English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Türkçe → Portekizce / [ A ] / Ata

Ata Çeviri Portekizce

2,190 parallel translation
Bir ata biniyordu ve babasının Darth Vader olduğunu söyledi.
la montado num cavalo e disse que o Darth Vader era o pai dele.
Ellerini arkadan bağlıyor.
Ata-lhe as mãos atrás das costas.
Sihirli ata tekrar binmemin tam zamanı.
O momento para eu voltar ao mundo da magia.
Ve Fanny, yarın ata binecek misin?
Certo, Fanny, vai montar amanhã?
Ata binmeye gidiyor gibi kolayca mı?
Com tanta facilidade como poderia montar a cavalo?
Yarın ata binmeye gitmemizle ilgili değidi değil mi?
Não seria sobre cavalgar amanhã, seria?
Yani, topladığımız parayı alacaktım, kazanacak ata yatıracaktım, ve sonra Jimmy'e Newton'un parasını vermeye yetecek miktar elimizde olacaktı.
Liga o telemóvel do Louie. Não, usa o cabo USB. - Que cabo?
Elimizdeki parayı alıp bir ata mı kaybetmek istiyorsun?
- O que tens na mão direita. Liga-o à porta de dados. Tiramos os números do telemóvel do Louie...
Hala elimizdeki parayla ata bahis oynayabiliriz.
Jimmy, juro. - Mentiroso! - Joanie!
Benim 3,500'ümü toplayıp, hepsini bir ata oynadınız, at kazandı, ve şimdi bana tüm parayı kendinize sakladığınızı mı söylüyorsunuz?
Joey, traz-me outra cerveja. Traz uma toalha ao Branquicela, está a deitar sangue para o chão.
Büyük bir ata biner, onu kollarına yatırır.
Ele chega montado num garanhão e abraça-a.
Düz bir düğüm atıp bırakma, çaprazdan da bağla.
Não as ates ao comprido Tens que ata-las pelos lados
Hadi.
Ata os teus patins. - Podias?
Stacie sende düzgün bir ata benzeyen bir şeyler bul.
Stacie, encontra um cavalo que se aparente.
Hem de sadece dört bacaklı bir ata!
Para um cavalo com quatro patas esquerdas!
Dandik ata kahrolası bir boya için mi?
Pra derramar um pouco de tinta sobre um gee-gee.
Taze yiyeceğe ve hızlı bir ata ihtiyacın var.
Vais precisar de rações frescas e de um cavalo veloz.
Gee *, teşekkürler. ( Gee : ata, öküze ünlem olarak kullanılır. )
Óptimo, obrigada.
Evet, öyle, ve unutmuş olma ihtimaline karşı söylüyorum, iyi ata bu hafta sen binmiyorsun Addison.
Divirto, sim. E, para o caso de não te lembrares, esta semana não estás no pedestal.
Bileğine şu ipi bağla.
Ata este cordel à volta do teu pulso.
Masallardaki tek boynuzlu ata benziyorsun.
És como um unicórnio.
Ve... ata mı bindiniz?
E... foste andar de cavalo?
20'ye 1 veriyordu. Neden bu ata oynadınız?
É o meu cavalo.
"Tacir ona atını verir, " uşak ata biner, " ve atın gidebildiğince hızlı uzaklaşır.
'O mercador emprestou-lhe o cavalo, o servo montou,''e esporeando-o, partiu a galope a toda a velocidade.'
Bana ne zaman ata binip, ne zaman binmeyeceğimi söyleme.
Qual é o problema? Tu não me podes dizer quando eu devo ou não andar de cavalo.
Eski memleketimizden bir ata yadigarı.
É uma relíquia da família, do velho país.
Sanırım doğru ata oynamışım.
Parece que apostei no cavalo certo.
Sen her ata oynuyorsun Leslie.
Você aposta em todos os cavalos, Leslie.
Ata mı? - Ata, doğru!
- Certo, um cavalo.
Al bunu başına bağla.
Pega, ata isto à volta da cabeça.
Düştüğün ata geri binmen gerekir.
Precisa voltar a montar o cavalo.
Eğer ata binmezsem, artistik patinaj yarışmasındaki bir eşcinsel çocuk gibi dışlanırım.
Se não estiver montado num cavalo, vou sobressair como um heterossexual numa... competição de patinagem artística.
- Bu Grimsley, bilirsin. - Beyler. Atlıkarıncada daha iyi ata binenler gördüm.
Cavalheiros, já vi melhor equitação com cavalos de carrossel.
Evlenseler, ata biniyor olurdu.
Se fosse um casamento, ele estaria a cavalo.
Ata binmek için güzel bir sabah.
Está uma bela manhã para montar.
- Majesteleri, Kraliçe hasta ve bu sabah ata binemeyeceği için affınızı istedi.
- Vossa Majestade, a Rainha está se sentindo indisposta e pede que a perdoeis por não cavalgar esta manhã.
Hangi ata?
Em que cavalo?
Ata biner gibi bindiler mi sana?
A cavalgar-te, como um cavalo.
Ama açıkça görünüyor ki yanlış ata oynamışım.
Mas apostei, claramente, no cavalo errado.
Yanlış ata oynadığını biliyorsun.
Sabes que apostaste no cavalo errado.
Cumartesi yine ata binmeyi düşünüyordum.
Eu estava a pensar em voltar a andar no sábado.
Chris, ata bineceksen gitmeliyiz.
Chris, se quiseres ir patinar, temos de ir.
- Layne ata binemez.
- Sim! A Layne não monta.
Dışarıda kopuk bir elektrik kablosu var elektriği kesmenin bir yolu bulmalıyız.
Há um cabo solto lá fora, encontremos a maneira de ata-lo.
Louis'nin kuzeni olan bir ortak ata tarafından dönüştürülmüş yedi erkek kardeş varmış.
Nesta nobre linha de sangue existiam 7 irmãos. Todos convertidos pelo mesmo senhor, um primo do rei Luís XVI.
Ne demek şimdi bu? Sen onu sadece ata bindiği için geri zekalı buluyorsun.
Pensas que só os idiotas é que fazem piroetas em cima dum cavalo?
Onu bantlayacağım.
Irei atá-lo.
Bunu soktuumun kablosuyla deniyoruz.
Estás a atá-lo só com um cabo.
3,500 topladık ve bunu bir ata oynadık. Atı seçen Tommy idi o yüzden bence para onda kalmalı.
Meu, o que tem este otário?
Japonlar tarafından Güvenli Bölge sokaklarından toplanan 200 Çinli işçi, bağlandıktan sonra şehrin dışına götürüldüler.
Encontramos um grupo de 200 trabalhadores chineses que os soldados japoneses pegaram nas ruas da Zona Segurança, e depois de atá-los, os levavam para fora da cidade.
Ata binerken kirlendim. Sorun nedir?
Eu sujei-me enquanto estava a andar de cavalo.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]