Üstesinden Çeviri Fransızca
4,363 parallel translation
Neye mâl olacağını, neye sebep olacağını düşününce üstesinden gelebilirmişsin gibi geliyor, biliyorum.
Le prix, les conséquences, ça a l'air raisonnable en comparaison. Je sais.
Ve iş yerinde üstesinden geldiğin onca şeyi düşününce buradaki sorunların nasıl bir hayal kırıklığı olduğunu anlayabiliyorum.
Et je peux ressentir à quel point cela s'avère être décevant en comparaison avec tes batailles au travail.
İyi, kötünün üstesinden gelmiyor.
Ce qui est bon ne bat pas le mauvais.
Ne olursa olsun üstesinden geleceğiz.
Quoiqu'il arrive, on le gérera.
Bunun üstesinden geleceğiz.
On va se battre.
Geç kaldığın için, biraz yaramazca bir şey, burası bulunması zor olduğundan üstesinden geleceğim. İki tane viski kokteyli sipariş ettim.
Comme vous étiez un peu en retard, un peu vilain de votre part, mais je pourrai m'en remettre, j'ai pris les devants et commandé deux whiskys sours, si vous n'étiez pas venue, j'aurais bu les deux
Cheyenne'in üstesinden gelemem.
Sans penser à mon guerrier.
"Bu testin üstesinden geldiğimde ben de ona hayaline ulaşmasında yardımcı olacağım."
"Et quand ce test sera fini, je l'aiderais à réaliser son rêve."
Her şeyin üstesinden geldik, şu kadarcık kalmıştı.
Nous avons travaillé tout ça, nous étions si près.
Hiç merak ettin mi kendisi nasıl üstesinden geliyor?
Tu t'es demandé comment il se débrouillait tout seul?
Evet, üstesinden gelecektir.
Oui. Il doit se remuer.
Bir casus eğitilir geniş bir sahada tehlikelerin üstesinden gelmek için- - mücadele, takip, yakalama, sorgulama, hatta işkence.
Un espion est entraîné à gérer une large gamme de menaces externes... combat, poursuite, capture, interrogation, même la torture.
Anlatmaya çalıştığım şey minnacık bu şansın nasıl da her şeyin üstesinden geldiği.
Un petit détail change et c'est tout qui change.
Geyiğin üstesinden gelmek için bıçağımız da var anlaşılan.
On dirait que nous avons un couteau pour attraper un cerf.
Top çikolata olmak zorunda değilsin. İğrenç nefesinin üstesinden gelmek için nane aromalı şeker de olabilirsin.
Ou un Tic Tac si tu préfères, vu comme tu pues de la gueule.
Alec, Arc programının, koruma sistemlerinin üstesinden gelebileceğini söylemiştin.
Alec, tu as bien dit que le programme de l'Arche a été conçu pour contourner les protections de la vie privée.
Bunun üstesinden geldim, şu an buradayım ama demek istediğim.. Onlara ne dedin..
Je suis passée par là et j'en suis ici mais je pense que...
Leona'nın dediği gibi, bu nihai ironinin üstesinden geleceğiz.
Comme Leona l'a dit, On traversera ce passage difficile.
- Reddedilme korkumun üstesinden geldim.
- Que je suis sur ma peur du rejet.
Olmak zorunda, böyle üstesinden gelmek için.
Obligé, vu ce qu'il a fait.
Ki bu da üstesinden geldiklerini akla getiriyor.
Ce qui sous-entend des complices.
Eğer sen ölseydin ben asla üstesinden gelemezdim.
Si tu mourais, je ne pourrais pas avancer.
Ve benim başıma gelirse üstesinden gelmeni istiyorum. Hayatına devam etmeni, mutlu olmanı...
Et si ça m'arrive, j'aimerais que tu continues d'avancer, que tu continues, que tu sois heureuse.
Korkunuzun üstesinden iyi geldiniz. Sizler cesur askerlersiniz. Yürekten saygımı kazandınız.
Un mois plus tard, les bataillons d'exploration dirigés par Erwin Smith, déterminés à percer le secret des titans qui serait dissimulé à Shiganshina, sont partis de Karanese.
