English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Türkçe → Fransızca / [ Ö ] / Ölüyorlar

Ölüyorlar Çeviri Fransızca

508 parallel translation
Dr. Ranger, gıdasızlıktan yavaş yavaş ölüyorlar.
Dr Ranger, elles meurent de malnutrition
Ölüyorlar! Yüzlercesi!
Ils meurent par centaines!
Ve açlıktan ölüyorlar. Onlar için birşey yapamam.
Et ils en crèvent, les imbéciles!
Hiç olmamış gibi davranıyorum. Çünkü ertesi gün seni görmek için ölüyorlar.
Le lendemain, elle ne demande que ça.
Hastanede sinek gibi ölüyorlar.
Ils meurent comme des mouches.
- Ölüyorlar.
- Ils meurent.
Atina'da açlıktan ölüyorlar. Günde 400 kişi.
À Athènes, ils meurent de faim, 400 par jour.
Deniz acımasız ve gemiciler denizde ölüyorlar.
[.. parce que la mer est amère et que le marin y meurt. ]
Değişiyorlar, yok oluyorlar ölüyorlar.
Il change! Il abandonne!
İnsanlar konuştukları için ölüyorlar.
C'est comme ça que les gens se font tuer.
Bu kurallar yüzünden ölüyorlar.
Ces règles les ont tués.
En azından ölüyorlar.
En tout cas, ils sont mortels.
Yani boş yere mi ölüyorlar?
Les soldats meurent pour rien?
Bu uğurda ölüyorlar.
C'est pour cela qu'ils meurent.
- Açlıktan ölüyorlar.
- Ils sont affamés.
hala dünyada cinayet var, soygun var... biz şu an burada konuşurken bile, insanlar açlıktan ölüyorlar.
Vous n'avez pas mis fin aux souffrances. Il y a toujours des meurtres, des vols. Et maintenant, alors que nous parlons, des gens meurent de faim
Bazen çabuk ölüyorlar.
Certains s'en vont très vite.
Yanan ormanlardan açık düzlüklere kaçan terörize olmuş vahşi hayvan sürüleri kuruyup çamurlaşmış su gölcüklerinin yakınında ölüyorlar.
Terrorisées, des hordes de bêtes sauvages qui tentent de fuir les forêts en feu meurent devant des puits taris,
Bu yüzden ölüyorlar.
C'est pour cela qu'ils meurent.
Bu adamlar burada vakit geçirdikçe ölüyorlar diyor.
Il dit que les gars viennent mourir ici.
İnsanlarımız zayıflıyor ve ölüyorlar.
Nos hommes sont faibles et ils se meurent.
Tüm çiftçiler açlıkdan ölüyorlar.
Les fermiers meurent de faim.
Ölüyorlar.
Juste des morts.
Hayır! Ölüyorlar!
Et ce relent chimique nous informe de l'absence totale de bactéries.
Fukaralığımız dayanılmaz, kızlarımız açlıktan ölüyorlar,
Notre pauvreté est grande, nos filles sont affamés,
Asilzadelerin işine gelebiliyor olabilir ama bu karmaşadan kaçmaya çalışan çiftçiler açlıktan ölüyorlar!
Les nobles pourraient en profiter, mais les fermiers, ces pleutres, meurent de faim.
Biliyorum ama insanlar ölüyor. Gerçekten ölüyorlar.
Je sais, mais des gens se font tuer, pour de vrai.
- General, adamlarım her metre için ölüyorlar.
- Mes gars meurent pour des mètres.
Ama onlar öldüğünde, rahat ölüyorlar.
Les officiers crèvent aussi, mais avec tout le confort.
Açlıktan ölüyorlar.
Elles meurent de faim.
Ebeveynlerimiz gibi biz de cahiliz. Kendi hastalıklarından değil, başkalarının hastalıklarından ölüyorlar.
Nous sommes ignorants, commes nos parents l'étaient ils succombent aux maladies des autres.
Ölüyorlar.
Elles meurent.
- Ölüyorlar mı?
- Hein?
- Dönekler sinek gibi ölüyorlar.
Les renégats meurent comme des mouches.
Ve bu kızlar dudaklarında bir parça kan ile ölüyorlar.
Et ces filles, elles sont mortes avec du sang sur les lèvres?
Yaklaşmak istiyorum bakalım korkudan ölüyorlar mı.
Je vais m'approcher un peu, pour voir s'ils puent la peur.
Böylece yaşlanıp ölüyorlar.
Et tu deviens vieux et tu meurs.
Ölüyorlar mı?
Ils vont mourir?
Kurbanları kilit altına aldığımızda kısa sürede komaya girip ölüyorlar.
Si nous les enfermons, elles entrent dans le coma et meurent rapidement.
İyi bir savaş için ölüyorlar. Keşifte idiler.
Elles étaient en reconnaissance et sont impatientes de combattre.
Bazen, oraya gitmeden ölüyorlar. Bunun gibi.
Parfois ils meurent avant d'arriver, comme celle-ci.
Birkaç milyon yıl içinde doğuyor, yaşıyor ve ölüyorlar.
Elles naissent et meurent en quelques millions d'années.
Hitler'in orduları yenilgiden utanarak çok acı çektiyorlar ve kaçarken, donuyorlar ve şaşkınlık içinde Rusya'nın karları arasında ölüyorlar.
Les armées d'Hitler ont subi des revers humiliants : Elles ont fui, transies et déroutées, à travers les neiges adverses de Russie.
İnsanlar karbon monoksit zehirlenmesinden ölüyorlar, bunu bilmiyorlar bile.
Les gens crèvent dans la rue empoisonnés par le monoxyde de carbone, sans le savoir.
Ne yaparsak yapalım, sinekler gibi ölüyorlar.
Quoi qu'on fasse ils tombent comme des mouches.
Ama insanlar kliniğin kapısından henüz girmeden ölüyorlar. Biliyorum.
- Je sais.
Kan kaybından ölüyorlar. Evet...
On les a saignés!
Masum insanlar her gün ölüyorlar.
C'est ce que je ferai. Tous les jours, des innocents meurent.
Onları seviyoruz... onlar da ölüyorlar.
C'était le dernier chien de la famille.
Ölüyorlar.
Ils meurent.
Bizim dünyamızın işçileri, çabalıyorlar... savaşıyorlar, kan döküyorlar ölüyorlar.
Ceci est notre peuple.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]