Şert Çeviri Fransızca
24,997 parallel translation
Daha sert birşey var mı?
Rien de plus fort?
Evet. Tedarik için kullanıyoruz.
On s'en sert pour les provisions.
Sıradakine, bana hizmet ettiğin gibi hizmet et Ateştutan.
Sert le prochain comme tu m'as servi. Gardien de la flamme.
Sert bir karın var.
Ta femme est coriace.
Gerçekten sert.
Sacrément coriace.
Sonra birden yüzüme yumruk yedim... yüzümün yan tarafına öyle sert vuruldu ki, altıma doldurdum.
Et puis, je me suis pris un pain dans la figure... sur le côté, tellement fort que je me suis chié dessus.
Daha sert.
Plus fort.
Daha sert.
Plus fort!
Ona hep sert davrandım.
J'ai toujours été dure avec elle.
Bu sırada Malibu'nun sert dalgalarından uzakta Eddie Mannix, Lockheed'le yemeğinden ayrılıp bir koşu Capitol Pictures'ın enginliğine yol alır.
Pendant ce temps, loin des plages de Malibu,
Bu ev internetle yeni tanıştı ve artık herkes tanışma sitelerine üye oluyor.
Ce bâtiment vient tout juste d'être équipé d'Internet et on s'en sert pour aller sur des sites de rencontres pour seniors.
Sert adamsın.
T'es un dur.
Sert çocuksun.
T'es un vrai dur.
Sert ama hassas.
Dur, mais tendre.
Sana bir soru, şu metal kıskaçları olan, hani Joe Pesci'nin Casino filminde adamın kafasını kırdığı şeyin adı neydi?
J'ai une question : je cherche ce truc avec des mâchoires en métal... Joe Pesci s'en sert dans Casino pour écraser la tête du mec.
Bundan emin misin, sert çocuk?
T'es sûr de toi, gros dur?
Sert bir zeminmiş.
C'est un sol dur.
Sert dil!
Langue râpeuse!
Fırında patates satmıyoruz.
On ne sert pas de patates cuites.
Epey sert darbe almış.
Il a pris un sacré coup.
Yatağıma aldığım herhangi biriydi.
Il sert qu'à me tenir chaud.
" Havuç sert girdi ama yumuşamış olarak çıktı.
" La carotte est passée de dure à molle.
" Yumurta kırılgan şekilde girdi ama sert çıktı.
" L'œuf est passé de fragile à dur.
Önce çok müsamahalıydım, şimdi de çok sert oldum.
D'abord, je suis trop souple. Là, je suis trop dur.
İki yıldır gizli muhbirimiz.
Il nous sert d'informateur depuis deux ans. Il est dans un gang qui s'appelle La Brigade Panzer.
Ama bunu kullanabilirsin.
Mais ça te sert pour plus tard.
- Sert, ama adil.
- Robuste, mais juste.
Sert, ama adil.
Robuste, mais juste.
Aniden, federal mahkemedeki en sert hakim olmuş ama beyaz yaka suçları hariç.
Tout à coup, il devient le plus dur juge de pendaison sur le banc fédéral, mais pas sur la criminalité en col blanc. - Oh non?
Onu sokabilirim ama oldukça sert geçen bir süreç.
Je peux le faire dans, mais il est un cours assez rigoureux.
Adanın kapsamlı maden sistemini kaçmak için kullanıyor olabilir.
On suppose qu'il se sert du système minier de l'île pour nous échapper.
"Taş Ocağı" nın "Polis Merkezi" olarak kullanımı
LE MOT "CARRIÈRE" SERT À DÉSIGNER LE COMMISSARIAT
Ne işe yarıyor?
À quoi ça sert?
Eğer haddini aşarsa Lincoln ve Ben ona öyle sert vururuz ki bir daha ayağa kalkamaz.
S'il sort de la ligne de quelque façon, Lincoln et je vais le faire tomber si dur, il va jamais se lever.
Bu kadar sert davranılmasını isteseydim gidip Vause ile takılırdım, biliyorsun değil mi?
Si je voulais m'ennuyer à mourir, je traînerais avec Vause.
Kendinden büyük bir amaca hizmet eden biri.
Pour quelqu'un qui sert une cause plus grande qu'elle.
Sert bir şekilde içmiş ama başka bir şey var.
Il avait bu.
Sert bir şekilde içiyordu.
- J'ai vu Mme Richardson, hier soir.
İçeri hızlı ve sert gireceğiz.
On frappe vite et fort.
En kaşar ve sert Rus barmen orada da yazmışlar.
C'est également là qu'on retrouve la plus salope et odieuse des barmaids russes.
Rusya'yı işgal etmekten başka daha nasıl sert olabiliriz bilmiyorum.
Que pourrait-on faire de plus hormis envahir la Russie?
Sert itirazlarımı dile getirme zorunluluğu hissediyorum.
- Je me dois d'exposer mes objections.
- Kullanarak yönlendirirsin.
Tu t'en sert, tu le canalise
O bile yüce bir amaca hizmet ettiğini düşünüyor.
Même lui pense qu'il sert une cause plus grande.
Saniyeler önce, başkanın karavanı yaklaşan köpsırganın yarattığı sert rüzgarlarca sürüklendi!
Il y a un instant, le véhicule du maire a été balayé par les vents violents généré par ce Sharknado qui approche de Chicago!
Sert konuştuğunda hoşuma gidiyorsun.
J'adore ça quand tu joues au dur.
Çok doğru.
C'est vrai, mais ça ne sert à rien que l'on continue plus loin.
Ringde sana çok daha sert vuracaklar!
Ce sera pire dans le ring.
Aceleye gerek yok, sert çocuk.
Pas de mouvements brusques, gros dur.
- O sadece yakışıklı. - Ne işe yarıyor?
- À quoi sert-il?
Birisine biraz sert davrandığını. - En azından kantinde böyle bir dedikodu var.
- Il aurait eu la main lourde sur quelqu'un.