Ida Çeviri Fransızca
850,274 parallel translation
Bakın, kim dışarıda ve etrafta.
Regardez qui est de sortie.
Kalanlarımız da hemen Lindsey'i bulmalı.
Vous vous devez trouvé Lindsey au plus vite.
Cassie ya da Diana'dan iz yok.
Pas de signe d'elle ni Diana.
Jack Vaughn'un Boston'da mafya infazcısıyken kullandığı silah.
C'est la même arme qu'a utilisé Jack Vaughn quand il était homme de main à Boston.
Hem arkadaşınız da çok masum değil.
Et votre ami n'est pas vraiment un enfant de chœur.
Jack, ben Kıdemli Özel Ajan Alvez, bu da Kıdemli Özel Ajan Walker. DAB'den geliyoruz.
Jack, je suis l'Agent Alvez, voici l'Agent Walker, on est avec le BAU.
Arkanda da gözün olsa iyi olacak çünkü ne zaman geleceğini görmeyeceksin.
Il va falloir que tu pousses des yeux derrière ta tête, parce que tu ne le verras jamais venir.
O kadar da değil, belgeler de olmalı.
Oui. Pas seulement, aussi une piste papier.
Jack'in silahı Meksika'da Nadie öldürülmeden... -... bir gün önce kullanılmış.
L'arme de Jack a été utilisée au Mexique la veille du meurtre de Nadie.
- Tamam da niye o kadar uğraştı?
Sûre, mais pourquoi aller au problème?
Spencer Reid adına geldiyseniz Bayan Duncan'ın da...
Si vous venez au nom de Spencer Reid,
Çok da sağlam bir tanık değil.
Pas vraiment le meilleur témoin.
- Ve bu da zaman alacak.
Et ça va prendre du temps.
Arkanda da gözün olsa iyi olacak.
Il va falloir que tu ai des yeux dans le dos derrière ta tête.
Büro'da 80.000 kişiyiz ve sen bize ihanet ettin, - ama daima cezası olur.
Le Bureau 80000, et tu nous a trahis, mais ça revient toujours.
Artık oğlunu her hafta göremeyeceksin ve rivayete göre orada Bratva'dan da birileri var.
Tu ne verras pas ton fils toutes les semaines, et la rumeur dit que la famille Bratva s'y est terré.
Önemli olan da bu.
C'est ce qui compte.
Çünkü tereddüt ya da pişmanlık yaşamadan öldürüyorsun.
Parce que tu tues sans remords ni scrupule.
Reid'i aslanın inine yollamak tam da Cat'in istediği şey.
Si on le jette dans la cage aux lions, on lui donne exactement ce qu'elle veut.
Beklemediği bir şey yaparak da Cat'i hataya zorlayabiliriz.
Et elle pourrait plus lui faire commetre une erreur si on change les plans de Cat.
Bir işim çıktı da.
J'ai été retenu.
Her yıl da kullanıyorum.
Et chaque année, je le fais.
Seni yalnız bırakayım da üç hayaletinin gelmesini bekle.
Je vais te laisser seul à attendre tes trois fantômes.
Sigaraya da başlamışsın.
Et tu fumes.
Yeleği giymedi, sigaraya da başlamış.
Pas de pull, et tu fumes.
Atkımı alayım da gidelim.
Je prends mon écharpe, et on y va.
En güzel yanı da bu.
C'est une merveille.
Sloganları da "Silah taşıma hakkı uyumaz."
Leur devise, c'est : "Le 2e amendement ne dort jamais."
Merhaba Bay ve Bayan Phillips. Bu kız arkadaşım Mary, bu da kızı Heather.
M. Et Mme Phillips, je vous présente ma petite amie, Mary, et sa fille, Heather.
Janice, Grand Junction'da oturmak nasıl?
Alors, Janice, vous aimez Grand Junction?
Peyton Manning ya da Papa John'muş gibi yap.
Fais semblant d'être Peyton Manning ou Mac et Donald.
Mutlu da görünmüyor.
Mme Panabaker est ici et elle n'a pas l'air contente.
Reston'da buz pateni pistinde 86 ceset var.
86 corps dans une patinoire à Reston.
Philomena hedefinin yaşamını öylesine bir tesadüf ya da kaza gibi giriyor.
Philomena entre dans la vie de sa cible. comme si c'était une simple coïncidence ou un accident.
Ve savunmaya da değer, bu arada.
Et qui valent le coup d'être défendu.
DC Metro, Peracchio'nun arabasını Adams Morgan'da terk edilmiş halde buldu.
Washington a trouver la voiture de Peracchio abandonné a Adams Morgan.
Çimento tozu mu? Tozun aktif bir şantiyeden taşınmış olduğuna işaret eden bakır tozuna da rastlanmış incelemelerde.
- Il était mélangé a du cuivre, ce qui indique que la poudre de ciment a été transféré d'un site de construction actif.
Bay Kaplan'ı öldürdüğünü düşündüğümde sorumlu hissettim, sadece sorumlu değil, suç ortaklığı da hissettim.
Quand je pensais que vous aviez tué Mr. Kaplan, Je me suis senti responsable.
Hayır, işimi elimde tutmam ve başımı da belaya bulaştırmamam lazım.
Je dois juste garder mon travail et ma tête au dessus de l'eau.
Bütün bunlar da ne?
Qu'est ce que c'est que tout ça?
Ve ayakkabı da değil.
Il n'y a pas de chaussures.
Bugün ya da yarın ya da 10 yıl sonra olsun, kutuyu açtığında bu olacak.
Que ce soit aujourd'hui, demain ou dans 10 ans à partir de maintenant, c'est à ce moment-là que vous ouvrez la boîte.
Pekâlâ, şimdi, döner tabla DNA'dan temizlendi, ve üzerindeki kayıt da tabii.
Tout l'ADN sur la plaque tournante a été nettoyer. Est ce que c'était sur l'enregistrement.
Marvin Gerard'da olduğu gibi.
- Comme Marvin Gerard.
Ya önce Kaplan'ı biz buluruz ya da Reddington.
Soit nous trouvons Kaplan en premier, ou Reddington la trouve.
Bana İran'da büyümekten bahset.
Parle moi de ton enfance en Iran.
Ah! Viyana'da bahar zamanı.
Printemps a Vienne.
Ya da Benji Buttons.
Ou un Benji Buttons.
Yani merhum Sir Paul McCartney'den ve sonra da Michael Jackson'dan alıntı yaparsak,
Donc pour citer Paul McCartney et le regretté Michael Jackson,
Ya da, aynı, Nell.
Ou muet.
Ve biraz da kiraz, ha?
Et même des cerises.
idaho 44
idare eder 178
idam 26
idare ediyorum 46
idare ediyoruz 21
idare ederim 72
idare ediyor 17
idare edebilirim 17
idare ederiz 38
idare eder 178
idam 26
idare ediyorum 46
idare ediyoruz 21
idare ederim 72
idare ediyor 17
idare edebilirim 17
idare ederiz 38