemiyorum çünkü hükümete inanmıyorum.
Je ne veux pas que ce département Parcs construise de parcs. Car je ne crois pas en l'État.
Çünkü Marie'nin doğum gününü kaçırmak istemiyorum. Neden bahsediyorsun? 7'de kalk yeter.
Si je te confie quelque chose, tu me promets
Biliyorsun... Bence bu gece çıkmamalıyız. Çünkü senin sorun yaşamanı istemiyorum.
On ne devrait pas sortir, ce soir, car je ne veux pas t'attirer d'ennuis.
- Çünkü seni bodrum katında bir keş gibi ölü bulmak istemiyorum!
Parce que je ne veux pas découvrir que tu te drogues si un jour on te retrouve morte dans un sous-sol!
Sizden istediğim tek şey isimlerinizi önceden hazır etmiş olmanız çünkü aynı soruyu 30 defa sormak istemiyorum.
Je vous demanderai seulement de me donner votre nom, pour éviter de devoir poser la même question 30 fois de suite.
Değil mi? Değil, çünkü en iyi arkadaşına takmış, kel bir yedi yaşında çocuk olmak istemiyorum.
Faux, car je ne veux pas devenir un gamin de sept ans chauve et obsédé par son meilleur ami.
Çünkü konuşmak istemiyorum.
Parce que je ne veux pas en parler.
Bunun ne kadar aptalca olduğunu şimdi görüyorum. Çünkü, ben aslında senin hayatını hiç istemiyorum.
Et je vois maintenant que c'était stupide parce qu'en fait, je ne veux pas de ta vie du tout.
O kadar mutluyum ki ağlayabilirim. Ama ağlamak istemiyorum çünkü ağlayışım iğrenç.
J'en pleurerais de joie, mais je veux pas, c'est trop dégueu.
Çünkü April ve Karen endişelenecekler ve bunun büyümesini istemiyorum.
Tu connais April et Karen... Elles vont s'inquiéter, et je ne veux pas que ça devienne un truc énorme.
Bu beni çok üzüyor ve üzülmek istemiyorum çünkü zaten kanser bana çok çektiriyor ve bu yeterince üzücü.
Ça me rendra si triste. Je ne veux pas être triste. Je souffre d'un cancer.
Hiçbir şey ya da avukat istemiyorum çünkü kesinlikle beni Entrikanın ölümüyle ilişkilendiremezsiniz.
- Vous avez le droit à un avocat... - Je n'ai pas besoin d'un avocat, car vous n'avez absolument rien qui me relie à la mort d'Intrigue.
Çünkü bir şey hissetmek istemiyorum.
Je ne veux rien éprouver.
Çünkü şu an gerçekten seninle oturup boş boş anılardan bahsetmek istemiyorum.
Je veux pas traîner à me remémorer des trucs avec toi, là.
istemiyorum 1125
çünkü 2107
çünkü seni seviyorum 120
çünkü ben 120
çünkü öyle 26
çünkü sen 53
çünkü o 125
çünkü ne 18
çünkü onu seviyorum 26
çünkü bu 61
çünkü 2107
çünkü seni seviyorum 120
çünkü ben 120
çünkü öyle 26
çünkü sen 53
çünkü o 125
çünkü ne 18
çünkü onu seviyorum 26
çünkü bu 61