Şunun gibi Çeviri Fransızca
257 parallel translation
Güzel bir hayat istiyorum. Şunun gibi.
Ce doit être le facteur qui apporte la note du gaz.
Olayı kaptınız mı? Şunun gibi : "Şen şakrak olmak istiyorsan hemen ağzına bir avuç Vitajex at ki, bataryan şarj olsun." İzleyin.
"Si vous voulez avoir l'œil vif et le corps souple, avalez une poignée de Vitajex, vos batteries seront rechargées!"
Aynı şunun gibi.
Ç'a été rapide.
Şunun gibi : Dünyanızı ne tip bir hükümet idare ediyor?
Mes contemporains me poseront des questions... comme... quel gouvernement régit votre monde?
Şunun gibi bir şey.
Je ne sais pas trop... en hauteur, comme ça!
Şunun gibi bir şey. Dolores Haze adında... bir kız hatırlıyor musun?
Vous rappelez-vous une fillette... nommée Dolorès Haze?
Böyle düşük yerleştirebilirim ya da şunun gibi yükseklerini yapabilirim.
Largement ouverts... ou bien étroits.
Şöyle rahat, kabarık, şunun gibi.
Du genre confortable, et bien rembourré, comme ça.
Fazla gösterişli olmasın. Şunun gibi olabilir.
Quelque chose de sobre, un peu comme ça.
Şunun gibi, izleyin.
Comme cela, regardez.
Yarın, şunun gibi bir parça senin sırtını kaşırken ben nerde olacağım?
Une nana comme ça te griffera le dos au Plaza et moi, je serai où?
Şunun gibi, Noel ağacı.
Cet arbre!
Görüyorsunuz, onlar, ah... onlar şunun gibi önemsiz küçük şeyler.
Vous voyez... Ce sont ces petits détails qui me dérangent.
Şunun gibi bir tane.
J'aime beaucoup celui-là.
Şunun gibi mi?
Quelque chose comme..... ça?
Hayır, ahize masanın üzerindeydi, şunun gibi, ahize yuvasının yanındaydı.
Juste à côté. Comme ceci.
İşte şunun gibi bir anlama gelir hareket eden bir şeyin üstünde bir şeylerin büyümesi zordur.
Ça veut simplement dire... qu'il ne peut rien pousser sur un machin qui bouge.
Şunun gibi Jimmy, bana sadece kapıyı açtın.
Comme, m'ouvrir la porte, par exemple,
Ses dalgalarını yüz kat daha yavaşlatabilseydik şunun gibi görünürlerdi.
si on pouvait ralentir ces ondes quelques centaines de fois, elles ressembleront à ça.
Şunun gibi ;
Comme ça.
Ben kendi payımı alınca, aynen şunun gibi bir sörf tahtası alacağım.
Quand j'aurai du fric, je m'achèterai une planche comme celle-là, je me vois déjà.
Şunun gibi, iki büklüm olması gibi.
Celle-là... la position craintive.
Sonra da şunun gibi aptalca bir şeyler söyledim :
Et j'ai dit une chose absolument ridicule, du genre :
Şunun gibi biriyle mi?
Comme celle-ci?
Şunun gibi bir tane istiyoruz.
Nous ne voulons pas un jouet en plastique. - Nous voulons celui-ci.
Öyleyse... Noel çığlıkları atan bir hindi edinin şunun gibi birşey.
Regardez cette effrayante histoire de Noël, qui donne quelque chose comme ça :
Küçük, önemsiz bir alt sistemi seçersem... yani şunun gibi.
Je pourrais me contenter d'un programme secondaire comme celui-ci. Réglage des champs de distorsion.
Demek istediğim, ve bu gerçeklik kendisini şunun gibi düşünüyor kendisini tek gerçeklik olarak düşünüyor yani.
Cette réalité-là pense elle aussi, comme cette réalité-ci, être l'unique réalité.
- Şunun gibi mi...?
- Un peu de...?
Bana mikrofona doğru sesli nefes almayı öğretti, yani şunun gibi.
Par exemple, il me montrait comment respirer bruyamment dans le micro... et soupirer... Comme ça :
Benekli bir atmış, aynı şunun gibi.
Un pinto, exactement comme celui-là.
Şunun gibi.
Comme ceci.
Şunun gibi bir şeydi.
On faisait comme ça.
Onlarda öyle bir makine var ki şunun gibi... Hızlı çok hızlı hesaplıyor.
Ils ont un appareil qui va très vite... un compteur très rapide.
Şunun gibi...
Par exemple...
Şunun havlamasına baksana tıpkı pis yaşIı bir aptal gibi.
Regarde-le aboyer comme un vieil abruti!
Romeo'sunun deli gibi Bağırdığına şaşmamalı
Pas étonnant que son Roméo Se mette à crier à pleins poumons
Şunun kamyonunu dinle. Yumurta çırpıyormuş gibi ses çıkarıyor.
Le camion du gars, il a pas l'air en forme.
Hani şu ismini bizim başkentten alan akıllı küçük adamın da dediği gibi neydi adı şunun bir şey... bilmem kim Berlin.
Vous savez, ceux chantés par votre musicien qui a volé le nom de notre capitale, cet Irving Berlin!
Şunun gibi :... Şuradaki bacak gibi.
Comme cette jambe.
Şunun gibi.
À quoi ça va ressembler, une cravate?
Hatırlayacağınız gibi, her yarışmacı Proust'un A La Recherche du Temps Perdu'sunun kısa bir özetini yapacak.
Comme vous le savez, chaque concurrent doit faire un court résumé de "A la recherche du temps perdu" de Marcel Proust, une fois en tenue de bain, l'autre en tenue de soirée.
Şunun genişleme etkisi, bunun frekansı gibi şeyler.
Le coefficient d'expansion de ceci, la fréquence de cela.
İzin vermeme nedenim neydi? Hmm, bir düşünelim. Şunun gibi bir şeydi :
Al, ça risque de te faire un choc mais j'aime ma femme et j'aime être avec elle.
Şunun dev bir pamuk kütlesi gibi göründüğünü de düşünmüyorsundur o zaman?
Vous ne trouvez pas que ça ressemble à du coton?
Ev arayan sunun gibi üç kïz daha var.
J'ai encore 3 filles qui cherchent un foyer. Pas le mien!
Şunun gibi.
La maison ressemble à celle-là.
Şunun gibi.
Comme une carte postale d'ltalie. Comme celle-là.
Aslında, tıpkı şunun gibi! Kötü adamlar orada.
Ouais, exactement comme celle-là!
Şunun gibi dur.
Tenez-vous ainsi.
Yani, şunun gibi- -
C'est du genre...