En sonunda sert cinsel kimyamız onu felç eden korkusunun üstesinden gelmesine yardımcı oldu.
En fin de compte, c'était notre tension sexuelle qui l'a aidé à surpasser sa peur paralysante.
Onun üstesinden gelemedim.
je n'arrive pas à le cerner.
Sheila, emin ol, bu adam her şeyin üstesinden gelir.
Croyez-moi, Sheila, cet homme peut tout surmonter.
Karşımıza çıkan her engelin üstesinden gelebileceğimizi söyledin. Bize savaşmayı öğrettin.
À surmonter tous les obstacles, à se battre.
Üzüntülerin üstesinden gelme yolunun biraz tecrübe edinmekten geçtiğini öğrendim.
Ma consolation? Chaque revers apporte de la connaissance.
Birçok zorlukların bu şekilde üstesinden geldiler.
C'est comme ça qu'ils ont traversé les difficultés.
Ama üstesinden geldik.
Mais nous sommes passés au travers.
Ve söz veriyorum, üstesinden geleceğiz.
Et je promets que oui, on va s'en sortir.
Evet. Evet hissediyorum. Bence bunun üstesinden geldik.
Oui, je crois qu'on a bien progressé.
Ve de üstesinden gel be oğlum!
Et n'y pense plus.
Amacinin ne oldugunu bilmiyorum gerçi ama bunun üstesinden gelen kazanan olacak!
Annie en est sûrement capable. Je ne sais pas dans quel but, mais... ce sont ceux qui en sont capables qui gagnent!
Bu arada söylemediysem tekrar söyleyeyim desteğin olmadan bu durumun üstesinden gelemezdim.
Et au cas où je l'ai pas dit, j'aurais pas pu traverser ça sans ton soutien.
Hepimiz yavaş yavaş üstesinden geliyoruz.
On s'en sort.
Sevimli kişiliğimiz ve güzel mutfağımızla bunun üstesinden gelebiliriz.
Pourquoi on pourrait pas en finir avec une assiette de travers de porc et notre charmant tempérament?
Bu Da Vinci Kodu şeylerinin üstesinden kim gelecek ki?
- Tu l'es. Qui d'autre pourrait sortir ce charabia du Da Vinci Code?
Ama bu Stefan'ın karanlık, şiddetli geçmişini öğrenmesinin üstesinden nasıl geleceğine bağlı.
Ça dépend de comment Stefan a géré tout le téléchargement de son passé sombre et orageux.
Bay Ben kardeşimin üstesinden gelirim.
M. Je peux gérer mon frère,
Güçlü olmam gerekiyor bunların üstesinden gelmeyi öğrenmiş olmam gerekiyordu ama yapamıyorum işte.
Je suis censée être forte, censée apprendre à y faire face, mais... Je ne peux pas.
Sen olmasan bu işin üstesinden nasıl gelirdim bilmiyorum.
Je ne sais pas comment je m'en sortirais sans toi.
Belki de üstesinden gelemeyecek olan sensindir.
Peut être que tu est celle qui ne peut pas le manipuler.
Biliyorsun, üstesinden gelirsiniz işte.
Ah, tu sais quoi tu verras bien.
Gidemem, davanın üstesinden gelmenizi görene kadar gitmiyor olmam, vicdanımı rahatlatır.
Je ne peux pas partir sereinement tant que je ne suis pas sure que vous êtes capable de vous charger de cette affaire.
Güzelce ağladım, meditasyon yaptım... Kick boks dersi aldım, üstesinden geldim.
J'ai pleuré un bon coup, j'ai médité, j'ai pris un cours de kickboxing, je tiens le coup.
Hangi kısmın üstesinden geldin?
Sur quoi?
Asla bunun üstesinden gelemem.
Je n'y survivrai pas.
gitsene! Korkunuzun üstesinden geldiniz.
Si c'est pour pleurer, autant arrêter là.
Bu haltın üstesinden gelirsin oğlum sen.
Tu gères.