English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Türkçe → Fransızca / [ I ] / Işığı

Işığı Çeviri Fransızca

131,745 parallel translation
Güneş ışığı olmadan nasıl büyütüyorlar bunları?
Comment ils font pousser ça sans la lumière du soleil?
Haydi. Gün ışığını kaçırıyoruz.
Viens, la nuit tombe.
Gizli kapaklı otobüslere, strigoi zorbalıklarına, insanların çığlıklarına, kaçmaya çalışmalarına alışığız fakat bu tam tersiydi.
Nous sommes habitués à des bus grisés, des bourreaux strigoïs, des gens qui crient, essayant de s'échapper, mais c'était exactement l'inverse.
Fakat Sığınak denilen yeriniz kaçaklar için bir barınak halini alıyor.
Mais votre soi-disant Sanctuaire devient un refuge pour fugitifs.
Saygıdeğer baron dostlarım petrol arazilerindeki haklarımı tanırlarsa kaçak işçilere sığınak temin etmeyi durduracağım.
Si mes pairs reconnaissent mes droits sur les gisements, je mettrai fin à ma pratique de donner refuge aux Cogs fugitifs.
Bununla birlikte geçmişte sığınan kişilere kalma hakkının verilmesini istiyorum.
Même si je demande que ceux m'ayant déjà rejointe aient le droit de rester.
Tanıdığım Ryder asla böyle dövüşmezdi.
Le Ryder de mes souvenirs ne s'est jamais battu ainsi.
Ona yalnızca gülüyorlardı ve fark ettiğim sonraki şey kolunu kesip gözlerinin karardığı.
Ils se sont moqué d'elle. Et en un rien de temps, elle s'est coupé le bras, ses yeux sont devenus noirs.
Hayır. Riyakâr olduğunu, umursarmış gibi yaptığını fark ettiğimde gittim.
Je suis parti quand j'ai compris que tu étais une hypocrite, prétendant t'intéresser à nous.
Burada epey sıkıldığını görüyorum.
Je vois que vous êtes frustrée.
Kendi yanlış yönlendirilmiş doğrularını tüm insanlığın refahının üzerine koyuyorlar.
Ils mettent leur propre conception de la vertu au-dessus du bien-être de toute l'humanité.
Orada binlerce kişiyi serpintiden koruyabilecek bir yeraltı sığınağı olabilir.. İkinci şafak.
Il pourrait y avoir un abri antiatomique construit pour accueillir des milliers de personnes.
Sığınak mı yapmışlar?
La Deuxième Aube. Ils ont construit un bunker?
Vücut sıcaklığı 37C °
Température à 36,6 ° C.
İkinci Şafak sığınağını bulmuşsun.
On a déjà trouvé le bunker de la Deuxième Aube.
Yanlış sığınaktı.
Le mauvais bunker.
Bulduğum sığınak, 12.seviye sığınağının aşırı dolmasını önlemek için yapılmış bir tuzaktı.
Ce que j'ai trouvé était un leurre construit pour protéger le bunker niveau 12 d'une invasion.
Yani indra'nın kızının gerçek sığınağın yerini bildiğini düşünüyorsun.
Et tu penses que la fille d'Indra sait où se trouve le vrai bunker?
Sığınak olduğunu mu düşünüyorsunuz?
Tu penses que c'est le bunker?
Eğer orada bir sığınak varsa, azgeda içini asla göremeyecek.
S'il y a un bunker ici, Azgeda ne verra jamais l'intérieur.
MacLeish sığınakta mıymış?
MacLeish se cachait dans un abri?
Aaron, başkanlığımı koruyup kollamak için canını dişine taktı.
Aaron s'est battu corps et âme pour protéger et sécuriser ma présidence.
Tom, basın toplantısını izlerken yüzünün aldığı hâli gördüm.
Tom, j'ai vu la tête que tu faisais pendant la conférence de presse.
Onlar bizi kullandığı için biz de onları kullandık.
Ils se sont servis de nous, alors on s'est servis d'eux.
Bir taşeron şirkete çalışıyordu. En azından çalıştığını söylemişti.
Elle travaillait pour une entreprise de travaux publics.
Şu an için bir soruşturmanın tanığısın sadece.
Pour l'instant, vous êtes juste le témoin d'une enquête.
Bu bir istihbarat başarısızlığı.
Il y a eu une erreur des renseignements.
Geçmişte kullandığım bir CIA bağlantısı.
C'est un agent de la CIA que j'ai utilisé par le passé.
Hayır efendim, Kuzeybatı Montana'da 38 yıl sığır çiftçiliği yaptı.
Non, il a élevé du bétail pendant 38 ans dans le nord-ouest du Montana.
