Acımayacak Çeviri Portekizce
132 parallel translation
" Ve ölürsem, hiç kimse bana acımayacak.
"E se eu morrer, nenhuma alma tenha pena de mim."
Acımayacak.
Não vai doer.
Canın fazla acımayacak.
Não vai doer muito.
Davan görüşülmeye başladığında, savcı sana hiç acımayacak.
Porque quando passares ao juízo, o delegado não vai fazer tantas perguntas.
Canın acımayacak sandım.
Temi não te ferir.
- Acımayacak, söz veriyorum.
- Não haverá dor. Prometo.
Acımayacak, biliyorum.
Não haverá dor, eu sei.
- Artık acımayacak.
Não vai doer mais.
Acımayacak.
Isto não vai doer.
Hiç acımayacak.
Não vai doer nada.
Hiç acımayacak.
Não doerá muito.
Bu sefer canın acımayacak.
Desta vez não te vai magoar.
Hiç acımayacak.
Isto não vai doer nada.
- Pekala, acımayacak.
- Sim, nada de dor. - Obrigado.
Acımayacak.
Não vai magoar.
Canın acımayacak.
Não dói nada.
Ama sen canın acımayacak.
Mas isto não te vai magoar.
Acımayacak ki.
Não sentirei dores.
Canın acımayacak!
Isto não vai doer nada.
- Sadece sakin ol. Acımayacak.
Acalma-te.
Acımayacak. - Ah.
Isto não dói
Hiç acımayacak.
Isto vai ser bom.
Gözün ona acımayacak, onu gizlemeyeceksin.
"nem o teu olho o poupará, nem terás piedade dele",
Acımayacak.
Não dói nada.
Hiç acımayacak.
Não vai doer.
Biliyorsun acımayacak.
E não vai doer...
Öteki o kadar acımayacak.
A outra não dói tanto.
Meraklanmayın, acımayacak.
Não se preocupe, não vai doer.
Canın acımayacak.
Não dói.
Acımayacak dedin!
Disse que não me ia doer!
Yavrum, ben bakınca acımayacak. Sadece göz atacağım.
Prometo que não vai doer, eu vou só olhar.
Hiç acımayacak.
Não dói nada.
Peki Jason. Acımayacak.
Muito bem, Jason.
- Tamam. Acımayacak.
Não vai doer.
- John, sana bir iğne yapacağım ve elin artık acımayacak
John, vou pôr te uma injeção para que deixe de te doer a cabeça.
Söz veririm ki acımayacak. Hareket şöyle.
Prometo que não dói.
Onlara acımayın çünkü onlar size acımayacak!
Não mostrem qualquer piedade, pois deles não receberão nenhuma!
Çabuk olacak, acımayacak.
É rápido e não lhes dói.
Tanrılar sana acısın. Çünkü ağabeyim acımayacak.
Que os deuses tenham piedade de ti, pois o meu irmão não terá.
Bana güven, canın acımayacak.
Confia em mim, Não te vou magoar.
- Tamam, ama canım acımayacak.
- Vê lá é se não me magoas.
Yalan söylemeye zorlandığım için... bana merhamet gösterecek, ama sana acımayacak.
Porque fui obrigado a mentir, ele terá mais misericórdia de mim do que de si.
- Acımayacak.
- Não dói nada.
Kimse sana acımayacak sırf kör oluyorsun diye.
E ninguém terá pena de ti só porque ficaste cego.
O kadar bile değil. O kadar bile acımayacak.
Até menos do que isso.
Bu duvar yıkılınca kimse kimseye acımayacak.
Quando esta muralha cair, não haverá piedade nenhuma.
Korkma, acımayacak oğlum.
Não vai doer nada, filho.
Canın acımayacak.
Não vai doer.
Biliyorsun.Acımayacak. Çok nazik olacağım.
Eu sou meigo, prometo.
Acımayacak. Cesur ol.
Coragem.
- Söz acımayacak.
- não vai doer nada.