Meslektaşlarımla burada, Türkiye seyahatiniz ve yapılan askerî yardıma olan desteğiniz için bir karşılık alıp almadığınızı saptamak üzere toplandık.
Nous sommes ici pour déterminer s'il y a eu un quelconque quid pro quo entre votre voyage en Turquie et votre co-parrainage pour l'aide militaire accordée à ce pays.
Liderleri Majid Nassar, saldırıyı para karşılığı üstlendi.
Leur leader, Majid Nassar, a été payé pour s'en attribuer le mérite.
Abe Leonard'ın El-Sakar'ın Meclis saldırısını yapmadığına dair sürpriz haberi, Washington'da şok etkisi yarattı.
L'article explosif d'Abe Leonard, qui affirme qu'Al-Sakar n'était pas responsale de l'attaque du Capitol résonne en ondes de chocs dans tout Washington ça ne pouvait pas arriver à pire moment pour le Président, qui était au sommet avec son premier voyage à l'international.
Tek bir tane o yetimhanede sıkışıp kaldığın anıyı hatırlıyorsun, buradan çıkmak yardımcı olmaz.
Tu as le souvenir traumatisant d'être resté coincé dans cet orphelinat, et sortir d'ici ne va pas aider.
Çünkü her bir anısını hatırladığında o travmayı yeniden öğrenecek.
Pour chaque souvenir qu'il retrouve, Roman revis son traumatisme.
Çünkü her bir anısını hatırladığında o travmayı yeniden öğrenecek.
Chaque fois qu'il retrouve un souvenir, Il revit le traumatisme.
Freddy'nin tekrar maddeye başladığını biliyorum.
Freddy s'est remis à consommer. Si il a fait quelque chose...
Ya Farrell yakalandığı için dövmeyi kaldırmadılarsa?
Et si le tatouage n'était pas sur mon corps, non pas parce que Farrell s'est fait attrapé.
Shepherd'ın bize yaptığı kâr kalmamalı.
Shepherd ne peut pas s'en sortir avec ce qu'elle nous a fait.
Yaşam desteği, toparlanma, uyandığında farklı... biriydi.
Respirateur artificiel, puis réhabilitation, et quand il s'est réveillé, il était... différent.
Ortaya çıktığında Roman ve ben hallederiz.
Elle se pointe, puis Roman et moi on s'en occupe.
Neyi yanlış yaptığımı düşünüp durdum.
J'ai passé beaucoup de temps essayant de comprendre ce que j'avais fait de mal.
Bana yaptığının aynısı.
J'avais la même.
Hatırladığım günde Kat benimle birlikte uzaklara gitmek istiyordu.
Dans le souvenir que j'ai eu, Kat voulait qu'on s'enfuie ensemble.
Sabit diskleri sıfırladığımda mecburen yedekten kurtarma yapacaklar.
Je désactive les logiciels principaux, ils seront obligés de les restaurer en passant par les sauvegardes.
RileyShare'in tek yaratıcısı olduğumun kanıtı için. Okulu bırakıp Silikon Vadisi'ne taşınmadan önce kodu benden çaldın. Krallığın bir yalan üzerine kurulu!
Le preuve que je suis le seul inventeur de RileyShare, que tu m'as volé le code avant de partir et de déménager à Silicon Valley, que ton empire tout entier est bâti sur un mensonge!
En azından eski sevgilin seni öldürmeye çalışıp daha sonra işkence görmen için manyak bir kadına teslim etmedi. Onunla eve çıkmadığın için ölen gerçek aşkının üzüntüsünden faydalanmadı.
Au moins votre ex n'a pas essayé de vous tuer et ensuite de vous livrer à une folle qui vous torture et exploite votre deuil envers votre seul vrai amour qui est mort car vous ne vouliez pas emménager avec lui.
Riley Motors'u kime sattığını bulmaya çalışın.
Essayez de trouver à qui il a vendu Riley Motors.
Sandstorm grubunuza sızdığında orada olduğunu söylüyor.
C'est écrit qu'elle était là quand Sandstorm a infiltré votre groupe.
Kendi iyiliğin için olmadığını ummalısın.
Pour votre bien, vous devriez espérer qu'il n'existe pas.
Gökyüzünde sanat yapan babamız kutlanmış isminle senin krallığın gelecek senin yeryüzünde olacaksın, cennette olduğu gibi olacaksın.
Notre Père, qui es aux cieux, que Ton nom soit sanctifié, que Ton règne vienne, que Ta volonté soit faite, sur la Terre comme au Ciel.
Ana karakterimiz bir ay önce, onunla yattığın için, sırra kadem bastı resmen.
Et là, on sort. Notre comédienne a disparu depuis un mois.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]